- Kategori
- Gündelik Yaşam
Korona Geldi. Hepsi Gitti.
Geleneklerine gönülden bağlı bizler için her şey çok önemliydi.
Geleneksel sofralar, doğumlar, düğünler, kınalar, sünnetler, mevlütler aksatmadan azami özenle uygulanır. Kusurların en aza indirilebilmesine gayret edilirdi. Hepimiz elimizden geldiğince çabalar olası kusurlardan arınmaya özen gösterirdik, hepsinden daha da önemlisi cenazelere katılım dı aslında, cenaze evine, camiye, kabristana aksatmadan katılmak adettendi. Devamında taziye ziyaretleri, hatta evlere sığamayan taziye odalarının dolup taşamasından gurur duyulurdu. Herkes gücü oranında misafirlerini ağırlar, yedisi, kırkı, elli iki dualarını yapardı. Zorunluluk değil se bile adettendi.
Uzun yıllar boyunca devam eden gün muhabbetleri, komşu gezmeleri ve kahve sohbetleri yok artık, Kovit 19 adında bir mikrop geldi. Hepsini silip süpürdü. Ha bir de "Mikrop" derdik biz bizi hasta eden minik düşmanlarımıza ne oldu onlara sahi?
Gidilmeyen hasta ziyaretleri için kimse gücenmiyor artık, "benim kız/oğlan ellerinizden öper." muhabbetleri kalmadı da gençler emrivaki görevlerden kurtuldu. İyi mi oldu? Çok da iyi oldu bence, çünkü biz olayları ve ilişkileri abarttıkça abartmıştık, varsıl sofralara özenerek çoluk çocuğunun nafakasını hiç çekinmeden döşeyen anneler, çoluk çocuğunun nafakasını meyhanelere bırakıp evinin yolunu zar zor bulan babalar yarışa girmişlerdi. Tabi ki anne-baba sorumluluğunda karnesinin sağı solundan çok çiçekliler meclisden dışarı. Biri hastalanmaya, doğum yapmaya ve hatta ameliyat olmaya görsün. "Ay falanca geldi filanca gelmedi." " Karısı geldi kocası gelmedi." Muhabbetleri de kalmadı. Elbette kovit 19 yani korona virüsü keşke gelmeseydi. O gelmeden de bizler yanlışlarımızı fark edip, kendiliğimizden, insanlığımızdan, toparlansaydık, bütün bunlara harcadığımız enerjileri okuyamayan çocuklara, hastane köşelerinde şifa bekleyenlere, pozitif bile olsa insani ayrımların yok oluşuna, evlenemeyen gençlerin çeyizlerine, deprem dönüşüm çalışmalarına harcayabilseydik de o görgüsüzlük damgasını kimselere yapıştırmasaydık.
Evet korona geldi. Hepsi gitti. Bitti mi? sanmıyorum. Daha bir kaç gün önce başlayan mekanlarda oturarak yeme-içme yasakları geldi. Gençler yerlere oturarak ellerindeki yiyecekleri keyifle yiyorlardı. Değerlerimiz, sevdiklerimiz, ailemiz, arkadaşlarımız ve işlerimiz arasında ki öncelik sırasını şaşırdığımızdan, koca bir çığ kütlesi gibi düşüverdi aramıza korona ve her birimizi bir yere savurdu, tozu dumana kattı. Göz gözü görmez oldu. Görmeden duramadığımız, yemeden doyamadığımız her şey hayal oldu da ancak anlayabildik, nasıl kıymetli olduklarını, sahi biz iyi anladık mı?