Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '08

 
Kategori
Eğitim
 

Kpss 2008'in ardından

Kpss 2008'in ardından
 

KPSS 2008-2


Açlık ordusu yürüyor
Yürüyor ekmeğe doymak için
Ete doymak için
Kitaba doymak için
Hürriyete doymak için
Nazım HİKMET RAN

Yürüdükleri yola öyle bir engel koymuşlar ki…

İsyan devam ediyor, uygun adım yürüyorlar. Kafalardan aynı ses çıkıyor; tek bir ses: ‘Böyle sınav olur mu!’ OSYM’nin hazırladığı sorulara tepkiler artıyor, yayın evleri, uzmanlar ve bu işin içinde bire bir olan öğrenciler.

İkili sohbetlerde tek bunu konuşuyorlar; ’64.soru nasıl olur da…’ ‘istasyon ne ya?’ ‘Böyle haksızlık mı olur?’…

Yayınevleri sorulardan birinin kesinlikle hatalı olduğunda hem fikirler ancak 10-15 sorunun da oldukça tartışmalı olduğunu da söylüyorlar.

Eğitim Bilimleri alan olarak genç bir alan değil ancak, şu andaki içeriğin şekillenmesi yakın döneme dayanıyor. Hal böyle olunca bu dalda uzmanlaşmış kişi sayısı oldukça az. Yazılan kitap sayısı sınırlı, verilen örnekler, yapılan araştırmalar da öyle. Araştırmalar devam ediyor ve yeni modeller inceleniyor ancak bunların herkes tarafından kabul edilmesi hatta herkese ulaşması zaman alıyor. Bu durumda son birkaç yılda yapılan tez araştırmalarında ve bazı kitaplarda yer alan bilgilerin sınavda sorulmasının yanlışlığı su götürmez bir gerçek. Buna bir alıntıyla devam ediyorum;

‘…Kaldı ki, değişiklik yapmanın da bir kuralı - usulü olsa gerektir. Henüz Türkiye'mizin üniversitelerinde ders anlatan hocalarımızın bile gündemine gelmeyen, Türk eğitim camiasına malolmayan, sadece bir kaç hocanın ingilizceden çeviri ile Türkçeye aktardığı kavramların - kuramların öğretmenlerimizin karşısına soru olarak çıkması ne kadar doğrudur?’ (Yediiklim yayınevi açıklaması)

Bu sınavda bazı branşlardaki öğretmen adaylarının, soruların yüzde doksanını çözmesi gerekiyor. Böyle bir sınava çalışarak son bir yılını geçiren bir kişinin bu duruma isyan etmesi, umudunu yitirmesi kaçınılmaz bir son oluyor. Bir forum sitesinden alıntı, aynen aktarıyorum;

‘…Bu yıl çok çalıştım. Kursa gittim. Ailemin rızkını piyasada ne kadar yayın varsa onlara yatırdım. umutluydum da. Denemelerim de çok iyiydi. Ama sınava o soruları görünce ben 8 ay boşuna çalıştığımı anladım. Şimdi ne olacak bilmiyorum. giden paralara mı yanayım, boşa geçen 8 ayıma mı yanayım bozulan gözlerime mi, yıkılan umutlarıma mı. Ailemin yüzüne bakamıyorum utancımdan. Onların önünde yüzüm kara çıktı. Kime şikayet edeyim onları ne yapayım bilmiyorum.’ (memuruz.net- nick:calimero)

Hak vermemek elde değil ve bunun gibi onlarcası aynı dertten şikayetçi. Daha ne kadar okuyacağız, karnımızı doyurabilecek hale nasıl geleceğiz, 30’umuzu mu bekleyeceğiz?

Sınav hakkındaki bazı açıklamalar da şöyle;

‘Kapsam dışı sorularla öğretmen adayları zorlanmıştır. Hiçbir zaman zor soru nitelikli soru anlamına gelmez. Çeldiricilerle cevap şıkkı birbirine yaklaştırılarak soru nitelikli olmaz. Çeldiriciler birbirine yakın olmalıdır, cevap şıkkı ile çeldirici değil.’

‘Geçen sene 101 net yapan bir öğrencim beni aradı. Bana 75 net yaptığını söyledi. ""Hocam ben günde 10 saat ders çalıştım sizce ben bunu hak ettim mi dedi."" Ben ise 1 dakika donup kaldım. Gece gündüz ders çalışan öğretmen adaylarına bu sorular sorulmamalıydı. Çalışanın da 75 net çalışmayanın da 75 net yapması kabul edilebilir bir durum değildir.’

‘Öğretmen adaylarının kimi evli, kimi 3 çocuğu var, kimi nişanlı, kimi evlilik hesabı yapıyor ve kiminin ise son şansı. Bu psikolojiyi yaşayan öğretmen adaylarına bu sorular sorulmamalıydı.’

Bunun gibi daha birçok yorum ve açıklamayı her yerde bulabiliriz. Böylesine kanayan bir yara, bu genç nesil için umutsuzluğa davetiye çıkarıyor. Hayal kuramıyor, kurduğu hayalleri ir kenara bırakıyor, ‘vites düşürüyor’, hedefini ‘karnım doysun’a kadar çekiyor…

Bu sorunların hepsi bizlere, içten içe ülkemizi sevmemeyi öğretiyor. Öğretmen adayı olarak bizler, eğitimimiz boyunca hayaller kuruyoruz. Kalem girmemiş evlere okuma yazmayı öğretme hayaliyle geliyoruz mezun oluncaya dek. Ülkemizin gelişimine bir parça da olsa katkımız olur diye hayal ediyoruz, bütün bunları hayal bile etmek bizi güdülemeye yetiyor. Yeri değil ama şunu da söylemeden edemiyoruz, aç ayı oynamıyor.

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..