Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '07

 
Kategori
Rüyalar
 

Korkulu Kabus: Karabasan Gerçeği

Korkulu Kabus: Karabasan Gerçeği
 

“Üzerimde bir ağırlık hissettim. Yüzüstü yattığım için beni yatağa bastırıp, soluksuz bırakanın ne olduğunu göremiyordum. Gözlerim açık olmasına rağmen, bağıramıyor ve hareket edemiyordum. Kulağımda garip bir uğultuyla birlikte üzerimdeki gücün giderek ağırlaştığını hissediyordum. İçimden bildiğim tüm duaları okuyor ve taş gibi kaskatı kesilmiş bedenimi kıpırdatamadan çaresizce geçmesini bekliyordum. Bir süre sonra üzerimdeki ağırlık giderek hafiflemeye başladı ve tamamen kalktı. İşte o anda kontrolünü kaybettiğim bedenimin tekrar efendisi olabildim…”

Bu hikâye birçoklarımıza çok tanıdık gelmiştir. Zira birçok insanın bu kâbusu her gece yaşadığı biliniyor. Nitekim yapılan araştırmalar neticesinde, her insanın hayatında en az bir kez bu olayla karşı karşıya geldiği sonucuna varılmış.

İslam dinine göre ‘karabasan’ ya da halk dilinde olduğu gibi ‘ağır basma’ diye adlandırılan bu olay cinlere bağlanır. Beşer (İnsan) soyu dışında en açık şekilde Kuran-ı Kerim’de tarifi yapılan bir diğer canlı da cinlerdir. Bir tür ateşten yaratıldığı ve insan gibi kendi amelinden sorumlu olduğu bilinir. İslam toplumunda karabasandan muzdarip insanlar hocalara götürülür, muskalar taşır ya da yatağının altına yerleştirilen makas, bıçak gibi metal kesicilerle bu kâbustan kurtulmaya çalışır.

Peki, karabasan gerçekten de cinlerin insanlara yaşattığı bir tür uyku işkencesi midir? Bilimsel olarak bir açıklama getirmek gerekirse, karabasan tıp dilinde ‘uyku felci’ olarak tabir edilmektedir. Uyanma öncesi görülen kısmi veya geçici bir çeşit ‘iskelet kası felcidir’ ve kişinin uykuya dalarken veya uyanırken hareket edememesi veya konuşamaması hissidir. Uyku felci REM diye adlandırılan uyku sürecinde oluşmasının sebebi, REM evresinin aynı zamanda bir rüya evresi olması özelliğindendir. Görülen rüyadaki hareketleri bilinçdışı taklit ederek kendine zarar vermeyi önlemek için, beyin vücudu bir felç durumuna sokarak kontrol altına almaktadır. REM evresinde hesapsız bir şekilde uyanan insan, rüyaların etkisi yada kültürel bilinçaltıyla bir takım işitsel, dokunsal yada görsel halüsinasyonlar görebilir. İnsanın ya tamamen uyanıncaya yada tekrar REM uykusuna dönünceye kadar geçirdiği süreç genelde birkaç saniye yada dakika almaktadır. Lakin çok ekstrem durumlarda 3–4 saatlik uyku felci geçiren vakaların da olduğu bilinmektedir. Uyku felcinin bilakis sırtüstü yatan, çok stresli, düzensiz uyku saatlerine sahip (çok az uyuyan yada normalden fazla uyuyan) veya ani hayat değişiklikleri yaşamış insanlarda daha sık rastlandığı gözlenmiştir.

Bu durumda bizim kültürüm etkisiyle görülen halüsinasyonların İslam dininin etkisiyle cinleri çağrıştıran kedi ya da insan benzeri garip görünüşlü semboller olması da kaçınılmazdır. Mesela Alman kültüründe karabasana ‘Hexendrücken’ (cadı basması) denir. Ortaçağ kültüründen kaynaklanan cadı figürü ön plandadır. Ruhun arınma evreleriyle çok ilgili olan Budizm etkisiyle Hindistan’da bu olay, ruhun erdeme ulaşırken, kötü Hindu şeytanı Rakshasan tarafından engellenme çabası şeklinde yorumlanır. Rusya’da uyku felcine domovoi adındaki ev ruhunun yol açtığı inancı hakimdir; domovoi kötü giden bir evlilik yada ihanet gibi bir nedenden dolayı ev halkını cezalandırdığı düşünülür.
Karabasan vakasına benzer uyku felci yaşayan Amerikalıların ise diğer ülkeler kadar belirgin kültürel bir altyapıları olmaması sebebiyle, açıklamaları daha farklıdır: Uzaylıların kaçırması vakası. ABD’de binlerce insan gece uyurken uzaylılar tarafından kaçırıldığını, esir edildiğini ya da ziyaret edildiğini bildirmiştir. Çoğunun açıklaması uyku felci durumunda yaşananlarla aynı özellikler göstermiştir: Hareket edememe, uyanık olduğu halde konuşamama, üzerinde bir ağırlık hissetme vs.

Karabasan her ne kadar ürkütücü bir olay olarak adlandırılsa da, bilimsel anlamda açıklamasına bakılırsa, son derece yararlı bir olaydır. Eğer uyku felci yaşamasaydık, belki rüyamızda koştuğumuz için biz de koşmaya yeltenecek, kollarımızı bir yerlere çarpacak ve kendimize bir şekilde istem dışı zarar verecektik.

 

 
Toplam blog
: 20
: 25120
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Yazmak, tarihin zayıf hafızasına karşı, bir tedbir olarak ortaya konulan isyanın sanatsal vesikasıd..