Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Koşullu sevgiler.

Koşullu sevgiler.
 

Alıntı


Koşullu ilişkilerden oldum olası nefret ettim. Bana hep yapay , gayri samimi ve bencilce geldi.

"Benimle evlenir misin?"
yalnız annemle oturmak zorundayız. Ya da tam tersi annem bizimle oturmak zorunda. Yani ya oturacak ya oturacaksın koşullu teklif. Yoksa evlilik eylemi gerçekleşemez. Pekala ne oldu o büyük sevgi ?

"Bak canım seninle beraber olmak istiyorum . Seni çok seviyorum." Ama giyim tarzın hoşuma gitmiyor. Bir de şu erkek gibi tavırlarından rahatsız oluyorum. Ya da "Her şeyime karışıyorsun. Nereye gitsem haber vermemi istiyorsun. Sana ne benim arkadaşlarımdan ? Bu böyle yürümeyecek. Ya bu huylarını değişirsin ya da biter " . İlişkinin devamı için koşul soru sorulmayacak, karışılmayacak. Yoksa biter.

Akşam erkek telefon eder "Arkadaşlarla dışarı gideceğim. Merak etme geç kalmam." kadın buz gibi bir sesle "Tamam" der. Adam eve geldiğinde bir karış suratla kapı açılır. Erkek üzerini değişir eşinin yanına gelir hal hatır sormaları ya cevapsız kalır ya dikkat başka yerlerdedir. Erkek ortamı yumuşatmak için "Bir kahve yapsan da içsek beraber..." der kadın cevap verir "Gittiğin yerde içseydin. Kalk kendin yap. " Güleryüz, ilgi ve bir fincan kahve içmek için koşul vaktinde eve gelmek.

Kadın okul arkadaşları ile buluşacaktır veya iş çıkışı kuaförüne bakım yaptırmaya gidecektir. Gözü saatinde olmasına rağmen trafik , müşteri yoğunluğu derken eve eşinden sonra gitmiştir. "özür dilerim geciktim" diyip doğru mutfağa koşar. Sofraya oturulur erkeğin suratı bir karış." Neden asıyorsun ki suratını ? Kaç zamandır birbirimizi görmemiştik sohbet uzadı " ya da "çok kalabalıktı sıra bekledim" der. Erkek cevap verir "Vaktinde kalksaydın. Taa en baştan söylemiştim. Kadın kocasından sonra eve girmez." Erkeğin rahatı bozulmuş hatta kadın onun lafından dışarı çıkıp eve ondan sonra gelmiştir. Evin içinde huzurun bozulmaması için koşul , kuralların ne pahasına olursa olsun çiğnenmemesidir.

Hadi yavrum bitir yemeğini. Bitirirsen seni yarın parka götüreceğim. Yani seni sevdiğim, senle zaman geçirmek için değil , yemeğini bitirirsen ön koşul.

Baba ne zaman bisiklet alacağız ?
Önce bir karneni görelim bakalım . Bu hafta sonu arkadaşlarım eve gelebilir mi? Etrafı dağıtmaz, dağıttıklarını toparlarlarsa evet. Eve arkadaş çağırmanın koşulu, evi dağıtmamak. Yoksa gelemezler.

Neden birbirimizi olduğu gibi kabul etmeyip ille de koşullar öne sürerek değiştirmeye çalışırız ki ? Neden hayatı zorlaştırmak yerine , bencilliği biryana bırakıp karşımızda ki insanı artılarıyla eksileriyle kabul etmeyiz ? Neden ilişkilerimizde hep seni seviyorum yerine seni sevebilirim ama .. var ? Veya seni sevebilmem için...?

Sevginin olduğu yerde koşul olmaz. Koşulun olduğu yerde sevgi sadece genelgeçer bir sözcükten öte anlam taşımaz. Sevgi öylesine yüce bir duygu ki öyle evrensel boyutlarda ki , her neyi severseniz sevin , içinde mutlak
hoşgörü , olgunluk , güven , sabır ve saygıyı da beraberinde barındırır.

Kışın açmayan çiçeklerimize bakmaktan , elimizi ısıran köpeğimizden, koltuğumuzu tırmalayan kedimizden nasıl vazgeçmiyorsak sevdiğimiz insanlardan da "koşullar" öne sürerek vazgeçmeyelim. Mahkeme salonunda boşanan çiftlerden birine annesi sorarken duydum "iyi düşündün mü evladım ? Kararlımısın ayrılmaya ? Bak 4 senedir tanışıyordunuz. 1 yıl oldu evleneli. " Cevap düşündürücü olduğu kadar üzücüydü de. "Tanıyamamışım demek ki. İnat. 1 yıldır her sabah kahvaltıyı ben hazırlıyordum. Daha fazla uzatmanın alemi yoktu."

Gerekçe kahvaltı ve inat. Hayır yalan. 4 yıl içerisinde bir insanın inatçı olduğunun anlaşılamaması mümkün değil. Ya da biliyordu ve değiştireceğinden çok emindi. Değiştiremeyince kahvaltı bahane oldu ve bitti. Çünkü gerçek sevgi yok aralarında.

Tanrı kullarını koşulsuz severken , insanların birbirini koşullu sevmelerini kabullenmiş değilim. Çünkü koşul adı altında söylemeye cesaret edilemeyen şeyin aslında, seni değiştirmek istiyorum, istediğim gibi olursan sevebilirim olduğundan eminim. Ego tatmininin adını sevgi koyanlar adına da üzülüyorum...

Mutlu ve sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..