Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '20

 
Kategori
Güncel
 

Korona Savaşları

Korona Savaşları: ABD-Çin-Küresel Şirketler

Bugünlerde en çok konuşulan konu korona virüsünün dünyaya kimler tarafından yayıldığı ile ilgili iddialardan oluşuyor.


Dünyada yaşanan gelişmelerle ilgili birçok konuda hemen komplo teorileri ortalıkta dolaşmaya başlar.Her kafadan bir ses çıkar.Korona virüsünün dünyaya kimler tarafından yayıldığını anlamak için öncelikle mevcut dünya düzenini iyi algılamak gerekiyor.

Mevcut Dünya Düzeni Nasıl?

Küresel Güçler


Mevcut dünya düzeninin merkezinde kapitalizmin de merkezi olan İngiltere ve   aynı zamanda süper güç olarak bilinen ve teknolojik şirketlerin de merkezi olan ABD var.ABD ile birlikte hareket eden batı bloğu dediğimiz ülkeler İngiltere ve Avrupa Birliği ülkeleridir.  Bu ülkeleri Atlantik grubu olarak isimlendirenler de var. Ayrıca 2.dünya savaşından beri Japonya ve Güney Kore’de ABD ile birlikte hareket etmektedir.Amerikan bloğunda yer alan ülkelerden İngiltere, Fransa ve ABD’nin BM güvenlik konseyinde veto hakları var. ABD’de ve İngiltere üzerinde etkili olan İsrail’de görünürde bu bloğun içinde yer alıyor.

Diğer taraftan soğuk savaş döneminden itibaren batı bloğunun karşısında yer alan Eski Sovyet Rusya Bloğu ülkeleri var.  1990’lı yılların başlarında yıkılan Sovyet bloğu günümüzde ise Rusya ve Çin öncülüğünde daha farklı bir şekilde devam ediyor.Rusya ve Çin’in bir arada yer aldığı yeni gruba bazı kişiler Avrasyacılar olarak isimlendirmektedirler. Rusya ve Çin Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin daimî üyelerinden ve veto hakları da var.Rusya ve Çin’in yanında stratejik çıkarlarını korumak için yer alan diğer bazı devletler de var.İran, Suriye gibi ülkeleri bu gruba dahil edebiliriz.

İslam Ülkelerinde Birlik ve Beraberlik Yok

 

İslam Ülkeleri


Bir diğer grup ise İslam ülkeleridir. Hali hazırda İslam İşbirliği Teşkilatına kayıtlı 57 üye ülke bulunmaktadır. Pakistan, Endonezya Mısır ve Türkiye gibi İslam dünyasının etkili ve nüfusu fazla olan ülkeleri var.Bu ülkelerin çoğu da (Suudi Arabistan, Körfez Ülkeleri, Türkiye, Pakistan) Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte hareket etmektedir.

 

Bazı İslam ülkeleri ise Çin ve Rusya ile birlikte hareket etmektedirler. Bu ülkelere örnek olarak ise İran ve Suriye verilebilir.

İslam ülkelerinin hiç birisinin birleşmiş milletler güvenlik konseyinde de veto hakları bulunmuyor.

İslam ülkeleri arasında merhum Erbakan Hocanın kurduğu   D8 gibi organizasyonlarda günümüzde etkili bir şekilde çalıştırılmıyor. Savaşların çoğu da İslam dünyasında yaşanıyor ve İslam ülkeleri arasında birlik ve beraberlik olmadığı için İslam ülkeleri bu iki kutbun   adeta sömürüsü haline gelmiş durumdadırlar.


Türkiye ise 1950 yılından beri batı bloğunda yer alıyor ve NATO üyesi. Türkiye’nin son zamanlarda Rusya ile yakınlaştığı söylense de bu taktiksel yakınlaşmadan öteye gidemiyor. Türkiye’de batı bloğunda yer alıyor.

 

Afrika da yer alan ülkeler ise yıllardan beri Batı bloğu ve Avrasyacı grupların sömürgesi olarak yaşamaya çalışıyorlar. Afrika kıtasında açlık, fakirlik, yoksulluk ve iç savaşlar yaygın.


Teknoloji Tabanlı Yeni Küresel Şirketler

Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte küresel şirketlerde ön plana çıkmış durumdadır.

Küresel şirketlerin birçoğu ucuz emek gücünden dolayı Çin’i yeni üretim merkezi olarak seçmişlerdir.Çin, birçok küresel şirketin adeta üretim üssü olmuş durumdadır.Çin, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi durumundadır.Çin’in eski ipek yoluna benzer kurmaya çalıştığı yeni ticari yollar ve ticari iş birliği hamleleri de bilinen bir gerçek.Küresel sermaye sahiplerinin yeni seçtiği ülkenin Çin olduğu iddia ediliyor.

ABD’nin Çin’in büyümesini ve gelişmesini de kendi tahtını korumak için engellemeye çalıştığı da artık bir sır değil.Birçok kişi Çin ile ABD arasında küresel bir süper güç olma iddiasıyla bir rekabet olduğu görüşündedir.Öte yandan ABD ve Çin arasında yaşanan ticaret savaşları da güncelliğini korumayı sürdürüyor.

