Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '16

 
Kategori
Öykü
 

Köylü efendimizdir

Yazan: UÇAR DEMİRKAN

İsmail o Ramazan Bayramını İzmir’deki ailesiyle geçirmek istemişti.

Kötü bir kaplumbağa VW leri vardı.

İsteseydi onunla gidebilirdi İzmir’e. Ancak, bu yıllarda Ramazan bayramı kış günlerine denk gelmişti.

Bu karda kışta 500 kilometre yol gitmeyi gözü yememişti.

Bandırma’ya vapurla geçecek ve oradan trene bineciekti. Kucağında bir yaşında oğlu ve karnında ikinci bebeği olan eşiyle sıcacık yolculuk yapacaklardı.

Bandırma vapurunda sıcacık yolculuğu tamamlayıp Bandırma’ya geldiklerinde onları tatsıuz bir sürpriz bekliyordu. Lodos nedeniyle vapur iskeleye yanaşamamıştı ve üç saat açıkta beklemişlerdi.

“Tren beklemeden gitmiştir herhalde”diyor ve hayıflanıyordu İsmail.

Vapur güç bela iskeleye yanaştıİsmail trenin gitmemiş olduğunu görünce çok sevindi. Trene doğru telaşlı bir koşuşturma başladı. O acele etmiyordu. Nasıl olsa tren bileti vardı ve vagonu ve numarası belliydi.

Trene ulaştı ve vagonunu ve koltuklarını buldu.. O da nesiydi…Köylü kılıklı bir adam ve karısı onların koltuk numaralarında oturuyordu.

“Hemşerim burası benim yerim”dedi köylüye İsmail. Köylüler genelde trenlerde kendilerine ait olmayan koltuklara otururlardı. Bu kez öyle değilmiş. Adam cebinden biletleri çıkardı. Onunkilerde de bu vagonun ve bu koltukların numarası yazılıydı.

“Ben taa İstanbul’da senden önce aldım bu biletleri. Bu koltuklar bana ait”dedi. Adam “Ben onu bunu anlamam hemşerim..Ben de biletleri buradaki gişeden aldım. Ben önce geldim ve oturdum. Burası bana ait”dedi.

İsmail o zaman durumu anladı. Vapur yanaşamayınca TCDD treni  kaldırmaya karar vermiş ve isteyen herkese tren bileti satmıştı. O sırada yanlarından kondüktör geçiyordu. Adama seslenip durumu anlattı. Adam “Vallahi bu durumda onlarca miüşteri var. Hangi birisiyle uğraşacağımı şaşırdım”.. Aranızda çözümleyin sorununuzu” dedi ve hızla uzaklaştı.

İsmail adamın arkasından baka kaldı..Öyle ya, bu ikinci tur biletleri o satmamıştı ki..

O sırada tren hareket etmişti..Her yer doluydu ve ayakta yolculuk edenler vardı.  İstanbul’dan gelen yolcuların çoğu ayaktaydı ve onlar da homurdanıyordu.

Bu kez köylüye seslendi İsmail.”Hemşerim, bak eşimin elinde bir yaşında bir çocuk ve karnında bebesi var. Hiç değilse sen kalk da eşim yerine otursun..Biz de ayakta muhabbet ederek gideriz” dedi. Köylü “Olmaz, ben karımın yanına başka karı oturtmam..”dedi.

İsmail adama saldıracaktı..Ama adam, ayı gibi birisiydi. Umarsız olarak “Pekiyi hemşerim” dedi.

Sonra Atatürk’ün “Köylüler efendimizdir” sözünü anımsadı. “Ne efendisi yahu..Köylüler ağamızdır..Bizler de marabayız” diye düşündü. Adam tam bir ağa tavrıyla etmişti bu lafları çünkü.

Sonra aklına İstanbul’daki bir başka köylü gelmişti.

Otobüs kuyruğunda otobüse binerlerken köylü kılıklı birisi kuyruğa girmeden itiş kakış otobüse binmeye çabalamıştı. İsmail ”Hemşerim kuyruğa gir” diye bağırdığında adam “Ne olmuş  yani, ekmek kuyruğu değil yaa” diye dalgasını da geçmişti.

Bir eski İstanbul hanım efendisi “Doğru ekmek kuyruğu değil..Daha önemlisi…Uygarlık kuyruğu” demişti. Bunu hiç unutmamıştı İsmail..

Adam belki de söylenenleri anlamamış ya da anlamazlıktan gelmiş ve yine otobüse herkesten önce binmeyi başarmıştı. Halkımıza soracak olursanız bu köylüler “çarıklı erkanıharp”idiler!..Olmaz olsun böyleleri..

Sonraları bir sanatçı bayan “Seçimlerde benim oyumla köylü Memedin oyu neden bir olsun”demişti de kıyamet kopmuştu. Birazcık haklıydı galiba bu davranışlara bakarsanız.

Neyse canım, burası benim sevgili ülkem diyordu İsmail. At binenin kılıç kuşananındı…

Uygarlık da neymiş ki…İnsanlık dediğin de neymiş ki!...

Kuyruk da neymiş ki…Ekmek kuyruğu değil ya!...

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..