Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '20

 
Kategori
Güncel
 

KORONA DECCAL OPERASYONU

“Dünya artık sizin için güvenilir bir yer değil! "

Oluşturulmak istenen algı tam olarak bu!

Siz onlara ne derseniz deyin “ küreselciler, İlluminati, Rockefeller, Rothschild” Ama ben kendilerine kısaca insanımsı keçi suratlılar diyeceğim.

İşte bu insanımsı mahlûklar dünyayı sizinle paylaşmak istemiyorlar.  Bu sebeple önce dünya nüfusunu azaltmak sonra da dünyayı kolonilere bölerek kendi aralarında paylaşmak istiyorlar. Üzgünüm ama bu sahnede size biçilen rol sadece kölelik.

Son zamanlarda felaket haberi duymadığınız tek bir gün yok. Acaba yapacakları her şeyi önceden bilmenizi ve daha çok korkmanızı mı istiyorlar? Sanırım öyle,  bu bir Cengiz Han taktiğidir. Yeterince korkutursan köyü savaşmadan teslim alırsın! Çok bilen çok korkar.  Korktukça da köleleşirsiniz.  Bir süre sonra kapısı açık bir zindandan çıkabilecek cesaretiniz bile kalmaz.

Aslında her şey insanımsıların sizi  “facebok, twitter, instagram, tiktok” gibi sanal dünya ile tanıştırmasıyla başladı. Mutluluklarla ve acılarla alay etmeyi öğrendiniz.  Facebook’da yeni doğmuş bir bebeğin masumluğunu anlatırken, Instagram’da ayakları kesilip tecavüz edilerek öldürülen bir kedinin videolarını zevkle kitlelere servis ettiniz.  Acaba bebeğe sevinirken aynı anda kediye üzülmeyi nasıl becerebildiniz?  Sonra da kendi kendinize şaşırıp “Bu da mı olmuş,  bu da mı olacakmış, vah vah…  ” ünlemeleri ile damardan bir doz daha morfinlendiniz.  Şimdilerde, şaşkınlığa, acayipliğe, izansızlığa toleransınız o derece arttı ki,  ananenizin kafasında yumurta kırıyor, dedenizin suratına su fışkırtıyor, annenizi merdivenlerden aşağı yuvarlayıp kahkahalara gark oluyorsunuz.   İşte böyle gözlerinizin içine baka baka insanlığınızı çaldılar.  Maharetli hırsızlar böyle yaparlar, adamın gözlerinin içine baka baka aklını alırlar.

