Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '16

 
Kategori
Güncel
 

Korkuyu korkutmak…

Korkuyu korkutmak…
 

Önce korkuyu tarif ederek başlamak gerek. Öyle ya ne olduğunu bilmediğimiz bir eylemi anlamamız mümkün değil.

Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his. Korku belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır.  Korku  görünüşte evrensel bir duygudur.

Korku hayatımızı kuşatan bir duygu…

Kiminde sınav korkusu vardır, kiminde başaramama korkusu…

Bazı kişilerde sevilme korkusu varken yine kiminde terk edilme korkusu…

İflas etme korkusu, değerini kaybetme korkusu, öleceği korkusu, çıldıracağı korkusu, trafik kazası yapacağı korkusu, kapalı alan korkusu, insanlarla konuşma korkusu…

Korkuları daha da uzatmak mümkün…

Son aylarda yaşanan terör olayları ile ilgili korku…

Korku bireye tehlike yaratan durumlara karşılık verilen ruhsal tepkidir.

Korku insanda olduğu gibi hayvanlarda da vardır…

Son zamanlarda korku ile kuşku birbirine karıştırılmaktadır.

Korku bazen kendine güvenememekten ortaya çıkabilir…

İnsan kendisini rahatsız edebilecek her şeyden korkabilir…

Normal yetişkinin korkuları daha gerçekçi iken çocuklarınki gerçek dışı olabilir…

İnsanlarda korku, genellikle çocukluk çağında veya başa gelen bir durumun zarar vereceği anlaşıldığında ortaya çıkar...

Bazı korkular mantıklıdır ve insanın korkusu insanı koruyabilir. Buna en güzel örneği, geçtiğimiz günlerde halkımızın artan terör olayları nedeniyle evlerine kapanarak, kalabalık yerlere gitmemesini gösterebiliriz.

Yaşamımızın temel kavramlarını engelleyen korkular sıkıntı yaratıcıdır...

Peki, korku nasıl oluşur?

Vücut alarm sistemlerinin çalışması ile korku oluşur. Her türlü duygumuz beyinden kaynaklanır, korkuda beyinden kaynaklanır. Pek çok korku yaşanmışlıklar ve öğrenme ile ilgilidir. Kişilik yapısı ile korkunun bir ilgisi vardır. Toplum gelişip karmaşıklaştıkça gelecek korkusu artar. 

Korku ile o kadar çok söylenecek kelime var ki, sayfalar doldurulabilir.

Peki, korkuya niçin girdik?

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da “5 bin köye, 5 bin orman eylem planı” etkinliğinde konuştu. Ve şöyle dedi:

“Türkiye tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırıları dalgasından biriyle karşı karşıya! Geçen temmuzdan bu yana, bir yandan PKK ve onla hareket etme kararı alan çok sayıda terör örgütü, DAİŞ gibi insani ve ahlaki hiçbir ölçü taşımayan bir örgüt ülkemizi hedef alıyor.

Şehitlerimizin ve canlı bomba saldırısında kaybettiğimiz masumların acısını her zerremizde hissediyoruz. Terör örgütlerinin milletimizi yılgınlığa sürükleme amacıyla eylemleri gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Acıyı yaşar, terörle mücadeleyi kesintisiz sürdürüyor, hedeflerimizi, projelerimizi gerçekleştirmekten asla geri durmuyoruz.

Devlet ve millet olarak bu terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. Biz korkuyu korkutanlardan olacağız.”

Halkı korkutan canlı bombalar, güneydoğumuza yığılan tonlarca patlayıcı,  silah ve terörist doldurulurken, biz ülke olarak korkmadan, gelsinler diye elimizi ovuşturuyorduk!

Hele hele kazılan hendekler, indirilen bayraklar, yakılan okullar, yol kesip kimlik kontrolleri yapan sözde terör örgütü asayiş birimlerini görmezden gelmemizi kim sağladı?

Terör nedeniyle bu gün onlarca genç insan hayatını kaybederken, zamanında güvenlik güçlerini engelleyenler, niçin sorgulanmazlar?

Halk olarak Dolmabahçe Sarayında imzalanan mutabakat metnini ve o günlerde halka anlatılanları, niçin sorgulamayız?

Tabi bu arada korkudan beslenenleri de unutmamak gerekiyor.

 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..