Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Köy enstitüleri...

Köy Enstitüleri….

Sayın okurlar…Sizlerle beraber yine 1940 yıllarına dönecek, daha öncede sizlere ileride yazacağımı söylediğim Köy Enstitülerinin bilinen efsanesini anlatacağım..

Efsane diyorum; Son yüzyılın en büyük reformlarından, çözüm için çok iyi düşünülmüş ve uygulanmış bir hareket olarak dünyadaki diğer uluslarında ilgisini çekmiş, üzerinde sayfalarca yazı yazılmıştır..

Son yüz yılda çıplak ayaklı Doktor uygulaması Çin’de başarı ile yapıldığı zaman Çinliler Türkiye’de ki Köy Enstitülerinden esinlenerek yaptıklarını defalarca yazdılar..

Bir buçuk milyarlık Çin ‘de ilk okul eğitiminden sonra bazı (sağlık bilgi–becerilerini –İğne yapmayı –küçük cerrahi müdahaleler) bilgileri öğretip köylere gönderip köyde genel sağlıkta bir adım ilerlemek istediler ve başarılı oldular..

Bu günkü büyük Çin’i bu gibi reformlarla ortaya çıkardılar…

İstiklal savaşı ve sonrasın da yorgun – ekonomisi gelişmemiş olan Türkiye, bir de İkinci dünya savaşının sıkıntıları üzerine gelince zorlandı..

Bu yıllarda Milli Eğitim bakanı olan Hasan Ali Yücel (Orta eğitim genel md. Tonguç) zamanında geliştirilen ve uygulamaya sokulan bu reform hareketinde zeki –çalışkan köy çocukları ( Kız- erkek ) Köy enstitüsü adı verilen kuruluş içinde toplamak, bunlara köyde yapabilecekleri işleri öğretmek (Tarım- Hayvancılık -Sağlık işleri-Okuma yazma – Çevre temizliği – Köyde önder olması ) gibi…Köyden alınan çocuk yetiştirilirse yine köy de başarılı olur..

Şehir çocuklarını okutsanız da köyde başarılı olması zordur.

Bir yerin, bölgenin ağaçlarını dahi başka yerde verimli yetiştiremiyorsunuz..

Bir düşünün Gemlik’ deki zeytin ağaçları başka yerde - iklimde sofralık zeytin veremiyor.

Bunun için onlarca yerde Köy Enstitüleri kuruldu..

Bu Enstitülerin binalarını, işliklerini bu çocuklar hep beraber, zevkle, heyecanla çalışarak yaptılar..

Tarlalarını - bahçelerini ektiler biçtiler, hayvanlarını yetiştirdiler, kendi kendilerine yetmeyi öğrendiler..

Okudular –resim yaptılar – Müzikle uğraştılar.

1948’lerde Kayseri Köy enstitüsünün öğrencilerinin 19 Mayıs gösterilerine ellerinde mandolinleri ile çeşitli Türk marşlarını çalarak gelişlerini biz liseliler ve Kayseri halkı şaşkınlıkla – gıpta ile izledik.

Daha sonra buradan mezun olanların köylerde yaptıkları ilerici çalışmaları basın hayranlıkla yazdı, durdu.

Fakir Baykurt –Mahmut Makal –Rifat Ilgaz gibi daha nice yazarlar –romancılar bu köy çocukları içinden çıktı…

Türkiye’de bu Enstitüler çoğalıp bütün bölgelere yayılsa, inanın okurlar Türkiye çağ atlayacak duruma gelebilirdi.

Ama… yeni gelen politikacılar ve yandaşları geri kafalılar daha da açık, yobazlar ilerici hareketten rahatsız oldular.

Köy uyanıyordu… Çeşitli sloganlar – laf kalabalığı ile bu güne kadar aldatılan köy doğruyu –bilimi –ilimi öğrenecek, bunlarda ellerinde ki güç ve mali kazanç azalacak, belki de kaybolacaktı..

Köy uyanmamalıydı… İçinde bulunduğu karanlık içinde köylü ile istedikleri gibi oynar istediklerini yapabilirlerdi..

Oyun içinde ki oyunun özeti bu..

Sudan sebeplerle ( Kız- erkek bir arada ) gibi.

Bu ilerici hareketi aynen Halkevleri gibi kapattılar.

Binlerce Köy Enstitüsü mezunu öğretmenler ve Türkiye’yi karşılıksız sevenlerin Lanetini , ( halk tabiri ) bedduasını alarak.

Bu beddualar tuttu, onlarında sonu Köy Enstitülerinin acı ile anılan hatırasından daha da kötü oldu…

Bakmayın onları kahraman gösterenlere, hepsi boş –parti sözleridir.

Eğer haklı olsalardı, Tanrı onların sonunu böyle kötü yapmazdı..

Bütün bunları gençler için yazdım… Okuyun ve düşünün..

özcanvural1933@hotmail.com

 
Toplam blog
: 453
: 1059
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1933 Kayseri'de doğdum. Kayseri Lisesi Ankara Veteriner Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Diş Heki..