Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '10

 
Kategori
Şiir
 

Kötü şiir ve şiir poetikası...

Kötü şiir ve şiir poetikası...
 

''ELDE VAR HÜZÜN

söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün
o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün

Attila İlhan''

Hüzünlü şiirler yazmak ya da okumak isteyenlerle, bu olağanüstü güzel bir Attila İlhan şiirini paylaştıktan sonra, şiir poetikasıyla ilgili bir yazıyı, blogda şiirle uğraşmak isteyen arkadaşlarla, gene değerli yazar Bülen Top'un bir çalışması olarak, paylaşmak istiyorum..

Bilgi berekettir ve paylaşıldıkça çoğalır...

''İNTERNET DERGİCİLİĞİ VE ŞİİR / TEMA


<ı>Bülent TOP

Anafilya, 2006 yılına şiir ağırlıklı bir sayıyla merhaba diyor. Bu sayıda şiir üzerine söylenmiş ve yeni söylenen görüşler var. Tanımı ve tarifi bu kadar zor bir konuyu ne kadar deşerseniz deşin, çok şey eksik kalacaktır. Bu yazıda internet dergiciliği açısından şiire bir bakışla birlikte Anafilya özelinde saptamaları bulacaksınız:

<ı>2006 yılına girdiğimiz bu günlerde yeni bir heyecanla şiire
kapımızı yeniden aralıyoruz. Bu kapıyı yukarıda yazdığım
nedenlerle ardına kadar açmıyoruz. Bize katılan her yeni şiir
bahçemize konmuş yeni bir çiçektir. Bize katılan her yeni
şiirsever de bahçesi çiçek dolu bu evin konuğu değil sahibidir.



“Üretilen bir şeydir şiir; ama tüketilen bir şey değil. Üretildiği için nesneye, tüketilemediği için bilince benzer. Şiir nesneyle bilinç arasında bir yerdedir.”
Hilmi YAVUZ.


Birikimi, eğitimi ve kültürüyle kaotik bir motor üretme yetisine ulaştı insanoğlu değil mi? Basit bir tahta kaşık yapmaya (üretmeye) kalksanız, bunun kültürüne ve bilgisine sahip olmalısınız. Üstelik bir de kaşığı yapabilecek yetenek olmalı insanda. Çok da kolay değildir aslında tahtadan bir kaşık yapmak, yapabilmek. Albenisi olmayan, kaşık işlevi dahi göremeyecek bir yapıdaki (amorf) nesneyi, bu iyi bir kaşıktır, diye insanların gözüne sokmaya kalkarsanız orada sorun çıkar. Kullanışlı bir kaşık yaptığınızda bu ancak zanaattır. Bunun üzerine duyguları, özlemleri, acıları işlerseniz bu sanattır. Sanat üretimi zanaattan daha öte bir değer taşıyor. İnsanlar bir giysi ya da kullanım eşyası alırken bile işlevinin yanında estetiğine, niteliğine, rengine, dokusuna önem verirler. İyi bir şarabı plastik bardaklara koyarsanız, paylaştırma ve içme eylemini sağlayabilirsiniz; ancak içilenin keyfi kaçar. Kötü şiir yaşamın tadını kaçırırken, kötü bir bardak da şarabın tadını kaçırabilir. Ne yazık ki şiir yaratımının (üretiminin) birikim gerektirdiği ve emeksiz olamayacağı; estetiği, rengi, kokusu, dokusu göz ardı ediliyor. Şiirin diğer edebiyat dallarından daha kolay kotarıldığını, sanat olmadığını savunacak kimse yoktur sanırım. Kötü şiirleri şiir diye insanlara yutturmaya çalışanlar bunun sonuçlarına da katlanmak durumundalar. Sanata duyarlı insan, özenle işlenmiş ebruli kaşıktan şiiri içmenin tadını almış insan, çalakalem yazılmış, özensiz ve düzeysiz şiire ödün vermiyor; vermemeli de.


Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hasını
Ayak sesinden tanırım
...
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU


Çağdaş insanın yaşamında ekmek gibi su gibi bir yeri var şiirin. Sunumu fazla, istemi düşük bir şeyden söz ediyoruz. Bu durum kafa karıştırmamalı; sunumu fazla olan nicelin içinde iyi şiir çok az; istemin azlığı, hatta yokluğu ise kötü şiiredir. Teknolojinin ve iletişimin hızla yaygınlaşması ve yaşamımıza internetin giderek daha çok girmesi niteliksiz bilgilerin ve konumuz dahilindeki niteliksiz şiirlerin daha hacimle daha çok insana ulaşmasına neden oldu. Şiiri seven insanın bu ortamda iyi şiire, yetkin şiire, nitelikli şiire ulaşması için çaba göstermesi, seçici olması gerekiyor.


”İyi şiir yedi canlıdır; kötü şiir prematüre.”
PIERRE



İyi şiir her zaman yaşama alanı bulup, tüketildikçe nitel çoğalan bir yapıdayken; kötü şiir, can çekişen haliyle, nicel bir yığın olarak üstümüze geliyor. Yazanı çok, istemi olmadığı halde sunumu fazla olan bir üretimin değeri konusunda kafalarda soru işaretleri oluşması normaldir. İyi şiirle, gerçek şiirle “şiirgibi”ler, şiir taklidi yapanlar arasındaki farkı algılama düzeyindeki insan için sorun yok gibi görünse de, şiir kirliliği noktasına kadar giden şiir enflasyonu internet ortamı ve dergiciliği için genel bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu konuda baskıcı, yasaklayıcı bir eğilim içinde değiliz elbette. İsteyen istediği siteyi açsın, içine de istediği şeyi doldursun, bizi bağlamaz. Biz sadece kendi evimizi, bahçemizi temiz tutmak durumundayız. Bu konuda dışarıdan gelebilecek çöplerden de yaşama alanımızı korumamız gerekiyor.


“İyi şiirin tanımı daha çok kötü şiirin ne olduğunu göstererek yapılmalı.”
İlhan BERK


Bu konuda önümüzdeki aylarda isim vermeden kötü dizelerden örnekler sunacağım. Kötü örneklerin çoğalması iyi şiire daha çok sarılmamıza ve iyi şiirin değerini daha iyi anlamamıza neden oluyor. Buram buram arabesk kokan, acı, feryat-figan şiirleri, ezik insan şiirleri, öfkeli bencil insan şiirleri, içi boş ayrılık ve aşk şiirleri, eskiden özel defter yapraklarında duran bireysel duygu patlamaları, edebi değeri olmayan “şiirgibi”ler internet sayesinde ayaklandı. Gönderimi kolay, yayımı kolay bir platformda ortalık şiirden geçilmiyor. Bilinç düzeyine ulaşamayan, yetkinlikten ve estetikten uzak şiir deryasında şiirde yüzmesini bilmeyen insan için boğulmak işten bile değil.


“Bir şiirin güzelliği, kendi dışında bıraktığı sözcüklerin sayısıyla doğru orantılıdır.(...) Ustalık her sözcüğü kullanmakta değil, sözcükleri iyi bir biçimde kullanabilmektedir. Şiirlerine bir sürü sözcük doldurmaya kalkan şairler bunu hayallerinin genişliğinden çok, kısırlığından yaparlar.”
Salah BİRSEL


İşin ironik yanı kötü şiir yazan insanlar, bir çırpıda yazılan dizeleri kendileri adına kutsal sayıyorlar. Başka insanların da aynı gözle bakmasını istiyorlar. Edebi içeriği ve düzeyi olmayan içsel dışavurumların yetkin ellerde sanat değeri görmemesine de içerliyorlar. Oysa şiir yazmak kolay değil. Dili ustaca kullanmak, şiir dilini yakalayabilmek, dili oya gibi işlemek bir birikim, bir yetenek istiyor. Ancak işin zor yanı bunun bir ölçü aygıtı (terazisi) yok. Bir şiire iyi ya da kötü demek elbette ki öznel değerlendirme ile yapılan görece bir şey. Şiir tadını bilen, şiire emek veren, şiire gönül veren insanların sezgileriyle şiirin iyi veya kötü olduğu vargısına ulaşabiliyoruz.


