Korkuyla Baş Edin II

“Ardahan Vardar'ın dişi çok kötüydü. Ağrı, gece saat 3.00 gibi başlamış, sabaha kadar kıvrandırmıştı. Yatağında iki büklüm olmuş sabahı beklemişti. Ağrıyan dişi sabıkalı bir dişti. Ara ara sızlar ve sızı kendiliğinden geçerdi. Bu sefer böyle olmamıştı, ağrı geçmiyordu bir türlü.. Zavallı Vardar'ın vücüdu titreyip alnında boncuk boncuk terler belirmeye başlamıştı. Korkuyordu.

Eşi bu böyle olmaz deyip kolundan tutuğu gibi yataktan kaldırdı. Saat yediye geliyordu. Hem çenesini tutuyor hem de düşünüyordu gitmemeyi. Yıllardan beri ümüğüne yapışan korku yine bastırmıştı ruhunu. “

Eleştirilme korkusu, cezalandırılma, dişçi, beyaz önlüklüler, sevilip sevilmeme korkusu, gaipten, hafiften, kilo alma/almama, - vb. gibi korkularımız var. Korku çeşitleri çok, bazıları gerekli, bazıları ise sorun yaratıcı..

Hem itici hem de yapıcı bir güç olan korkuyu nasıl ele aldığımız önemli..

İticidir, çünkü; endişe veriyor, vesvese yaratıyor, kendinizi ailenizden, sevdiklerinizde, çevrenizden dışlıyorsunuz ya da dışlatıyorsunuz; beğenilmemeye başlıyorsunuz, dikkat çekmiyorsunuz/çekemiyorsunuz dolayısıyla takdir edilme mekanizması sizin için çalışmıyor:

Her alanda yarı ya da tam başarısız oluyorsunuz, yeteneğinizi kullanamıyor, ses bile çıkaramıyorsunuz, başarılı olsanız bile gösteremediğiniz için silik kalıyorsunuz;

her yaptığınızı sorguluyor, her davranışınızda mahçup oluyorsunuz, böylece içinize çekilip yok olmak istiyorsunuz. Vardar gibi dişçiye gitmek yerine acı çekmeyi yeğliyorsunuz..

Korku yapıcıdır, çünkü; birey toplumsal yaşantısını korkularına göre belirliyor, çevreye uyum sağlamak için dikkatli davranıyor. Eski çağlarda insanların yüksek ağaçlarda, mağaralarda , orta çağda şatolarda, kalelerde, günümüzde korunaklı , çelik kapılı evlerde yaşamasının nedeni budur. Devletlerin kurulmasının, yasaların ortaya çıkışının, okulların, hapishanelerin bulunmasının nedeni budur. (Tabii korkuyla birlikte birçok etken vardır)

Birey sağ kalmak için sosyal gruplar içinde yaşamayı göze almıştır. Eski çağlarda savaşların çoğu koruma iç güdüsüyle yapılmıştır. Şimdi ise bu güdüyle birlikte çıkarlarda söz konusudur. İnsanlar sağ kalmak için önce eline sonra aklına başvurmuştur. Bugünkü bilimin, teknolojinin ortaya çıkmasının nedeni önce yaşama iç güdüsüdür.

Korkunun yararlarından biri de ilk kez tanıştığımız kişi ya da topluluk karşısında bizi dikkatli kılar, kendimizi ve karşı tarafı sorgulamaya başlarız. Önce temkinli hareket edip sonra harekete geçeriz. Karşımızdakini kendi yerimize koyup düşünürüz.