Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Korku teorileri üzerine siyaset yapmak...

Korku teorileri üzerine siyaset yapmak...
 

Ülkemizde, rantcılar, rantiyeciler korku teorileri uydurarak, bu korkuları siyasi ve ekonomik çıkarlara dönüştürüyorlar.

Başlıca korku teorileri:

*Türkiye, parçalanır bölünür korkusu:

Coğrafya bir ülkenin kaderidir.Yaşadığımız coğrafya, bölünmeye bir engeldir. Haydi Türkiye'yi bölelim deseniz bile bölemezsiniz. Kimi nasıl ne şekilde böleceksiniz. Matematik kuralları, sosyolojik kurallar bunu başaramaz. Yıllardır bölünme, parçalanma teorileri uyduruluyor, milyarlarca dolar bu uğurda harcanıyor. Binlerce şehit verdik.Tüm bunlara olumsuzluklara rağmen, halklar arasında bir küslük düşmanlık yoktur. Güneydoğu bölgemiz ülkemizin bir parçasıdır. Ülkemizde, bir Kürt realitesi vardır. Kürtçe diye bir dil vardır. Herkes kendisini anadiliyle ifade etme özgürlüğüne sahiptir ve öyle olmalıdır.Kendi kültürel değerlerini özgürce yaşayabilmelidir. Dünya'nın bir çok ülkesinde çok dillilik vardır. Bir kaç dil resmi dil olabiliyor. Güneydoğuda terör için harcanan paralar bu bölgelerin kalkınması için harcansaydı herkes daha mutlu olurdu. Çözüm yerine, bölünme korkusu devamlı pompalanarak toplumda bir korku ve tedirginlik yaratılmaktadır. Bu durumdan bazıları siyasi çıkar bazıları da ekonomik çıkar sağlamaktadır. Seçim sonuçlarının gösterdiği gerçekte bölünmezlik gerçeğidir.

* Türkiye'ye şeriat gelir korkusu :

Ülkemizde bu amaçla çalışan partiler, gazeteler olabilir. Ülkemiz ne İran'a, ne Afganistan'a ne de, S.Arabistan'a benzer. Her türlü dinsel özgürlükler, ülkemizi daha özgür ve laik anlayışa ulaştırır. Şeriat bizim ülkemize gelmez. Şeriatı isteyenler ve şeriat gelir diye korku üretenler de bundan ekonomik ve siyasi rant sağlamaktadırlar.Bunun örneklerini ülkemizde görüyoruz. Yasaklar merak doğuruyor ve yasakları daha güçlendiriyor. Yasakları serbest bıraktığınız zaman bir gizemi kalmıyor, dolayısıyla önemini kaybediyor. Bırakalım herkes kendi dinini, inaçlarını özgürce yaşasın. Devlet, şiddet ve haklara saldırılarda devreye girsin.

* Kuşatılmışlık korkusu:

Türk'ün Türkten başka dostu yoktur diyerek, kendimize yeni düşmanlar yaratıyoruz. Tarihimizle barışmak zorundayız. Coğrafya bir ülkenin kaderidir. Komşularımızı değiştiremeyiz. Komşularımızla iyi geçinmek, iyi ilişkiler kurmak zorundayız. Tarihsel düşmanlıkları ve kinleri yoketmek için gayret göstermeliyiz. Komşularımızla sıkıntılarımızı, problemlerimiz öncelikle çözmeliyiz. Ne yazık ki düşmanlıkları körükleyen anlayışlar, bundan da siyasal ve ekonomik yönden yararlanıyor. Avrupayı, Amerikayı ve diğer bir çok ülkeyi kendimize karşıtmış, düşmanmış gibi gösterme anlayışı yanlış bir anlayıştır. Bu ülkemizin çıkarlarına da aykırıdır.

* Atatürk'e ve düşüncelerine saldırı korkusu.

Atatürk'ü, Atatürk'ün düşüncelerini özgür bırakalım. Toplumumuzda zaten zaman içinde herkesin her düşüncenin bir Atatürk anlayışı oluştu. Her düşünce, her akım Atatürk'ü kendine göre yorumluyor. Varsın yorumlasınlar. Bunlar Atatürk'ün değerini düşürmez. Atatürk sapasağlam tarihimizde duruyor. Eleştiren eleştirsin. Atatürk yaşasaydı, o da böyle olsun isterdi. Atatürkçülüğü, bir kural, bir yaptırım, bir yasa gibi karşımıza çıkartmayalım. Bu öncelikle Atatürk'e zarar verir. Atatürk'ümüz sapa sağlam tarihimizde duruyor. Onun yaptıklarına minnettarız. Atatürk'ü kullanarak siyasi ve ekonomik rant sağlayanlar, Atatürk'e zarar veriyorlar. Bırakalım herkes istediği gibi yorumlasın ve değerlendirsin. Bu ülkemizin yararınadır.

Korkularla, korku teorileriyle yaşayamayız. Korkularımızın üzerine gidip, gerçeklerle yüzleşelim, korkularımızdan kurtulalım. Bu ülkemizin yararınadır.

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..