Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

06 Aralık '06

 
Kategori
Felsefe
 

Kozmik (Matrix) bilinç ve kozmik bio enerji

Kozmik (Matrix) bilinç ve kozmik bio enerji
 

Yaşadığımız çağ bir enerji çağıdır. Peki bu çağa uymak ve enerjimizi arttırmak için neler yapmamız gerekir? Daha güçlü olan ruh enerjimizi nasıl ön plana çıkarabiliriz? İnsan bilinç ötesine (Astral Beden ile seyahat) nasıl geçebilir?

Bu sorulara bir cevap bulmak istiyorsak, öncelikle bilmemiz gereken şey İnsan’ın bir Kozmik enerji olduğu gerçeğidir.

Sonsuz ve genişleyen uzaya: “Makro Kozmos” adı veriyoruz. Bir de insan ruhunda mevcut olan enerji uzayları vardır ki buna da: “Mikro Kozmos” adı verilmektedir. Makro Kozmos’da var olan tüm mevcudiyet ve bilgi, Mikro Kozmos’da da vardır. İşte insan’ın en büyük özelliği bu kozmik bilgiye sahip olmasıdır. Yani insan, sonsuzlukda bir noktadır, fakat aynı zamanda da kainatın efendisidir.

Modern bilim, insan organizmasının sadece moleküllerden oluşan fiziksel bir yapısının olmayıp, tam tersine insan’ın tüm evrende olduğu gibi onun da bir enerji alanına (Mikro Kozmos Enerjisi) sahip olduğunu doğrulamaktadır. İnsan sadece fiziksel bir beden olarak yaratılmamış, aynı zamanda insana bir Ruh enerjisi verilmiştir. Yani bizler, enerjiden ibaretiz ve sürekli hareket halinde olan Mikro ve Makro enerji denizinde yaşıyoruz ve balık misali bu enerjinin içinde yüzen enerji varlıklarıyız.

Enerji; kendini madde olarak değil de hareketle gösteren bir kuvvettir. Herkesin kabul edeceği gibi görünmese de, gerçek olan bir kuvvet vardır ve bu kuvvet enerjidir. Bu noktadan hareketle evrende bulunan yegane şeyin, aslında "enerji" olduğunu söyleyebiliriz. "Einstein'ın izafiyet teorisinin" önemli sonuçlarından biri de, enerjiyle maddenin, birbirinin yerini tutabileceği kabulüdür.

İnsanda mevcut olan Enerji Alanı (Aura; canlıların etrafını saran enerji ışınları) bedenin koruyucu "enerji katmanıdır". Enerji Alanını, vücutta enerji noktaları (7 adet chakra) oluşturur. Bu fizik dışı bedene "Astral Beden" denir. Astral beden zaman zaman fizik bedenimizi terk edebilir. Buna da "Astral Seyahat" denir. Bilimin ilerlemesiyle birlikte sahip olunan teknoloji ile Batılı araştırmacılar insanda var olan bu enerji alanlarını inceleme ve ölçme imkanı bulmuşlardır. Önceleri gizemli olan bu olay şimdi bilim dünyasında görüntülerle yerini almaya başlamış ve hatta etrafa yaydığımız bio enerjinin resimleri bile çekilmiştir.

Bedendeki ve ellerdeki “enerji akış noktaları” yani chakralar, bizlere ilahi bazı işaretleri hatırlatmaktadır: 7 Enerji Merkezi, 7 kat sema (cennetler); 7 hayati noktada 7 hayati salgı bezi gibi...

Doğada mevcut olan şekilleri ve insanların çizmiş oldukları motifleri inceleyecek olursak, 7 'nin sırrının hemen hemen her yerde mevcut olduğunu görürüz. Kar taneleri, çiçekler, kilim motiflerimiz, çini süslemeler, Camilerin içersinde mevcut olan İslam motiflerinde hep bu 7 enerji merkezleri işlenmiştir.

