Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '20

 
Kategori
Güncel
 

Köy yanarken......

 Bugün evdekı 15. günüm.

 Dünyanın, ülkemin içinde bulunduğu Corona kabusundan ben de nasibimi aldım. Yaşım 74, kronik tansiyom hastası olduğum için en yüksek risk grubundayım.

 Ülkemde coronanin ilk tesbit edildiği tarih 11 mart diyor yetkililer ama ben hastalığın ülkem geçmişinin biraz daha eski olduğunu sanıyorum. O tarihlerde adı konmayan bu illete yakalananları zatürre diye isimlendirdi Saglık çalışanlarımız sanırım.

 Hatta ben 11 Aralıkta yaşamını yitiren 56 yıllık hayat arkadaşımın da bu illete kurban gittiğini sanıyorum. Bütün semptomlar corona haykırıyordu sanki. Eşim yazın geçirdiği ve kronikleşen bir bronşite duçar olmuştu ve bağışıklık sistemi oldukça düşüktü. Bütün bu faktörlere uzun bir A.B.D yolculuğu. ülkesinden uzak yaşamanın stresi eklenince bu mikroba yenik düşen ilk kişilerden oldu eşim.

 Eğer benim tezim doğruysa ve eşim bu mikroptan vefat ettiyse gene de şanslıymış. Zira cenaze namazı kılındı, evde çok kalabalık duaları yapıldı. Ne yazık ki şu günlerde yaşamını yitiren Corona hastaları bu kadar şanslı değiller.

 Bu hastalık ülkemde görülmeye başlamadan hijyen koşullarına, sosyal mesafe kurallarına ailece uymaya başlamıştık zaten..Ayrıca en az benim kadar endişeli olan büyük kızımın tedbir çalışmaları sonucunda evimizde ilaç, su ve yeterli gıdayı stokladık.

 Anlayacağınız 15 gündür ben evimde tek başıma oturuyorum. Dışardan gelen herhangi bir ürünü önce eldivenli elle alıp kapalı balkona koyuyorum. 24 Saat sonra bunları dezenfekte edip içeri alıyorum. 

 Bu arada gıdama, olabildiği kadar uykuma dikkat edip , bünyemi güçlendirici gıda destekleri, bağışıklık ilaçları alıyorum.

 İki apartıman uzağımda oturan kızımı ve torunlarımı bu sürede görmedim. Arada damadım bir şey getirmek için uğradığında sosyal mesafeyi fazlası ile koruyarak iki cümle haberleşiyoruz.

 Bütün bu kurallara dikkat ederken elimdeki imkanları, malzeme, nakit azami ekonomik kullanmaya gayret ediyorum. Ben emekli de olsam bir Ekonomistim ve Üniversitede öğrendiklerimi yaşamıma uygulamazsam olmaz değil mi?

 Evimdeki malzemelerimi, kullandığım suyu ve paramı çok dikkatlı harcıyorum.

 Biliyorum bu hastalık gececek ve daha sonra bizi çok zor ekonomık koşullar bekliyor. Bütün iş kolları kapandı, bir çok kişi işsiz kaldı.Ne yazık kı Kanada veya Fransa gibi sosyal güvencelerimiz de fazla değil.

 Ben bu şartlarda, bu endişeler içinde yaşarken pencereden bakıp da sokakta dolaşan insanları görünce o kişilerin başka bir gezegenden geldikleri fikrine kapılıyorum.

 Bu düşüncem oturduğum apartımanın birinci katında aylardır bitmeyen tadilat ve yıkım seslerini duyduğumda da başıma üşüşüyor. Üstelik herkesin evde oturmak zorunda olduğu şu günlerde bitmeyen bir yıkım sesi oldukça sinir bozucu.

 Bu düşüncem Bodrum'daki yazlıkğımdan gelen bahçe peysaj masrafını gördüğümde gene beynimi yakıyor. Üstelik bahçede yıllardır ağaçlar, begonviller, japon gülleri vardı. Peysaj mimarı olayı bu günün şartlarında biraz fazla şımarıklık gibi geliyor bana. Bu kişilerin başka bir gezegenden geldiğini düşünmek de haksız değilim sanırım.

 Ne diyelim. Yazımı bugünlerde çok kullandığım bir sözle bitireceğim.

 Köy yanarken Deli saçlarını tararmış.

 Ne kadar doğru........

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..