Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Köşedeki barın sahibi olmak isterdim

Köşedeki barın sahibi olmak isterdim
 

Köşede bir bar var. Okuldan gelirken hep bakıyorum, içeri girmek istiyorum. Ayaklarım izin vermiyor. Dışardan bakınca birşeye benzetemediğim ama içeri girince müziğin beni esir aldığı, sarhoş olup bulutlarda yürümek için yaratılmış sihirli bir mekan burası.


Yıllardır Kanada’dayım ve bu bara belki onlarca kere gittim. Aslında alkollü yerlere gitme alışkanlığım pek yoktur ama gün geliyor kısa bir ihtiyaç molası veriyorsunuz hayata. Öyle kavga çıkarılan, insanların seviyesiz davrandığı bir bar değil burası. Adını hiç bilmiyorum ama zaten adını da merak etmiyorum. Belki sarhoşken birkaç kere okumaya çalışmışımdır adını ama ya bir arkadaşım eve götürmüştür ya da harfleri bile göremeden sızmışımdır.


Bazen okulu bırak, at kendini şu bara diyorum. Ne işin var İnsan Psikolojisiyle, iş aramakla, hayat stresiyle değil mi? Değil! Burası hayata bağlananların yeri gibi görünüyor daha çok. Tanımadan birçok insanla sohbet ettiğim, adını bile sormadan saatlerce eğlendiğim insanlarla dolu bir yer. Zaten insanlar aksanımı farkedince adımı değil nereden geldiğimi soruyorlar. Bazıları beni yaz tatillerini Türkiye’de deveye binip gezerek geçiren biri olarak tanıyor, bazılar “oh Turkey” gibi bir tepki vererek biz de biliriz diyor. Artık ne kadar biliyorsa...


Bar’da Turkish Guy(Türk Adam) olarak tanınıyorum. Aslında adam denecek sert hatlara sahip değilim. Çocuk yüzlü adam gibi arada kalmış biriyim ama zaten İngilizce’de beni tanımlamaya yetecek kelime yok, aciz kalıyor biraz anlayacağınız. Hal böyleyken onlar da Guy deyip geçiyor.


Hafif şişman, uzun boylu, kıvırcık saçlı ve ne zaman görsem bardak parlatmakta olan barmenle selamlaştıktan sonra bir bira söylüyorum. İlk içtiğim biralar kalitelidir ama hafif çakır keyif olmaya başlayınca “ne verirsen fark etmez” bir içici halini alıyorum. Barmen de bunun farkına varıp daha bardağın yarısına gelmeden ikinci birayı uzatıp sırıtıyor. Hiç de arkadaşça bir hareket değil aslında ama birkaç biradan sonra barmenin “şeker gibi adam” olduğuna kanaat getiriyorsunuz. Nitekim şekerlik bir tarafı da yoktur...


Köşedeki bar hep benim kaçış yerimdir hayattan. Herkesten habersiz arada bir gider kendimi bulurum, bazen başkalarının derdine ortak olurum bazen ben bile niye gittiğiimi unuturum. Ben bu köşedeki barın sahibiyim aslında. Aklımın köşesinde biryerlerde duruyor hep, burnumda hep bira kokusu...

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..