Mesela, kristallerden yansıyan 7 rengin insana müspet etkileri vardır. Camdan bir fanus, kristal prizma şeklinde yapılır ve altına bir traş bıçağı konursa bu bıçak, ömür boyu kullanılabilir. Jilet hiçbir zaman paslanmayacaktır. Piramitlerin içindeki cesetler işte bu sır yüzünden çürümemiştir. Binaların tepesi piramit şeklinde olsa insanların ömürleri uzayacaktır. Cam kristallerde saklanan sular, şerbet ve gıdalar çok özellikler kazanırlar ve şifa verirler.

Camilerin içinde de kristaller mevcuttur. Osmanlı dönemi camilerinin içinde mevcut olan kristallerin yönleri ve şekilleri tesadüfi değildir. Camilerin üstünün kubbe şeklinde olması, kozmostan gelen enerjinin o yuvarlaktan içeri girmeleri ve camidekilerin huzurlu olmasını sağlamak için yapılmıştır.

Kristaller şekline, yönlendirilmesine göre canlı cansız her şeyi etkileme gücüne sahiptirler. Bu da onun tedavi edici bir özelliği olmasından kaynaklanmaktadır. Kristal taşlı yüzüklerde bulunan enerji de insan sağlığına etki etmektedir. Oturduğunuz yerde başınıza piramit bir şapka veya yuvarlak köşeli bir örtü ile örtmek sizin “enerji boyutunuz”da yüksek bir farklılık ortaya çıkaracaktır.

İnsanların saçlarının anten gibi, başının da yuvarlak ve kubbe gibi olması Yaratıcı'nın planının çok ince düşünülmüş, insanlığa ibret dersi verecek bir parçasıdır. İşte aslında İslamiyetde ve diğer dinlerde başı örtmek bu kozmik enerjiyi toplamak içindir. Çünkü insanda bulunan en önemli ve hassas chakra başıdır. İşte bu yüzden Yunus Emre: “Ayak idik, Baş olduk, uçtuk Elhamdulillah” demiştir.

Makro Kozmostan gelen ve orada daima mevcut olan bio enerji; yeryüzünde bulunan insan organizmasının hücrelerine, bitki tohumlarına, yani çevremizde bulunan bütün canlılara "moleküler" seviyede etki etmektedir.

Sonuç olarak, insan ancak ruhen maneviyata erişebilir ve yine ruhu ile gerçek dünyayı, doğayı, Allah’ın yarattıkları üzerinde düşünme iradesi bulabilir. Huzurlu bir dünya ve insanlık için “Yaratıcı Güç”le, düşünce gücümüzle vicdanımızı bağlantılandırıp, oluşturulan bu rabıtanın kopmamasını sağlayarak huzurun artmasını temin edebiliriz. Bunun için de her daim Allah’a bağlı olmak ve O’nun yüce iradesine sığınmak gerekir. Buna tasavvufta İlm-i ledun ve ilahi aşk ile Akl-ı Kül’e bağlanmak denir.

Akl-ı Kül olunca "Kamil İnsan" mertebesine ulaşırız ve o zaman her daim mevcut olan kozmik enerjisini (Bio Enerji) hissetmek mümkün olacaktır. "Kamil İnsan" mertebesinde olmak demek, ruhen Allah’a yakınlaşmak demektir. O her daim bizlerledir ve bize şah damarımızdan bile daha yakındır. Bunu hissederek sonsuz güce erişebilir ve hatta beden beynimizden çıkarak, gerçek manevi ilmin mevcut olduğu Kozmik Ruh enerjisine (Matrix) sahip olabiliriz. İşte o zaman insan, hakikat mertebesine ulaşmış olacak ve ana bilgisayar “Levh-i Mahfuz”da mevcut olan sınırsız bilgi insana verilecektir. Her daim huzur bulmak için tek yapmamız gereken şey bu kozmik enerjinin bir parçası olarak yaşamaktır. Ruhen var olmayan bir boşlukta yaşarsak bu bahsettiğimiz Kozmik Bilinç ve bilgi bizlere verilmeyecektir.

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..