Aslında sonun başlangıcı bir kâse yarasa çorbası ile başladı. Pandeminin baş mimarı olarak yarasa hayvanını suçlu ilan ettiler. Sonra çam kozalağı kılığına girmiş kertenkeleden hallice pangolin hayvanına sardılar. Ondan sonra da zaten filim tamamen koptu.  Karidesten somon balığına kadar işi götürdüler.  Nihayetinde meğer CİN taifesi tarafından modifiye edilmiş bir virüs ile karşı karşıya olduğumuzu anladık.  5G’nin de bu işte parmağı olduğunu söylediler.  Adeta önünüz arkanız sağımız solunuz söbe olmuştu.  Sonra açlıkla korkutuldunuz, size nasıl gıda stoklayacağınızı talim ettirdiler. Marketleri talan ettiniz.  Öyle ki bazen sebepsiz korkulara kapıldığınız da oluyordu. Ekmeği ve sütü bırakıp kolilerle tuvalet kâğıtları topluyordunuz.  Aranızdan bazılarınız birkaç tuvalet kâğıdı için alt komşusunu bile öldürebilirdi.  Sonra da gidip evlerinize saklandınız. Oysa onlar sokaklarınıza sinsice 5G istasyonlarını döşeyip duruyorlardı.  Bir yandan da bilim adamları 5G frekansının hepinizi cayır cayır yakıp beyin tava yapacağını söylüyordu.  Sonra birden bire Epstain denen çocuk tacirinin yaptıklarını duymaya başladınız.   Aranızda kendilerini pek akıllı zannedenler, “virüsten korunmak için dezenfektan için” diyen Trump’ın bir aptal olduğunu düşünüyordu.  Oysa oyun onların akıllarından çok daha büyüktü. Sonuçta Trump rolden bile olsa pedofili ile savaşan sahte bir kahramandı. Çünkü keçi suratlı insanımsılar artık her şeyin tamamen açığa çıkmasını arzu ediyordu.  Sonra kaçırılan çocukların türlü işkencelerle öldürülüp,  enselerinden alınan sıvının  “ Adrenochrome”  isimli bir gençlik iksirine dönüştürüldüğünü öğrendiniz. Bu işin içinde Madonna’dan, Brad Pitt’e  ve hatta kraliçeye kadar pek çok ünlü vardı.  Morfini sağ gözlerinin altından aldıklarından ortalıklarda zombi gibi dolaşıyorlardı. Adalarda kurulan çocuk çiftliklerine Bill Gates, Bill Clinton, Obama gibi adamların EPSTAIN gibi bir sapıkla kol kola gittiğine tanık oldunuz.   Trump’ın Meksika-Amerika tünellerinde yürüttüğü pedofili operasyonlarında bu işin içinde olan ünlülerin bir kısmının infaz edildiğini duydunuz.  Sizlere senelerce aziz diye yutturulan Rahibe Teresa’nın bile şerefsiz bir çocuk taciri olduğunu şaşırarak öğrendiniz.  Son düzlükte şansölye dansöz Merkel’in bile Hitlerin kızı olduğunu duydunuz. Korona oldum iyileştim diye tam sevinecekken, antikorların sizi sadece birkaç ay koruyacağını söylediler. Sizi her taraftan çok fena sobelediler!

Peki bütün bunlardan yeterince korktunuz mu?  Pedofili, gorktunuz mu? Pangolin,  gorktunuz mu? Deprem, hortum, sel, tsunamı, organ mafyası, nükleer savaş,   gorktunuz mu? Gorkmadınız mı?   Ya sizin çocuğunuzu da kaçırırlarsa? Ya deprem olursa? Ya kıtlık kapıyı çalarsa? Ya oğlunuz eşcinsel olursa?  İşte bu şekilde az zamanda çok fazla korku öğrendiniz

Peki… Devam edelim;

Bluebeam teknolojisi ile Kâbe’ye melek indirdiklerini, uydulardan yolladıkları hologramları bizlere Hz İsa ve Hz Mehdi diye yutturacaklarını, Amerika’nın sismik araştırma gemisinin aslında Haarp teknolojisi olduğunu; deprem, sel ve felaketleri tetiklediğini öğrendiniz. Chantrais ile uçaklardan salınan gazları, gıda yiyen böcekleri, depremleri tetikleyen manyetik sinyalleri de biliyorsunuz.  Rock-efe- ller,  Roths-child, Bill God -tes, Elon Muska’ın tüm bu işlerim içerisinde fena şekilde parmakları olan keçi suratlılar olduğunu da düşünüyorsunuz.   Bill amcanın tek emelinin size o aşıyı vurup, nano robotik parçalarla sizi uzaktan kumanda edeceğini, belki de sizi kısırlaştıracak enzimleri enjekte edeceğini biliyorsunuz. Elon maskarasının güneşe göz diktiğini, güneşi bir panelle kapatıp sözüm ona dünyayı soğutmaya kalkacağını,  bu şekilde gıda kıtlığı ile sizleri köleleştireceğini gayet iyi biliyorsunuz.  LGBT’ nin asıl amacının sokak ortasında erkek erkeğe öpüşmek değil,  evlik hakkını almak ve devamında da çocuk evlat edinme hakkına otomatik olarak sahip olma emelinde olduğunu öğrenmiş olmalısınız. LGBT’lilerin Almanya’da özellikle göçmen ailelerin çocuklarını evlat edinme bahanesi ile istismar ettiklerini, haberlerden okumuş olmalısınız.  Belki de LGBT’nin asıl amacının pedofiliye çocuk tedariği olduğunu bile düşünüyor olabilirsiniz. İstanbul sözleşmesinin asıl amacının kadınları ve çocukları korumak değil, toplum içerisinde husumeti tetiklemek olduğunu düşünebilirsiniz.  Zira artık hiçbir genç bu şartlarda evlenmek istemiyor.  Dünya nüfusunu kontrol altına almak adına aile müessesesi rafa kaldırılıyor. Sanal alışveriş sitelerinde ederi 100 TL bile etmeyen bebek tulumlarının 120.000TL gibi fahiş fiyatlara, pedofili alış verişini saklamak adına satıldığına tanık oldunuz.  İşte böyledir,  maharetli hırsızlar insanın gözünün içine baka baka adamın aklını alırlar.