“Şiir
Sığdırmaktır bir çocuğun alnına
Ne varsa dünyada hayata dair.”
Abdülkadir BULUT


Bir çelişki daha var: İyi şiir sanki daha çok 20-25 yaşları arasında yazılıyor. Bir yandan da iyi şiir yazabilmek için birikimden söz ediyoruz. Kırkından sonra edinilmiş birikimle çok da iyi şiir çıkmıyor. Şiir belki de bu yüzden zor. Daha gençlik yaşlarında en azından şiir yazmaya yetecek bir birikime sahip olmak gerekiyor.


“...
o zamanlar hevesliydim şiir yazacak kadar
bir heves etsem kırk şiirim olurdu
başımda şiir yelleri eserdi öyle gençtim
aklım bir karış havada ve bir şeyim de yoktu
imgelerden, metaforlardan, manzumlardan başka
o yüzden şapkama tembel kuşlar biriktirmiştim
...
Haydar ERGÜLEN


İnternet ortamında milyarlarca WEB sitesi oldu. Türkçe dilde belki milyonlarca. Bunların içinde pek çok şiir yayımlayan site var. Bazıları şiir ambarı şeklinde; tahıl silosu gibi getiren üstüne döküyor. Niteliksiz bir kalabalıktan öte bir değer taşımıyor. Bunun yanında şiir dergisi kimliğiyle yayında olan web siteleri var. Bu dergilerin bir kısmı ne yazık ki eleksiz. Şiiri belli kaygılarla eleme yeteneğinden yoksun, yetkin olmayan insanların kontrolünde, içlerini şiirle şişiriyorlar. Bunların izlenmesi de, çekiciliği de bu paralelde düşük kalıyor. Nicelik çoğu zaman şiirde niteliği öldürüyor. Bunca karmaşanın içinde çok az sayıda şiiri bilen, şiire gerektiği önemi veren, şiiri sanatın, dilin kalburunda eleyen yetkin dergiler var.


“...
bütün oğullar anneyi bir şiire terk eder
o kadın beni terk ederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terk etme
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
bütün kadınlar şiiri bir kadına terk eder!
....
Haydar ERGÜLEN


Bundan kısa bir süre önce Anafilya’ya şiir gönderen birisine olumsuz yanıt verdiğimizde şöyle bir tepkisi oldu:<ı> “Bugüne kadar belki elli yere şiir gönderdim, ilk kez şiirim reddediliyor. Siz şiirden anlamıyorsunuz.” diyor. Oysa ki gönderdiği şiir her açıdan kötü bir şiirdi. Olumsuz yanıt verene kadar şiirden anlıyorduk onun gözünde; ama şiiri reddedilince şiirden anlamaz olduk. Dediği gibi elli yere göndermiş ve yayımlanmışsa halimiz kötü, şiir adına; eğer yalan söylüyorsa o zaman şiir yazma sevdasına bürünmüş bu insanın etik sorunları var demektir. İki durumda da böyle bir insanla işimiz olamaz.

2006 yılına girdiğimiz bu günlerde yeni bir heyecanla şiire kapımızı yeniden aralıyoruz. Bu kapıyı yukarıda yazdığım nedenlerle ardına kadar açmıyoruz. Bize katılan her yeni şiir bahçemize konmuş yeni bir çiçektir. Bize katılan her yeni şiirsever de bahçesi çiçek dolu bu evin konuğu değil sahibidir.''

Not: Bu yazı, Anafilya dergisinin Ocak 2006 tarihli, 55.sayısında yayınlanmıştır.(z.e)

13.aralık.2010 7 Perpa

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..