Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '21

 
Kategori
Eğitim
 

Köy Okulları

Anadolu’nun ücra bir köy okulunda ilkokula başladım.
Babam, köy öğretmeni olduğu için çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım köylerde geçti.
Öğretmenlik mesleğimde ilk atandığım yer Muş ilinin ücra bir köyü idi. 
Büyük kızım İç Anadolu’nun bir yaylasında birleştirilmiş beş sınıflı bir köyde ilk tahsiline başlamıştı.
Açıkcası  hayatımın önemli bir bölümü; yolu, elektriği, suyu hatta bakkalı olmayan köylerde geçti.
Manisa’nın Recepli Köyü’ne Babamın tayini çıktığında Yunt Dağları eteklerine kadar otobüs ile sonrasında ise deve ile yolculuk yapmıştık.
En ücra, en mahrum dediğimiz köylerde, mezralarda bile bayrağımızın dalgalandığı, istiklâl Marşımızın okunduğu bir okul vardı.
Öğretmen, hafta sonra dahil köyde kaldığı için; köyün, köylünün adeta ilacı, danışma merkezi idi.
Babamın Yunt Dağları köylerinde okuldaki eğitim görevi haricinde imece usulü köy meydanına su getirmesi, kırlardaki, bayırlardaki ağaçları zeytin ağacı olarak aşılaması, köylülere ışık, rehber olması üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen hâlâ konuşuluyor ve hayırla yâd ediliyor.
Aksaray-Sultanhanı Kırkdelik Yaylası’nda o, tek odalı üzeri toprak örtülü kerpiç okul binasında beş sınıf birden toplam 25 öğrencim ile unutulmaz anlar yaşamıştık. Burada kızım ilkokula başlamıştı. Geceleri gaz lambası ışığında yapılan sohbetlerin, okuma ve yazmaların tadı bir başka idi. Hiç birimizde test çözme, sınava girme, dershaneye gitme kaygısı yoktu. Ama köyde anlatılmaz bir güzellik ve huzur vardı.
Derken; köy okulları teker teker kapanmaya başladı. Köyün sanki ışığı söndü. Oralardaki okul binaları harabe halini aldı. Köy öğrencileri yakın merkezlere taşınmaya başlandı.
İlk olarak taşımalı eğitim başladığında Salihli Mehmet Akif Ersoy İlkokulu’nda Okul Müdürü idim. Bir müdürler toplantısında taşımalı eğitimin yanlış olduğunu söyleyince beni o zamanki zihniyet çağ dışı ilan etmişti.
Daha 6-7 yaşındaki çocukları okul zilinin çalmasından iki saat önce yatağından kaldırıyorsunuz. Bir kaç köyün öğrencisini toplaya toplaya merkeze getiriyorsunuz. Öğle tatili arasında çocukları dinlendirmeden öğle sonu dersleri derken okul çıkışından iki saat sonra yine köy köy gezdirip evine teslim ediyorsun. 
Bunun işkence olduğunu ifade edince benim düşüncelerim değer bulmamıştı.
Neymiş efendim; çocuklar taşıma ile daha iyi eğitim görecekmiş!
Buna kim karar veriyor? Yıllardır bir türlü çözemedim.
***
1981 yılında Salihli Eldelek Köyü İlkokulu bahçesine 30-40 santim olarak diktiğimiz çam fidanları şimdi metrelerce büyüdü. Ne zaman önünden geçsem yıkık ve virane okul ve lojmanı gördükçe içim sızlar.
Şimdi yeniden köy okulları açılabilir mi? 
Yeniden (en azından ilkokulu bitiresiye kadar) çocuklar kendi köylerinde eğitim görsünler. Yine eskisi gibi köy öğretmenleri rehber olsun, ışık olsun yol göstersin.
Yeniden köy okulları açılsın.
Şimdi artık  yolu, elektriği, suyu olmayan köyümüz kalmadı.
Artık köylerimiz modern denecek bir görünüme kavuştu.
Her köyde bakkal, kasap, berber, terzi gibi işyerleri aynı şehirlerde olduğu gibi insanımıza hizmet vermektedir. 
Eskisi gibi köy öğretmeni sıkıntılar içinde görev yapmayacak.
Milli Bayramlarımız köylerimizde de coşku ile kutlansın, köylerimiz de bayraklarla şenlensin.
Köy okullarımızda her sabah çocuklarımız yine yeniden gür sesle Andımızı söylemeye devam etsin.
Evet, köy okulları açılsın...
 
Toplam blog
: 51
: 174
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Emekli öğretmen, şair, yazar ve gazeteci. Geniş bilgi için (www.gunduzaydin.com) ..