Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Korku ve hüzün

Korku ve hüzün
 


O haftasonunu arkadaşıyla birlikte geçirme kararı almıştı. İkisi de İstanbul'u karış, karış dolaşmaktan, daha önce gitmedikleri yerleri görmekten zevk alıyordu. Alışveriş merkezleri onlara hitap etmiyor, buldukları en salaş yerlerde çay-kahve molası verip, sokaklarda ki gizemi tatmayı seviyorlardı. Eve dönüş saatinde arkadaşı bakkala uğrayacağını söyleyip, anahtarları ona uzattı.

Apartman kapısı açıktı, asansöre doğru ilerledi, asansörün kapısını açtığı sırada yanında elinde katlanmış mukavva kutuları dolu bir adam belirdi.

- Benimde gelmemde sakınca var mı?
- Hayır... Buyrun.
- Ben 9. kata çıkacağım, siz?
- 10. kata

Adam tebessüm ederek kadına baktı, asansörün içini çok ağır bir koku kaplamıştı. Koku, kadında arkadaşının anlattıklarını çağrıştırdı ve korkmaya başladı. Asansör sanki ilerlemiyordu neyse ki ara katlardan insan sesleri geliyor, bu sesler biraz rahatlamasını sağlıyordu. Kaçamak bakışlarla adamı süzmeye başladı, yüzünde o masum ifadeyle karşılaşacağını tahmin etmiyordu. Sonunda asansör 9. katta durdu, adam bir kaç kez teşekkür ettikten sonra kapıyı kapattı.

Kadın rahat bir soluk almıştı, daire kapısını açarken ellerinin titrediğini hissetti. Beş dakika sonra arkadaşı gelmiş, mutfakta yemek hazırlığına girişmişlerdi. Arkadaşı;

- Kapıyı rahat açabildin mi? Kilitte sorun vardı, sana söylemeyi unuttum.
- Yoo.. Farketmedim, daha doğrusu farkedecek halde değildim galiba.
- Nasıl yani...
- Asansör arkadaşım yüzünden... Kimdi biliyormusun? Çöp evin sahibi, senin yaptıklarından bahsettiğin adam.
- Aaa.. O deliyle niye bindin asansöre?
- Başta anlayamadım ki, hoş anlasamda hayır diyemezdim.
- Felaket kokar o, burnunun direği kırılmadı mı? Neyse artık kurtuluyoruz, apartman karar aldı, atıyoruz onu.
- Yapma...
- Yaptık bile... Sizin apartmanda otursa çekebilirmiydin? O koku tüm apartmana yayılıyor, ikide bir ilaçlama yaptırmak zorunda kalıyoruz, birden fevrileşebiliyor, çekilir şey değil.
- Haklısınız...

Yemeklerini yerken bile kadının gözünün önüne adamın yüzü geliyor, tuhaf bir hüzne kapılıyordu. Aklı başında kim bu duruma düşebilirdi, neler yaşamıştı kimbilir bu hale gelmeden önce. Haklıda olunsa, bir insanı sokağa atabilmek fikri çabuk sindirilebilir şey değildi. Sağlık sisteminde ki yetersizlik nedeniyle, sokaklar kaderine terk edilmiş böyle insanlarla doluydu. Şimdilik kalacak başka bir ev bulsa bile, sokaklar onun kaçınılmaz sonuydu...

Sabah yürüyüşüne çıktıklarında, arkalarında hızlı adım sesleri duydular. Bu sefer ikisi de ürkmüştü. Kadın birden omzunda bir el hissetti. O adamdı.

- Günaydın.
- Günaydın.
- Bu sizin için, teşekkür ederim.

Bahçeden koparılmış beyaz bir güldü bu...

Kadında teşekkür edip, yürümeye devam ederken iki arkadaş göz göze geldi, ikisininde gözlerinden yaş süzülüyordu.





09/02/2008

 
Toplam blog
: 44
: 906
Kayıt tarihi
: 27.07.07
 
 

1965 yılında İstanbul'da doğdum, 18 yıldır Yalova'da yaşıyorum. Lise mezunuyum, kamu kuruluşunda mem..