Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

Korkuyla esir almak!

Korkuyla esir almak!
 

Georges Bernanos gerçek korku şiddetli bir delilik anıdır; tüm deliliklerimiz içerisinde en zalimi odur. Onun hızına hiçbir şey yetişemez, hiçbir şey onun yarattığı sarsıntı ile başa çıkamaz” der.

 

Korkuyu tetikleyen nedenler hep araştırılır. Nasıl denetim altına alınacağı, nasıl kontrol edileceği hep konuşulur ve tartışılır.

 

Psikiyatristler genellikle öfkenin ve itirazın kontrollü olarak dışa vurulmasının insan ve toplumlar için faydalı bir durum olduğunu söylerler.

 

Korku gibi bir duygu olan öfke ise gelip geçicidir. Öfke durumunda insanlar ve toplumlar öfke itirazlarını kontrol altında tutabilirler. Korku nefretle birleştiğinde ise felaketlere kapılar açılıyor demektir.

 

Ülkemizde yıllardır bir grup ve gruplar insanlarımızı Müslümanları “Din” ile korkutmakta ve bu korku neticesinde duyguları bastırarak kontrol altına almakta.

 

Yaratıcımızın bize en büyük mükafatı olan  düşünme nimetini yeterince değerlendirmiyoruz. Kuran ise düşünme nimetini vurgulanmakta ve çok farklı  ifade şekilleri ile insanları düşünmeye davet etmektedir..

 

Ülkemizde bir darbe girişiminde bulunuldu. Adeta bir cemaat bir örgüte bürünmüş, emri altına girmiş asker, sivil, rütbeli, rütbesiz birçok insan neler yapabileceklerini gösterdiler bize.

 

İman kurtarmak üzere yola çıkan bir güruhun sayısız günahla dolu kırk yıllık hikâyesinin, kendi milletine kurşun sıkmak gibi emsalsiz bir alçaklıkla sona ermesinden başka bir şey olmadığı görmüş olduk..

 

Bu çete içimizden çıktı. Bizim eğitim sistemimiz ve öğreticilerimizden eğitim aldı bu insanlar.

 

Türkiye ve dünya Müslümanlarının kanayan yarasıdır bu yapısı belli olmayan cemaat, tarikat ve sivil toplumlar..

 

Aklımızı vicdanımızı  “Hocaefendi”,efendi, kutup, denilen birtakım  şahısların emrine veriyoruz.

 

Kafamızı çalıştırmak, okumak, aklımızı kullanmak yok maalesef..

 

Ey kavmim, ona (onun karşılığında) sizden bir ecir (ücret) istemiyorum! Eğer ücretim varsa, ancak beni Yaratan’a aittir. Hâlâ akıl etmez misiniz? (Hud suresi 51)

 

Kuran’da en çok “Hiç akıl etmez misiniz” cümlesi geçer.

 

Hâlâ Kur’anı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından indirilseydi, mutlaka onda birçok çelişki bulunurdu.) [Nisa 82]

 

Kişiliğimizi  varlığımızı  kısacası her şeyimizi bir grubun, bir yapının, cemaatin, camianın, grubun partinin içinde eritiyor, kendimizi yok sayıp kişiliğimizi  ortadan kaldırıyoruz. Kişiliksiz bir insanın emir ve komutla çalışan bir robottan farkı ne?

 

Korkuya esir olmuş, asabi, saldırgan olabilen kişi burada devreye girer. Bunun doğuracağı neticelerde başkalarına karşı sinirli, kendi değerler sistemini eleştirmeyi yitirmiş bir şeyi yapabilme gücünü yitirmiş, mantığını kaybetmiş, tutkuları yüzünden kaybetmiş bir insan profili çıkarır karşımıza.

 

Kalbinden geçeni söyleyenden, bağıran çağıran, açıkça eleştirenden, hileye ve desiseye başvurmadan itiraz edenden, eleştiri ve öz eleştiri yapandan  yapabilenden  hiç korkmamalıyız!

 

Asıl  korkmamız gereken insanlar sesi çıkanlar değil sesi çıkmayıp ta, münafıkça susan, iki yüzlü riyakar, senden görünen, kalbinden geçenin tam tersini ifade edenden münafık ve münafık tipli insanlar değil midir ?!

 

Yargı yeteneğini yitirdiğimiz zamanda “özeleştiri” yeteneğimizde onunla beraber yitiriyoruz maalesef. Doğru akıl yürütemez ve yanlışlıklar üzerine odaklanmış bir insan halinde geliyoruz.

 

“ Kendilerini  din anlayışlarını ve din yorumlarını topluma dayatanlar, kendi din anlayışı  ve yorumlarının dışındaki tasavvurların tümünü yanlış gören, batıl gören, bazı Müslüman grup ve mezhepleri “kafir” gören batıl ilan edenlerden, kendi din anlayışlarının Allah katında geçerli tek din anlayışı olduğunu söyleyen bu mezhepçi insanlardan artık uzaklaşma zamanı gelmedi mi?”           

 

Kendini neredeyse ilah muamelesi yapmaya ramak kalan, eleştiriden ve eleştirilmekten kendini uzak hisseden günahsız masum havasında takılan, hata ve günahları “Korku”  yüzünden kendine söylenemeyen her türlü dini kılıklı adamdan uzak durmamız lazım değil mi?

 

Kendimize özeleştiri yapmaz isek yapacağımız tek şey yanlışlıkları ve başarısızlıkları başkalarının üzerine yıkmak gibi sonuç çıkıyor. Daha sonrasında ise çevremizden başlayarak dünyanın ne kadar kötü olduğunu, ülkemizin ne kadar kötü olduğunu yaymak ve bunu benimsemek kalıyor bize maalesef.

 

Bu ruh haline girdiğimizde de sadece inanacağımız şey kendi söylediğimiz şeyler olacaktır. Bu endişelerde nefret etmeyi başlatıyor.

 

Nefret korkudan doğar lakin korku nefretten doğmaz.

 

 
Toplam blog
: 20
: 549
Kayıt tarihi
: 05.04.16
 
 

Yönetici, yeni yerler görmek, kitap okumak... ..