Köy mü şehir mi?

Hadi apartman balkonlarının, insanların tokalaşacağı kadar birbirlerine yakın olmasını bir kenara bırakalım!
Bir çoğunun pencere manzaralarının birbirlerini seyretmekten ibaret olduğunu da!
Peki ya kimi insanların apartman bahçesinde salça kaynatmalarına ne demeli?
Tamam sağlıklı bir yaşam sürmek peşindesiniz, iyi güzel!
Domates'iniz köyünüzden gelmiş besbelli!

Peki orada kullanıma hazır hale getiriverseydiniz be kardeşim!

Veya köylü pazarlarımız var, alıverseniz ya üç beş kilo salça!

Ama olmaaaz!

İlle de o kokuyu sindireceksiniz etrafa!

Ya apartman kapısı önlerinde yün yıkamalar ne oluyor?

Arap sabunu köpüğü akan foşur foşur dereler yaratılıyor adeta!

Hadi hasbelkader şehre gelmiş insanların zamanla bıkıp köy hayatını özlediklerini itiraf edelim.

Ama şehir hayatının da kendine göre kuralları vardır ve insanlar önce nasıl bir yerde, nasıl bir hayat yaşayacaklarına karar vermelidirler.

Şehir hayatı kaldırmaz bu kadar cahilliği, kimsenin kimseye tahammül etmek gibi bir mecburiyeti de yok!

Bu tür anlayışsızlıklar, aynı apartmanda oturanları zamanla birbirinden uzaklaştırır.

Hem ne yaparsanız yapınız köyünüzü ayağınıza getirme hayalinizi gerçekleştiremezsiniz!

Kendinizi daha ne kadar bir süre kandırabileceksiniz?

Gri beton yığınları arasında köy olur mu hiç?