16 Haziran '12
- Kategori
- Eğitim
Köy Enstitüleri ve bugünkü durumumuz
Türkiye Cumhuriyeti bir ‘Hukuk Devrimi’ yaptı.
Hukuk devrimi: Batılı yasaların, resepsiyon yoluyla Türkiye’ye getirilmesi demektir.
İtalya’dan ceza yasası aldık, Fransa’dan idari hukuku ilkeleri aldık, İsveç’den medeni hukuku aldık, Almanya’dan ceza yargılaması hukuku aldık.
Bir gülmece dergisi diyor ki: ‘Türk vatandaşı kimdir?, tanımı nedir?’
Türk Vatandaşı: İsviçre Medeni Kanunu’na göre evlenen, İtalyan Ceza Yasasına göre cezalandırılan, Alman Ceza Mahkemesi Usulü Yasasına göre yargılanan, Fransız İdari Hukukuna göre idare edilen ve İslam Hukukuna göre gömülen kişidir .
O dönemde böyle yasaların alınması zorunluydu ;çünkü toplum bir yol ağzındaydı, ya batılı laik sistem ya şeri hukuk. M. Kemal ve tüm arkadaşları batılı ve laik sistemi benimsediler. 1928 yılında Anayasa’dan devletin İslamcı devlet olduğu maddesi kaldırıldı. 1930 yılında okullardan din dersi, 1939’da da köy okullarından din dersi kaldırıldı. Bunlar, niçin yapıldı? Laiklik için yapıldı ;çünkü dünyada ya olayları teokratik açıdan göreceksiniz ya da laik anlayışı olacak. Karma ekonomi gibi hem İslamcı hem laik anlayışı olamaz, ya Laiklik ya da İslamcılık eğitimi olacak. Mustafa kemal ve bütün arkadaşları Laisizmi benimsediler.
Köy Enstitüleri olayını bu süreç içinde değerlendirmek gerek. Köy Enstitüleri 40’lı yılların başında cıktı. 40’lı yılların ortalarına ve sonlarına doğru kapatıldı.
Niçin? ;çünkü Türkiye 40’lı yıllarda da bir yol ayrımındaydı. Dünyada büyük bir savaş yaşanmaktaydı. Rasyonel Sosyalist rejimlerle, Marksizm rejimler ve Burjuva demokrasileri arasında. Bunların orduları arasında sıcak savaş yaşanıyordu. Türkiye bu sıcak savaşta bu savaşa katılmama siyaseti güdmekteydi ve bir çeşit duyarlı siyasetle 2 tarafın gelişimini izlemekteydi ve bir denge politikası izliyordu. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Köy Enstitülerini destekledi. Köy Enstitüleri fikri bu gün önemi daha çok anlaşılan Tonguç babanın çalışmalarıyla ve düşüncesiyle ideolojisiyle ortaya çıkmıştır. Saffet Arıka’nın bakanlığı döneminde genel müdürlüğe getirilen Hakkı Tonguç, daha sonra Hasan Ali Yücel ile birlikte çalıştı. Hasan Ali Yücel bugün bakıyoruz, bu gün yeniden değerlendiriyoruz, oğlu Can Yücel’in şiirinde yazdığı gibi çağın en güzel gözlü maarif müfettişi. Gerçekten bu toplumun özlediği hümanist ilerici bir aydın.
Hangi iktidar din sömürüsüne dayanmış, mutlaka yıkılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı 1949 yılında din derslerini kabul etti, YIKILDI. Demokrat Parti 1957’de Saidi Nursi’nin cübbesini bayrak yaptı. Ne oldu?, YIKILDI. Süleyman Demirel 1960’ların ortasında Nurcuların, tarikatçıların, Süleymancıların sakallarını okşadı. Ne oldu?, YIKILDI. Haç seferleri düzenleyen Anap ne oldu?, oyu % 20’ye indi. Halka güvenmek gerekiyor.
Her kim ki, din sömürüsünü kullanır, bir süre yararlı olur belki!. Ama sonunda mutlaka seçim sandığında yenilgiye uğrar. Halk affetmiyor, din sömürüsünü affetmiyor. Bu çok önemli bir olgu, çok önemli gerçek ve kanıttır.
Köy enstitüleri ‘‘üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim’’ ilkesini benimsemiştir. Ayrıca köy çocuklarını, Atatürk devrimlerinin ve Kemalizmin toplumsal yapısını kurmakla görevlendirmişlerdi
Ancak şimdi ne oluyor?. Şimdi aynı köy çocukları kapatılan Köy Snstitüleri yerine, İmam Hatip okullarına gidiyorlar, gidiyorlar da ne oluyor?. 1983 rakamlarına göre Diyanet İşleri Başkanlığında 46 bin personel var. Bu 46 bin personelin 23 bini ilkokul mezunu. Peki o zaman bu İlahiyat Fakülteleri ne işe yarıyor?. Bu İslam Enstitüleri ne işe yarıyor?. Bu İmam Hatip okulları ne işe yarıyor?.
Ne işe mi yarıyor ?. Bunlar İmam ya da Hatip olmuyorlar. Hukuk Fakülteleri’ne gidip Yargıç ve Savcı oluyorlar, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gidip Kaymakam oluyorlar. Yapılan bir araştırma Kaymakam yetiştiren bölümünün öğrencilerinin %41’inin İlahiyat kökenli olduğunu gösteriyor. Hukuk Fakültesi’nde okuyup da daha önce İmam Hatip mezunu olanlara burs veriyorlar, burs verilen öğrencilerde sınavsız Yargıç ve Savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda Vali; İlahiyat Fakültesi mezunu , Emniyet Müdürü; İslam Enstitüsü mezunu, Kaymakam; İmam Hatip mezunu olacak.Yurttaşın oyuyla bu iktidarı değiştirmek devleti tepeden tırnağa ileri düşüncelerle donatmak ancak o koşulla köy enstitüleri de kurulabilir.
Bugün çeşitli siyasal rejimler depremler yaşıyoruz. Bu depremler düşünceleri, inançları yeniden değiştiriyor. Ama biz şu 21. yüzyıla girerken şunu görüyoruz ki; Türkiye’de bugüne kadar sonuç almış en güçlü örgüt ‘Kuvayi Milliye Örgütü’dür.Yani Mustafa Kemal ve arkadaşları’dır. Kuvayi Milliye toplumun en güçlü sivil örgütlenmesidir. 2 .’si ise 40’lı yıllara rastlayan ‘Köy Enstitüleri’dir. İkisi de sivil toplumun vazgeçilmez kurumlarıdır. İdeoloji de; Kuvayi Milliye tam bağımsızlık ilkesi, eğitimde ise; Köy Enstitüleri’ dir.
Serhat TOPCU