Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Koşulların ürettiği filozofluk

Koşulların ürettiği filozofluk
 

keşke hep böyle kalsa...


Zoraki filozofi

Karınızı araklayan adama vereceğiniz en büyük ceza, 'sende kalsın'dır. (S Guitry).
Evlendikten sonra erkek ve kadın, yazı-tura gibidir; asla yüz yüze gelmezler, ancak hep beraberdirler. (Joshi )
Her durumda evlenin. İyi bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa filozof olursunuz. (Socrates)
Hiç yanıtlayamadığım en büyük soru bir kadının ne istediğidir. (Freud)
Uzun evliliğimin sırrı; Haftada iki kez restorana gideriz. Biraz mum ışığı, akşam yemeği, hafif müzik ve dans...
O salı günleri gider, ben cuma. (H. Youngman)
Terörizm beni hiç endişelendirmez. İki yıldır evliyim. (S. Kinison )
Karınızın doğum gününü unutmamanızın en iyi yolu, bir kez unutmanızdır. Anonim
İyi kadın, “kendi” yaptığı her hatada, kocasını affedendir. (M. Berle)
Evlilik, kişinin düşmanıyla “yattığı” tek savaş şeklidir. (Anonim)

Yahuuu siz neymişsiniz öyle...
Neymişiz diye meraklanıp masumiyetin göstergesi sayılan saflıkla bakmayın…
Bu sözleri ben söylemedim.
Filozoflar söylemiş. (hoş hepsi erkek ama olsun, filozof filozoftur, cinsiyet ayırımına gerek yok).
Hem de hepsinin “onuncu köyde ikamet ettiğine dair kuvvetli söylentiler var.

Adamlar belki sayenizde filozof oldu.
Malum derler ya ”her erkeğin arkasında bir kadın vardır” diye.
Bu laf da bile ön yargıya dayalı olarak üretilmiş koşullu bir çıkarım var...
Kadınlar peşin peşin arka plana atılmış.
Ve resmen ikincil şahsiyet olarak tanılanmış.
Kız babası olarak buna göz yumamam. (Ama… eşimi düşününce... sesimi kessem iyi olacak).

Hani “bir elmanın iki yarısı” ayakları,
Hani
“Seninle ben pergel gibiyiz
Ne kadar dönsem çevrende,
Sonunda birleşecek değil miyiz?”
numaraları.

Niye hiç kadın filozof yok. Tabi keyfiniz yerinde.
Ya ilham vermiyoruz ya da dikkate bile alınmıyoruz.

Niye hep sanatsal söylemlerimiz; “ağır abi”, “büyük abi”, “sen neymişsin be abi” gibi
abilik üzerine iken, sizle ilgili bir övgü yok…
Hatta olanlar da “ablan kurbaaan olsun sana” durumları (onu da biz söylemiyoruz).
“Ver gazı, ver gazı” ya da “çevir kazı yanmasın” dümeni…
İyice sazan yerine konduk...

Sonuç keyfler kekaaa, erkekler nöbete.
İşin kötüsü, tecrübeyle sabit olan bu lafları söyleyen ve muhatabı olan da biziz ama hiç ders almayan da biziz.
Tuhaf bir gönüllülük.
Eh hal böyle olunca sözün kar etmediği yerde sonuca katlanmak gerek.

Laf aramızda, bizimkiler duymasın, siz olmasaydınız bizden “ne köy olurdu ne kasaba”.
Sadece filozofluğu değil şairliği de, yazarlığı da, “isyanlardayım”,
“batsın bu dünya”
ya da
“bırakın geçeyim kanatları boşlukta sim siyah açılan büyük kapıdan içeri”,
“sensiz yaşamak bana haram”
durumlarını da size borçluyuz…

Azıcık insaf edin.
Sormadan edemeyeceğim…
Biz olmasaydık hangi tiyatroyu izlerdiniz..

Bizi filozof yapan "ilham perilerimize" sonsuz saygılarımla.

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..