Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '09

     
    Kategori
    Psikoloji
     

    Korku kilitleri

    Korku kilitleri
     

    Korku Kilitleri

    Her an çizginin diğer yanında olabilme ihtimali korkutucu, bunun ne kadar yakın olabileceğini bilmek daha fazla. Çoğunluğun gerçekliğinden farklı gerçeklere sahip olanların yaşamlarının bir bölümlerini geçirerek, bu gerçeklerden kurtulmak zorunda oldukları mekan psikiyatri servisleri. Acıları, gündelik dertlerin ötesinde olanların, benim gerçekliğimden bile emin olmayanların arasında olmak garip bir deneyim. İlk kez içeri girişimde beni rahatsız eden kilitli kapının bir anahtarı da ertesi gün benim cebimde olacak, her çıkışımda diğerleri gibi bende kapıyı ve korkularımı orda kilitleyecektim. Yanımdan geçen genç peygamber ezan okumaya başladığında, ilaç kokusunu daha yoğun hissetmeye, sesleri daha kuvvetli duymaya başladım. Zorunlu kalabildiğim süre on dakikayı geçmeden dışarı çıkıp ait olduğumu varsaydığım dünyaya geri döndüm. Neden buradalar neden kilitli kapıların ardında, bizlerin algıları daha mı az tehlikeli? Yüzlerce sanrısal hayatın yaşandığı ve sonlandığı bu mekan duyguların düşüncelerin davranışların özgürlüğüydü aslında burada serbest her şey.

    Hasta yakınları ve bizler olmasak yani “normaller” daha da özgür olacaklar. Çığlıklara kimse sus demeyince doyasıya kahkalara da sanrılarına cevap verebilecekler, belki yüzleşerek acıyı bastırmak zorunda olmayacaklar.

    Her şey olağan yaşanırken sesler, kokular, tatlar, düşünceler yoğunlaşmaya ve dağılmaya başlıyor. Kontrolü kaybetmekle birlikte sadece kendinin inandığı ve başkalarına inandıramadığın yaşantılar yaşıyor, garipseniyor, dışlanıyor yalnızlığa mahkum oluyorsun, yalnız kaldıkça daha artan mahkumiyet, kilitli bir kapının ardında resmi hale geliyor. Sevdiğin herkes zaten uzak ama yanındaki gerçek mi bilmiyorsun ve farkındasın bunu, daha acısı olamaz diyorum.

    Hasta yakını olmak mı sanırım daha zor. Daha düne kadar olağan yaşadığın hayat bir anda duruyor. Anlam veremediğin tepkiler, mutsuzluklar, yoğun mutluluklar, işitemediğin sesler, tadamadığın tatlar, duyamadığın kokular ve göremediğin kişiler tanının konulmasıyla işitilir, tadılır, görülür ve tanınır hale geliyor. Tüm bu anlam veremediklerin kulaklarında defalarca yankılanacak, çaresizliğini ve savunmalarını yüzüne vuracak, yaşamının bir daha önceki gibi asla olmayacağını anımsatacak bir ada kavuşuyor. Neden sorgulaması ve suçlu arayışları içinde kaybolup giderken, senin gerçekliğini zaten sorgulayandan da uzaklaşıyorsun. Acıma duygusunun içinde erimiş sevgi ve merhamet ona ulaşamadan kaybolup gidiyor.

    Zaman geçtikçe tavla oynarken bir anda başlayan seçim nutukları, delip geçen bakışlar, ortada olmayan ekmeğin kavgası, bitmek bilmeyen enerjisiyle bahçenin etrafını turlayanlar, sürekli aynı şarkının çalındığı flüt sesi rahatsız etmiyor, hatta yastık altına saklanmış hapları bulan hemşire bağrışı bile. En fazlada gerçeklikten kopma ihtimali o kadar korkutucu değil artık. Ama kapalı kapılar uzaklaştırıp, ötekileştirdiğimizin, korkularımızın hala somut simgesi.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 448
    Kayıt tarihi
    : 10.08.09
     
     

    1980 İzmir Doğumluyum. Psikoloji mezunuyum ve özel bir şirkette insan kaynakları bölümünde çalışıyor..