TransHümanizm-Yapay Zeka


Korona Virüsü: ABD-Çin ve Küresel Şirketler Savaşı mı?

Korona virüsü ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktı.  Ve ilk ciddi vakalar Çin’de görüldü.Daha sonra Çin dışında korona virüsü önce İran’a ve ardında İtalya’ya sıçradı. Avrupa’nın bir çok ülkesi bu salgından ciddi oranda etkilendi. ABD’de vaka sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor.

 

Çin’in ardından ABD ve Avrupa’da ekonomiler ciddi anlamda zarar gördü. Öte yandan Rusya ve Suudi Arabistan arasında da petrol savaşları başladı. Petrol fiyatları iyice düştü.

Virüsü kimin yaydığı ile ilgili yaygın iddialar:

1-      Virüsü ABD ya da Çin biyolojik silah olarak üretti. Daha sonra üretilen virüs, kontrolden çıktı ve dünyaya yayılmaya başlandı. Arkasında ya ABD ya da Çin var. Virüs yapay bir virüs. Ve biyolojik bir silah.

2-      Virüs Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktı. Yarasa, yılan gibi yabani hayvanları tüketen Çin’lilere hayvanlardan geçti ve henüz ilacı bulunmadığı için de hizlı bir şekilde dünyada yayılımı devam ediyor.

3-      Abdullah Çiftçi ve diğer birçok stratejist ve komplo teorisyenin iddia ettiği görüş ise şu:Dünyada kapitalist Ulusalcılar ile büyük teknoloji şirketleri sahipleri arasındaki kavga sonucunda bu virüs geliştirildi ve üretildi. Amaç dijital bir dünya devleti kurmak, ulus devletleri yıkmak, küresel organizasyonları ön plana çıkartmak. BM, AB, İMF ve Dünya bankası gibi organizasyonları daha etkili kılmak. İnsanlara Çip takmak ve Trans Hümanizm, Tekillik gibi kavramları dünyaya hâkim kılmak.
Hangi görüşün ya da iddianın doğru olduğunu bulmak için düşünmek ve araştırmak gerekiyor.


Her şeyin arkasında bir güç aramak?

Türkiye’de yaşanan her olayı dış güçlere bağlama ve arkasında Siyonist Yahudilerin ya da ABD ve Rusya gibi emperyalist güçlerin olduğunu iddia etmek yaygın bir kanı.Bir grup hemen her olayın arkasında Rothschild ve Rockefeler ya da Soros gibi Siyonistlerin olduğunu öne sürerler. Dünyayı bu Siyonist güçlerin yönettiğini ve her şeyin bu gurubun kontrolünde olduğunu iddia ederler.Ama her ne hikmet ise hem küreselciler hem ulusalcılar hem de zengin baronlar, Avrasyacılar ya da Atlantıkçiler hepsi İsrail aleyhine tek bir kelime bile kullanmazlar. Hepsi birlikte İsrail’e destek olurlar.


Her olayı bir grubun yaptığına inanmak, her kötülüğün ya da iyiliğin arkasında bu grupların olduğunu iddia etmek çok da doğru bir yaklaşım değildir.Bu tarz gruplara her şeyi yüklemek, her yaşanan olaydan bu grubu sorumlu tutmak ve onları olduğundan daha güçlü göstermek İslam ülkelerinin uyanışına vesile olmayacaktır.

 

Yer yüzünde hak ve batıl mücadelesi yani iyi ve kötü mücadelesi insanlığın ilk yıllarından beri devam etmektedir. Her zaman iyiler ve kötüler bir arada yaşamaya devam edecektir.

Batıl varsa onun karşısında da hak vardır. İyinin ve kötünün mücadelesi dünya sona erene kadar sürecektir.

Kabalaya inananlar varsa onun karşısında ledün ilmine inanlarda vardır.


İslam ülkelerine ve Müslümanlara düşen görev, belli grupları her şeyden sorumlu tutup, onların yenilmezliğini, çok güçlü olduklarını kabul etmek olmamalı daha fazla çalışarak, daha fazla üreterek İslam ülkeleri arasında birlik ve beraberliği sağlayarak, İlmi çalışmalara önem vererek   iyiliği, adil bir düzeni tüm dünyaya yaymak olmalıdır.

Her şeyin arkasında Siyonizm ya da ABD ya da Rusya ya da Çin ya da küresel şirketler yok. Böyle güçlerin varlığı doğrudur ama bu güçlerin her istediklerini yapabildiklerine inanmak da sadece bu güçlerin daha güçlü olarak algılanmasına sebep olacaktır. Bu güçler reel dünyada farklı realitelerle karşılaşmakta ve etkinlikleri de şartlara göre değişmektedir.

Dr.Öğr.Üyesi Ekrem ÇELİKİZ-

 
 
Toplam blog
: 19
: 19663
Kayıt tarihi
: 17.09.11
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi 2006 mezunuyum. İstanbul Üniversitesi'nde Radyo,Televizyo..