Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Korsan

Korsan
 

Gerçekten Korsana Hayır mı?


21. yüzyıldayız. Üretim çılgınlığına bağlı tüketim çılgınlığı almış başını gidiyor. İnsanın üretkenliği insan hayallerini zorlamaya başladı. Bilim adamları yeni icatlar peşindeyken, ticaret adamları da bütün bu icatları en az masrafla çoğaltarak satmak derdinde…

Çok işe yarar bir icadın onlarca kalitesini görebiliyorsunuz vitrinlerde… Sadece vitrinlerde mi? Sokaklarda bile bazı icatları bulmak mümkün. Çünkü modern çağın üretkenliği hemen her şeyin çakmasını üretmekte çok ileri. Ve bu çakmaları pazarlarken de tüm ahlâki değerleri alt üst etme pahasına bir satış politikası kullanılabiliyor artık.

Her şeyin ama her şeyin benzerini, acaba korsanını mı demeliyim, bulabiliriz modern dünyada. Milyonları sürükleyen bir sanatçıdan tutun da ünlü bir saat markasına kadar… Aslına bakarsanız bunların aslı model alınarak yapılması taklittir, çakmadır. Ancak bunların pazarlanmasıysa korsandır. İlginçtir, bir şarkıcı kendi CD’sinin korsanı satıldığında haklı olarak veryansın ederken; kendisinin de yabancı bir sanatçıyı tıpatıp taklit ettiğini, dahası bu taklidi pazarlayarak kazandığını, bir nevi korsan satış yaptığını hiç düşünmüyor!

Evet, korsan bir hırsızlıktır. Ama bu hırsızlığı yapan sokak aralarında kitap, CD, vs. satanlar değildir sadece! Bunları alan, alınmasına vesile olan, alınıp satılmasına izin veren herkes bu hırsızlığa ortaktır!

Modern zamanda her şey alt üst olmuştur. Bir albümden milyonlar kazanmak pek de kolay değil artık. Çünkü hayran, para vermeden elde edebileceği bir şeye para harcayacak kadar erdemli değil artık! İnternetten bir tıkla ulaşabildiği bir şarkıya para akıtmak mantıklı gelmediği gibi, bunun aksini yapmak da ahlaksızlık olarak gelmiyor. Tabii, bir şarkıyı bir tıkla indirmekle otuz liralık kitabı üç liraya almak arasında çok fark olmadığını da söylemeliyim.

İşe yaramayan kanunlar değiştirilir, değiştirilmelidir. Artık insanlar CD almıyor. Bu nedenle bazı şarkıcılar çoktan internetten şarkı paylaşmaya başladı. Sonrası da böyle gelişecek sanırım.

Korsanın bir hırsızlık olduğunu yinelemek istiyorum, yanlış anlaşılmamak için. Gelgelelim insanlar beş on dakikalık reklamlara tahammül ederek Kurtlar Vadisi, Ezel, Aşk-ı Memnu, Komedi Dükkânı gibi projeleri bile izleyebilirken, zaten okumadığı kitaba para vermek, kolayı seven modern zaman insanın işi değil! E peki ne yapacağız? Sanatçılar, sanat emekçileri aç mı kalacak?

Evvela şunu söylemek istiyorum: Korsanı yok etmek için herkesin çalışması gerekiyor. En başta da işin kaymağını yiyenlerin… Anlayacağınız kanunlar daha sert; kitaplar, CD’ler daha ucuz olmalı.

Yukarıda ismini söylediğim projelerin masrafını karşılayanlar, uzun vadede dönütlerini reklamdan kazanıyorlar. Modern çağın aynı zamanda reklam çağı olduğunu kabul edersek sanatçılar da aracıyı aradan çıkararak bu yola yönelebilir. Söz gelimi bir şarkıcı, kendi sitesini kurabilir. Ve o siteye girmek için üye şartı aranabilir. Sonrasında şarkıcı reklam almak için kolları sıvar…

Milletimiz okumuyor diyoruz. Çünkü ortalama bir işçi, çocuğunun rızkından kesmeyi göze alsa bile anca altı ayda bir kitap alabilir. Ancak o paraya her ay bir korsan kitap alabilir! Peki, ne yapmalıyız? İnsanlar zaten okumuyor diye korsanı serbest mi bırakalım? Tabii ki hayır! Devlet, insanların gelirine göre alacağı kitabın bir kısmını karşılasın! Şaka yapmıyorum. Sosyal güvencesine göre bireylere okumaları için destek olalım. Fazla mı hayalî? Olabilir! Ama bütün insanları çalmaya teşvik eden bir sistemdense hayalî çözümler daha mantıklı değil mi sizce de?

Kitap için daha gerçekçi önerimse şu şekilde… :Kitaplar birkaç kalitede basılsın. Bu arada en düşük kalite korsan kadar masrafsız olmalı. En yüksek kaliteye altın ayraç bile koyabilirsiniz, önemli değil! Çünkü koleksiyonculardan başka alan çıkmayacaktır! Biliyorum bu fikir kapitalizmin doruklarını zorluyor(!) Ama korsanı bitirmek istiyorsak en az onlar kadar kapitalist olmalıyız.

Helâl kazanmak zordur. Ama helâle ulaşmayı artık kolaylaştırmamız lazım. Modern zaman da insanlar olmadık sapkınlıklara girmişken “Korsana Hayır” demek pek işe yaramaz.

Son sözüm devlete… Dünyada gelmiş geçmiş en büyük kurumlar devletlerdir. Bazı şahısların birçok devletten güçlü olduğu biliniyor. Ama bu sadece parasal bir büyüklüktür. Sıradan bir devletin derdi dünyanın en zengin adamında olsaydı, siz o zaman o zenginin hâlini görürdünüz! Dünyanın bu en gelişmiş kurumları, korsanı çözmezse kimse çözemez. Daha doğrusu çözmek istemezse… Kendi ülkemizden örnekler vermek istiyorum. Korsan satışlar nerede yapılıyor? İşlek yerlerde… Bunları her gün onlarca polis, zabıta görüyor. Ama müdahale edilmiyor. Devletin izin verdiği, göz yumduğu, bir hırsızlığa karşı gelmek okurun işi değil! Şahsen, dağın başındaki bir köye bayrak dikebilen bir devletin, şehrin göbeğinde herkesin gözü önünde hırsızlık yapan birini yakalamaktan aciz olduğunu sanmıyorum.

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..