Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '06

 
Kategori
Alternatif Tatil
 

Köydeyiz...Ve çekirdekler ve mısırlar...Ve anneanneme...

Köydeyiz.. Bir kış günü. Şöminenin başındayız. Bütün kuzenler toplanılmış, yoklama en ciddiyetiyle alınmış. Herkes oturacağı yeri bulma çabasında; şömineye en yakınından... Evet herkes burda; eksiksiz... Çok mutluyuz... Muhabbet yavaştan başlamıştır. En soğuk duruşlardan; en sıcak, en tatlı, en derin, en unutulmaz sözlere doğru yol alınmaktadır...

Bu esnada, şöminemiz de bize katılmaya başlamış; yavaştan çıtırtıları bizi ısıtmaya başlamıştır... Muhabbet devam ederken, tabiatıyla molalar yapılacaktır... Molalar süslenecektir gıdalarla... Tam bu esnada kimine göre anneannemiz, kimine göre babaannemiz (bana göre anneanne) yetişir imdada... Şömineye, tava içerisinde, bahçeden toplanmış ve kurutulmuş ayçiçeği konulur. Çıtırtılara bir çıtırtı daha eklenir... İçimize bir sıcaklık daha eklenir... Ayçiçeği seslendikçe tavadan, muhabbet koyulaşır; muhabbet koyulaştıkça içimiz ısınır tekrardan...

Ve sonra en ilkelinden; ama en sıcağından; ama en tatlısından telden imal bir mısır patlatma tavası getirilir, en tatlı, en mükemmel, en kalbimizde yaşayası kadın tarafından... Anneanneciğim...

Mısır da gıdalanılacaktır... Ve sallanır yanan ateşin üzerinde ve patlamaya başlar... O patlama sesleriyle tekrar kaynaşılır; muhabbetimiz en bitmemiş yerinden, bitmemecesine sürer... Ve sıra gıdalanmaya gelmiştir... Anneanneciğim o nasırlı, öpülesi, koklanası, yanağımda bir ömür tutup yatılası eliyle koymuştur nevaleleri önümüze, en cömert edasıyla...

Anneannemize olan sonsuz şükranımız dururken odada, onun yüzünde olmayan gurur tokat gibi yüzümüzdedir... Hayran kalmışızdır bu cömertliğe... Hayatımızın kadını olmuştur olduk olası... Sarılırkenki anne merhameti; mısırı, ayçiçeği önümüze getirirkenki anne cömertliği; bizleri uğurlarkenki anne gözyaşları bağlamıştır bizi ona...

Şimdi nerdesin anneanne... O kış günleri, mısırlar, ayçiçekleri nerde... O nasırlı ellerin sonra, ya onlar; iyileştiler mi?... Şömine yanmıyor artık; senden sonra hiç yanmadı. Hiç ayçiçeği kavrulmadı, hiç mısır patlatılmadı... Tava mı? Asılı duruyor duvarda; hiç inmedi oradan... Yanmayı bekleyen odunlar bile beklemede; belki bir umut dercesine... Belki geliriz diye beklemedeler bizi... Ağlıyorlar mı ki?

Ne dersin anneanne?... Senden sonra ne de kötüymüş meğer... Biz hiç toplanmadık biliyor musun sen gittikten sonra. Hiç muhabbet etmedik o zamanlardaki gibi, hiç... Ne olur kızma bize... Olmuyor ki zaten, toplansak bile, sen olmadan... Senin cömertliğini tatmadan bir kış günü tatlanmıyor dilimiz... Ne de tuzluymuş sensiz kış günleri, sensiz evin, sensiz mısır ve ayçiçeği... Seni çok özledik anneanne... Ayçiçeklerini, mısırı sonra...

Ve o, unutulmaz kış gecelerimizi özledik... Köyümüzü özledik... Biz kendimizi bile özledik biliyor musun; dedim ya sen gittikten sonra hiç sıcacık muhabbetlere girmedik diye... Seni çok özledik anneanne; özlüyoruz.. Ve çok arıyoruz...

 
Toplam blog
: 27
: 2491
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Tuna kimya mühendisidir, işletme mezunudur, iş güvenliği uzmanıdır; ancak işi bunlarla alakadar o..