Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '16

 
Kategori
Sosyoloji
 

Korkunun doğurduğu aymazlık

Korkunun doğurduğu aymazlık
 

elde ettiği kazanımları kaybetme korkusu


Bu korku öyle bir korku ki ne ben söyleyeyim, ne de siz duyun. Bu korku can korkusu da değil. Daha ziyade elde ettiği kazanımları kaybetme korkusu. Mal-mülk, mevki-makam, iş-aş v.s. Yarın bu günden daha kötü olur diyerek susma ve sinme ile kendini gösteren korku. Bir yerde bu korkuya kapılanlara da hak vermek lazım. Adam korkuyor işte. korkma desem de. Rızkın sahibine değilde sebebine şirin gözükmek isteyenlerin korkusuna ben ne diyebilirim ki! 

Vurdumduymaz

ben de sizin gibi

vurdumduymazlığı seçtim.

çünkü

her gün bir başkası ölüyor benim yerime

dağda otlayan keçilerim

denizde yüzen gemilerim var

"dağ yansa odunum yanmaz"

gemilerim batsa da olur

hazinemi dalgalar taşır kumsala

ay ışıtır

güneş ısıtır

serinlik verir rüzgar

yağmur su doldurur matarama

dörtkoldan saldırsalar ne olur ülkeme

her gün bir başkası ölür benim yerime...

Tamda böyle, öylesine vurdumduymaz öylesine boş vermiş bir toplum olduk ki anlatmaya kelimeler yetmez.ama yazıyoruz bir anlayan hak veren olur diyerek.bıkıp usanmadan da yazacağım ömrüm yettiği sürece.,bir kişi bin kişi,bin kişi milyonlar demektir benim için.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Suya sabuna dokunmadan mal biriktirenler, yandaş ayaklarına takılarak ihale kovalayanlar, mevki makam için savaşanları da sayarsak biraz daha genişlemiş olur vurdurmazlıklarımız.

Fehman Hüseyin (bahoz erdal) ın öldürülmesi haberi, Süriyelilere çifte vatandaşlık verilmesi, varşovada yapılan son Nato toplantısında Bulgaristan dışişleri bakanına cumhurbaşkanının sigara paketini imzalatarak sigarayı bırakmasını istemesi, milliyetçi hareket partisinin iç karışıklığı derken,5 i aynı yerde diğer 5i yurdun değişik yerlerinde şehit olan 10 kınalı kuzuyu toprağa verdik.

Ailelerini teselli eden devlet ve hükümet büyükleri, teröre lanet okuyan vatandaşlar dağıldıktan sonra ocağa düşen tarifsiz ateş yanmaya devam ediyor. Bunu anlamak için aynı acıyı yaşamak lazım. onundışında ne denirse densin, ne verilirse verilsin gidenleri geri getirmiyor. İnancımız gereği şehitlik mertebesi en kutsal mertebedir. Lakin tedbirsizliği, beceriksizliği her defasında kutsala bağlarsanız yakışık almaz.

Her şey yolundadır. Ortam güllük gülistanlıktır. Bizlerin vatandaş olarak karamsar olmak gibi, umutsuzluğa kapılmak gibi bir şeye düşmememiz gerekir. Şiirimde de bahsettiğim gibi “Her gün bir başkası ölür benim yerime”

Bir söz vardır ”değirmeni su götürmüş, âlem şakşak derdinde”. Bu söz öylesine uygun öylesine güzel bir cevaptır ki içinde bulunduğumuz çıkmazı anlatmaya. Olursa da öyle olsun.