Son tahlilde bu insanımsı keçi suratlıların sizleri neden korkuttuklarını,  neden umutsuzluğa ve çaresizliğe sürüklediklerini artık biliyorsunuz. Peki şimdi bunca korku, bunca endişe ve kargaşa ile nasıl yaşayacaksınız?   Üstelik her gün bu ve benzeri korkulara bir yenisi ekleniyor ve eklenmeye devam edecek.  Sirus’a ya da Mars’a kaçmaya ne dersiniz? Sonuçta uzaya yolculuklar başladı bile. Belki de pedofiliden çocuklarınızı korumak için o çipi onların kafasına ellerinizle takacaksınız ya da pandemiden kurtulmak için nano robotik aşıları gönüllü vurdurup birer sayborg olacaksınız.   Mars’a gidecek olan seçilmişlere katılmak için imanınızı iblise peşin olarak satacaksınız. Güneşiniz ışığını kestiklerinde, su ve ekmek için dünya kölelerinden oluşan o koloniye gönüllü olarak katılacaksınız. Belki de…

Gerçekten bunları Yapacak mısınız?   

Kâinat serüveni bu şekilde mi sona erecek?

Allah’ın insanlara vaadi bu mu?

Hayır…  Asla ve kata bu deği!

Bunu daha önce de yapmaya çalışan keçi suratlıların hepsi kâinat sayfasından yok olup gittiler. Hep duya geldiğiniz Atlantisler ve Lamuryalar içlerindeki insanımsı sayborglerle kıyamete kadar yerin dibine doğru batmaya devam etmekteler. Allah’ın Kâinatı aklı sıra Sirus’a kaçmak isterken kömürleşen zerrelerin yolculuğuna tanıktır.  Eşcinselliklerini icra ederken üzerlerine düşen kordan alevlerle putlaşan bedenlere tanıktır. “Allah benim yaratır ve öldürürüm” diyen Nemrut’un burnundan giren bir sineğin beynini kemirmesi ile nasıl çıprına çırpına öldüğüne tanıktır. İşte bunların her biri günümüzde faaliyette bulunan aynı keçi suratlıların sonunu da haberdar etmektedir. Çünkü bunlar  aşı ile, çip ile, manyetik dalgalar ile insanın seçin hakkını ellerinden almak istiyorlar. Oysa Allah kâinatında her zaman insana seçme hakkı vermiştir. Bu hakkı insanların elinden almaya çalışanların sonuysa  hep tarumar olmak olmuştur. Bu yüzden ebedi varlığınızın en karanlık sokaklarında dolaştığınız şu günlerde nurun da bir tercih olarak karşınıza çıkacağına inanın!  Çünkü bu Allah’ın tatbikatıdır ve seçim günü geldiğinde hatırlamanız gereken tek şey; deccalın cennetinin cehennem, cehenneminin cennet olduğudur. 

 

Yolunuz ve bahtınız açık olsun.

 

 
Toplam blog
: 35
: 4626
Kayıt tarihi
: 15.01.13
 
 

İzmir doğumluyum, İstanbul'da yaşıyorum. Şirketlere, ' insan kaynakları ve bilişim teknolojileri'..