Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Korkunç Tavırlar Zehirliyor

Korkunç Tavırlar Zehirliyor
 

Dün sosyal medyada yine bir çocuk istismarcısı haberine rastladım. Yorumları az çok tahmin ediyordum ama göz gezdirmek istedim, hani farkındalık işaretleri var mı diye benim merakım.

Tacizci kişinin daha önceden altı olayı daha olmuş ama serbest bırakılmış. Kamera görüntüleri yedinciye ait, çocuğu izleyip taciz ediyor. 

Bir ülkede en yetkili ağızlar, sorulan sorulara "git bak şu ülkenin yetkilisi de bunu yapıyor, ona neden sormuyorsun?" şeklinde karşılık veriyorsa, vatandaşın benzer yolu izlemesi doğaldır. Her an medya yoluyla sistemli olarak algılar işleniyorsa, tutum ve davranışlara yansımaması düşünülemez. Bu enerjinin bulaşma şekillerinden biridir: Sürekli duyurmak.

O tacizci kişinin haberinin altında, o korkunç yorumları yapanlara bir şey demeye kalksak, benzer dönüşü alacağız, nitekim örnekleri çok.

"Napalım, asmayalım besleyelim mi?"
"O yaparken iyiydi!"
"Suçluyu mu savunuyorsun!"
"Amerika'da olsa zehirli iğneyle hem de!"
"Ne oldu, gücüne mi gitti! Yallah bilmem nereye!"

Dikkat edin, bu kalıpları kullanır kişi ve rahatlar. Ucu nereye dokunur, hangi amaca hizmet eder umurunda değil. Çünkü oya gibi işlenen bilinçaltı kayıtlarının farkında olmaya odaklanmıyor, direkt kullanıyor.

Haberin altındaki yorumları buraya aynen yazmayacağım, bu sadece bir örnek, her gün binlerce kere tekrar ediyor. Ama önemli bir nokta var, dikkatinizi çekmek istediğim:

Hangi kesimden olursa olsun, belli "bilinç düzeyindeki" insanların tepkileri aynı. Siyasi, dini yönü, eğitimi, ünvanı ne olursa olsun davranış kalıpları değişmiyor. Demek ki burada anlaşılması gereken, aslında birbirinden farkı olmayan davranış biçimlerini kullananlar, kendilerine ne isim takarsa taksın, bu etiketin, kişiyi tanımlamaya yetmediğidir. Bu kalıpları kullanmak "cehalet" deyip geçemeyiz, cehaletin boyutlarının eğitimsizlikle sınırlı olmadığını fark etmemiz gerekiyor.

Örneğin o tacizci için "bu sapık içeri düşünce diğerleri onu öldürsün!" diyen bir yorum gördüm. Bu yorumu yapan entellektüel alanda çalışıyor ve hemen altında "tacizciyi kazığa oturtalım" diyen çakma kabadayıdan farkı yok gördüğünüz gibi. Bu yorum en hafiflerinden biriydi. Evrensel enerjiler bakımından, bu yorumu yapan kişi cani ruh tabir edilebilir ancak. Tarifsiz bir çürümüşlük, ışığı sönmüş kalbin, mutsuzluktan ne yapacağını şaşırmış ruhun çırpınmasıdır. Tedaviye o tacizci kadar bunun da ihtiyacı vardır. Bu isteğinin bir suç teşkil edip etmemesinde değilim, konuya sadece insan ve enerjisi temelinde bakıyorum. 

İnsanlarda şu yanılgı var; yasalara göre suçlu sayılan birine her şeyi yapma, her şeyi söyleme hakları var sanıyor kimileri. Bu tavrın barbarlık dönemlerindeki linç adetlerinden farkı yoktur, sadece daha modernize halidir. 

Bu bir örnek, değişik suçlara göre de aynı tavırları izlememiz mümkün.

"Senin başına gelse böyle konuşmazsın!" 

"Başına gelen"in vereceği tepkiyle seninki bir olamaz, doğal değil çünkü. "Başına gelen"in verdiği tepkiler, o kişiye özel değerlendirilir. Enerji bağı kuvvetli olduğu birine yani bir yakınına yapılmış saldırıyı, kötülüğü onun karşılaması ile seninki aynı olamaz, seninki sahtedir. Kendi içsel bunalımını, öfkeni, yetersizliğinin acısını boşaltacak yer arıyorsun ve bir haber gelse önüme de kan içsem diye fırsat kolluyorsun. "Başına gelen"le sen bir değilsin. Tam tersine, "başına gelen"in etrafındakiler onun durumu daha az zararla, daha soğukkanlı yönetebilmesine yardımcı olmalıdır, duygularına atış yapıp suça teşvik etmek, ya da üzüntüden kahrolmasını sağlamak ondan yana olmak değildir.

Farkındalıklı bakış açısıyla durumları değerlendirdiğimizde, yapılması gerekeni tespit etmek ve onu yapmak mümkün hale gelir. Sorunları kan içerek çözme çağları çok eskide kaldı ama bilinçaltımızda hala etkileri mevcut. Farkındalığımızı geliştirerek bu kayıtların etkilerini düzeltmemiz mümkün olur. Daha çok insan bunu yaptıkça dünya daha yaşanası hale gelir.

Unutmayın, başkası için içinizden geçirdiğiniz ne varsa, o enerji benzerlerini toplayıp çığa dönüşerek size geri dönecek. O an geldiğinde "ama ben haklıyım" demek enerjiyi durdurmaz. Başkası için dilediğiniz her şey hayatınızda bir biçimde karşınıza çıkacak. Evrende her şey enerjidir ve dönüşür. Haklı haksız kavramı biz insanların icadıdır, evrenin umurunda değildir. Sen bir düşünceye sıkı odaklanıp bir de duygu yüklediğinde artık onu hayatına çekmeye başlıyorsun. Kim için dilersen dile tesiri senin hayatına olacak.

Son bir çırpınmayla, empati de mi kurmayalım diyenlere cevabım: Siz kurmayın aman lütfen siz kurmayın. Empati, saldırmak için bahane yaratmak değildir, insani yönümüzü harekete geçirip "yapabileceğimiz ne olabilir" diye sağlıklı şekilde düşünebilmek için kullanılmalıdır.

Enerjinin çalışma şekli ve karma konusunda yazılar devam edecek. İzlemede olun ve lütfen farkında olun. Enerjinizi kendi karanlıklarına çekmek isteyenlere uyanık olun. Çünkü onlar zaten karanlığı seçmiştir, sizi de yanlarına çekmekten üzüntü duyacaklarını sanmayın. 

Bazıları şifa istemez sevgili dostlar. İstemeyeni zorla şifalandıramazsınız.

Sevgilerimle...

 

 
Toplam blog
: 51
: 197
Kayıt tarihi
: 15.12.17
 
 

Evrensel enerjiler ve kişisel gelişim. ..