Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '13

 
Kategori
Deneme
 

Kovulmak...

Yalvar-yakar alındığımı hatırlıyorum. Elim –ayağım titriyor bir an önce başlamak istiyordum. Diyaloglar sürüyor, sürdükçe heyecanım kat kat artıyordu. Yöneticinin ağzından çıkacak sözlere kilitlenmiştim. Nerede görev almak istersin bana dedi? Evet, oldu bu iş dedim. Söyledim hemen “ Neresi olursa...” 5 dakika sonra göreve başlamıştım. İlk teftişlerimi yapıyorum hataya izin vermiyordum. Tebrik edenler de vardı, sinsi planlarını kurmaya başlayanlar da. İlk günden yaptığım uyarılar kiminin zoruna gitmişti. Dedim ya hataya tahammülüm yoktu diye. İkinci günden başlamıştı kimileri karşımda durmaya. Görememiştim değişik isimlerin altındakileri. Çantadaki dünyaların içine bakmamıştım belki de. Dün yanımdaki o, bugün karşımdaydı sanki. Craft-man’leri memnun etmek için uğraşır olmuştum. Sabah 7’den ta akşam 10’lara kadar çalışır olmuştum bir ara. Farkındaydım aslında uzun sürmeyecekti. Biliyordum, ancak düşünmek istemiyordum bunu. Hayali bile kâbustu benim için. Hedefim yardım etmekti, her zaman daha fazlasını yapmak... Kimsenin yapamadıklarını yapmak vardı içimde. Olmayanı oldurmak istiyordum. Övgüler geldikçe geliyordu. Tebrik edenler, “sana da bu yakışırdı zaten” diyenler çoğalmaya başlamıştı. Çok kaptırmış olacağım ki bunlara arkama dönmek aklıma dahi gelmemişti. Herkesin sustuğu bir anda birkaç ayak sesi duydum arkamdan. Onlar ayağımı kaydıracak olanlardı. Bunu seziyordum. Çöküş yakındı. Önlemleri almaya başlamıştım hemen. Herkese olduğumdan kat be kat daha iyi davranıyor, güler yüzlü yaklaşıyordum herkese. Uyarılarımı da azaltmıştım. Bir akşam biri yine övgüler veriyordu bana “Tam terfi edecek adamsın, daha ilerilerde görmek isteriz seni” Ben diğer mevkidaşlarımı da unutmayın ama diyordum. Onlar devam ediyordu “ Yok, yok. Sen iyisin.” Mutlu-mesut çıktım oradan. Övgüler beni memnun ediyordu. Ama birinin de gerçekten terfiye  ihtiyacı vardı. Belki de benden çok emeği vardı burada. Mailler atıyor, konuş onunla diyordu. Tamam dedim konuşacağım. Minnacık telefon ekranımdan attığım maille yöneticimize karşı onu övüyordum ama çaktırmadan. Bilinçaltına girsin bu adam başvurunca “ Yahu bu da kim “ demesin istedim. Yine bir mail attı bana “ Ne dedi söyledin mi ? ” Güldüm hafifçe “ Evet söyledim ama çaktırmadan. Hayırlısı olsun...” Hem o memnun hem ben memnundum. Ertesi sabah yine aynı enerjiyle başladım işe. O da ne ? Koltuğumda başka biri oturuyor. Tabela değişmiş, benim değil başka birinin adı yazıyor. Öylece kaldım orada. Sessizce döndüm ilk işim patrona gitmek oldu. Craft-man diyorduk biz ona. “Ne yaptım, söyle ! “ dedim ona. Dünkü maili gösterdi kibarca. Savundum kendimi cevap vermedi duymamazlığa  geldi. Cevap dahi vermedi. Sessizce gittim. Giderken teselli edenler de vardı. Belki iki belki üç kişiydiler. Yanımda sandıklarım karşımda gülüyorlardı. Ayak seslerinin kahkahalara dönüştüğünü görüyordum. Hiç bir şey demedim. Sessizce gittim.

 

“Sizlere 6 günlük tecrübe, birkaç uyarı, birkaç övgü, biraz da emek bırakıyorum. Onlara iyi bakın dostlarım...”

 
Toplam blog
: 16
: 886
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Sadedir hayatım. Üniversite de bir bitse der dururum. Tıp zaman zaman zorlasa da en zevkli bölüm...