Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '16

 
Kategori
Estetik / Güzellik
 

Korkutarak güzellik pazarlayanlara dikkat!

Korkutarak güzellik pazarlayanlara dikkat!
 

Geçen gün BBC Earth’de bir belgesel izledim. “Bize Para Harcatan Adamlar” diye. Oldukça ilgimi çekti. Çünkü kapitalist dünyada bizim tüketim çılgını olmamızı sağlayan sektörler mercek altındaydı. Pek çok boyutuyla çarpıcı bir belgesel. Tavsiye ederim.

Belgeselin “anti aging” kısmı benim bu yazıyı yazmamın ilham kaynağı!

Bütün o güzellik merkezlerinin, anti aging ilaçları pazarlayanların, kozmetik şirketlerinin aslında tam manasıyla palavracı olduğu konusunda iyice aydınlandım!

Yaşlanma ve ölme korkumuz üzerinden milyarlarca dolar kazanan bir sektörden bahsediyorum!

Dediklerini yaparsak hiç yaşlanmayacağımızı, çok yaşayacağımızı, hep sağlıklı olacağımızı bize sürekli fısıldayan; bunu yaparken de önce yaşlanmaya başladığımız endişesiyle bize kabuslar yaşatan acımasız bir sektör bu!

Anadolu kadınları televizyonlarda gördükleri kadınların hiç yıpranmadığını, yaşlanmadığını görerek iç geçire dursunlar; büyük şehirlerde yaşayan pek çok kadın bu medyatik güzellerin para saçarak güzel olduğunun çok farkında.

Anadolu kadınları botoksu hala tabu kabul ede dursun, “Botoksun gelmiş” muhabbeti şehirli kadınlar için çok sıradan artık!

Botoks, PRB; kök hücre tedavisi, yüz asma, kolajen dolgu, hyaluranik dolgu, ışık dolgusu vs... artık şehirli kadının lugatına giren terimler.

Peki bütün bunlar gerçek güzellik için mi?

Ben de gittim bu merkezlerden birine, itiraf ediyorum! Etrafımdakiler “Sen nerene botoks yaptıracaksın?” diye sorarlarken ben büyük bir özgüvenle gittim böyle bir güzellik merkezine. Etrafımdakilerin, benim görmediğim şeyleri “çat, çat, çat” söyleyiverdi orada çalışan doktor. Alnımdaki azıcık kırışığa botoks yapar belki, diyordum. O da ne: Yanağa kolajen dolgu, alına ve göz altına botoks, çeneye hyaluranik dolgu.” “E peki bana maliyeti ne bunun?” “3500 TL”

Sudan çıkmış balık psikolojisine büründüm hemen. Korktum. Aman Allahım, yaşlanıyor muyum? Bunalıma girdim. Ta ki yukarıda bahsettiğim belgeseli izleyene kadar.

Sektör korku üzerinden pazarlama yapıyor. Bizim yaşlanma korkumuzun üzerine inşa etmiş kendini besbelli!

Peki botoksa karşı mıyım? Sadece iç güzellikten yana mıyım? Nasıl olsa yaşlanacağız, bu dünyanın doğası, kendimizi gençleştirmeye çalışmayalım mı demek istiyorum?

Hayır! Botoksa karşı değilim! İnsan kendini güzel hissetmek istiyorsa estetik teknolojisinden yararlanabilmeli!

Benim karşı olduğum şey, estetik dünyasının gaddarlığı! İnsanların duygularını sömürüp daha fazla kâr elde etme dürtüleri, insanlara gereksiz estetik müdahaleler önermeleri. Bilinçsizce kolajeni, botoksu, hyaluranik asiti insanların yüzüne enjekte etmeleri ve onlara daha güzel olacakları yalanını utanmadan satmaları.

40 yaşında olduğunu söyleyen kadın gittiğim estetik merkezinin halkla ilişkiler sorumlusuydu besbelli! Yüzüne neler neler yaptırdığından bahsediyor, telefonundan eski fotoğraflarını gösteriyor, yaşını göstermediğini gururla etrafa satıyordu. Evet yaşını göstermiyordu, gerçekten 40 yaşındaysa tabii. Ama astırdığı o yüzüyle çok yapay bir insan görünümüne kavuşmuştu ki benim güzellikten anladığım bu değil.

Doğal güzellikten yanayım! Estetik yapılabilir, ama ne olur suratım “estetikliyim” diye bağırmasın. Kaşlarım havaya kaldırılmasın!

20 yaşındaki kıza da çenene dolgu yapalım, demiş aynı doktor. Şaka mısın sen? Barbie bebeklere benzeyen bir surata bu uygulamayı nasıl önerirsin? Hiç mi insaf yok sende?

Bir arkadaşım başka bir merkezde güzelleşmek isterken buz sebepli cilt yanığıyla cezalandırıldı. Başka bir arkadaşım alnına enjekte edilen aşırı botoks ilacı nedeniyle aylarca düşük kaşla dolaştı! 31 yaşındaki başka bir arkadaşım kaşı havada, kendini güzel mi güzel zannederek yaşıyor!

Çin malı botoks ilaçları kullanan güzellik merkezlerinin dedikoduları şehirli kadınlar arasında dolaşıyor.

Bu satırları yazarken kendimi müthiş beğendiğim zannedilmesin. Ama benim aklımda bile olmayan, etrafımdakilerin bile fark etmediği estetik uygulamaları kafama sokarak beni depresyona sokan bu sektörün artık ayakları yere bastırılmalı!

Sıkı bir denetleme olmalı! Her önüne gelen bu merkezleri açıp uygulama yapmamalı!

 

 

 

 
Toplam blog
: 31
: 283
Kayıt tarihi
: 27.03.16
 
 

Eğitim: Mimar Sinan Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı /  İlgi Alanları: Okumak, yazmak, gezmek..