P.K.K nın elebaşlarından bahoz Erdal lakaplı fehman Hüseyinin öldürüldüğüne dair ne genelkurmaydan ne de M.İ. T ten herhangi bir resmi açıklama gelmemesine rağmen, cumhurbaşkanı da bu konunun araştırıldığı söyledi. Ama medya öyle kesin haberler verdi ki anlamak mümkün değil. Onlara da hak vermek lazım çünkü haberi devletin yayın organı Anadolu Ajansı (A.A) Türkiye’ye duyurdu. Birçok üst düzey yetkilileri defalarca öldürülmüştü biliyorsunuz hele bir terörist 7 kez öldürüldü haberi yapılmıştı. Sonra adamın sağ olduğu anlaşıldı. Bu bir algı operasyonu değilse, bu bir rejime karşı savaşan bilmem ne tugayının reklamı değilse çok iyi olur. Yok, eğer öyle ise acırım halimize. Bu yazıyı kaleme aldığım gün ve saate kadar henüz bir kesin bilgi yoktu belirtmek isterim. 11 Temmuz 2016. 23.45

Bir diğer konu Suriyelilere çifte vatandaşlık verilmesi Toki’den ev, İşkurdan iş verilecek olmasından anlaşılıyor ki böyüklerimiz çoktan kararını vermiş toplumun sindirmesi için algıya başlamışlar. ensar-muhacir, Ahıska Türkleri, Afganistandan gelenler, balkanlardan gelenlerden örnekler verilerek sorunu yumuşatma derdindeler. Lakin 3 milyon Suriyelin durumu bu verilen örneklerin hiç biriyle uyuşmuyor.

Ayrıca içlerinde doktorlar, mühendisler ve birçok yetişmiş eleman varmış ülke olarak faydalanabilirmişiz.

Ülkenin asıl sahibi zaten bizler de değilmişiz, her birimizin dedesi bir yerden gelmiş, daha da ileriye gidersek bu ülke vatandaşları da geldikleri yere gitmeliymiş. Oldu beyim siz nasıl isterseniz öyle yapalım vatanı onlara bırakıp tası tarağı toplayıp gidelim. Gidelim de nereye? Bize kim kapısını açar? Var mı öyle bir dost ülke ya da sığınacak bir liman? İyi güzel hoşta bizim bu meslek guruplarına ihtiyacımız mı var? Sonra Suriyelilerde böyle bir istek ve niyet var ise Avrupa’ya gitmek için neden denizlerde boğuluyorlar? Ya da neden ülkelerinde kalıp evlerini, mallarını korumadılar? Bu sorunlar çıkmadan öncede hayran oldukları ülkemize gelir vatandaş olurlardı isteselerdi. Her gün ticaret ve ziyaret için geldikleri ülkemiz onlar için bir para kazanma yeridir o kadar.

Ayrıca Türk vatandaşlığı onlar için amaç mıdır? Yoksa araç mı? Bunları iyi düşünüp bilmek gerekir diyorum. diyorumda kime diyorum.”tabi ki biz bilemeyiz ağam, böyükler bilir” dedim de Abdurrahim Karakoç’ üstada bir kez daha rahmet okudum.

Yalan dolan ile devran sürmeyi
Biz ne bilek beyim büyükler bilir
Milletin başına çorap örmeyi
Biz ne bilek beyim büyükler bilir

Rüşvet vermek rüşvet almak nasıl şey
Hazineden para çalmak nasıl şey
Terlemeden zengin olmak nasıl şey
Biz ne bilek beyim büyükler bilir

Adettir gerekmez malumu ilam
Taklide günaydın, asıla selam
Ne hınzırlık varsa hasıl-ı kelam
Biz ne bilek beyim büyükler bilir

Abdurrahim Karakoç

Ey vatandaş henüz vakit var iken titre ve kendine dön, ülkene sahip çık. Bu gün bir şey yapmaz isen bil ki yarın diye bir şey olmayacaktır. Fikrini söyle, korkma, çekinme yoksa bu sindirilmişlik ve ürkeklik devam ettiği sürece gölgen hakim olacaktır bedenine…

Arap Kurt – köşe yazıları -

 
Toplam blog
: 35
: 151
Kayıt tarihi
: 18.01.14
 
 

1965 yılında Çorum'un Alaca ilçesinde doğdu. İlkokulu orta ve liseyi Alaca'da bitirdi. 1985 yılın..