KPSS sonuçları ve kamuoyu vicdanı…

İddialar var… Deniliyor ki; “Temmuz 2010 tarihinde yapılan KPSS’de sorular çalındı.”

Bu konuda en yetkili kişi olan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan ne diyor?

"Birtakım iddialar var ancak delil niteliğinde değiller. İddiaları ortaya koyanların kanıtları yok. Tamamen hisleriyle söylüyorlar."

Ve devamla,

“Konuya ilişkin tüm iddialar araştırılmakta. Ancak delil olmadan söylenenlere istinaden bir şey yapmak, şimdilik mümün değil.” diye ekliyor.

Ne yazık ki Yarımağan’ın aksine, söylenenlerin bir kısmı iddiadan öte, delil niteliğinde bilgiler içermekte.

Örneğin, aşağıdaki hususu ele alalım:

“Bu sınavın ikinci oturumu olan Eğitim Bilimleri testinde, 300 kişi 120 sorunun tamamını doğru yanıtlamış.”

Bunlar doğru mu? Doğruysa eğer, bu güne kadar ÖSYM sınavlarında benzer şekilde bir sonuç hiç olmadı.

Bunu olağan saymak, ne kadar doğru bir yaklaşım olabilir!

Kaldı ki her sınavın bir birincisi olur. Bilemedin iki, ya da üç kişi soruların tamamını doğru yanıtlayıp, birinci olabilirler…

İlk defa bu sınavda ortaya çıkan bir durum var. Adaylardan 300’ü, testin birinde umulmadık bir şekide, tüm soruları doğru yanıtlayarak, birinci oluyorlar…

Buna inanmak ve ortaya çıkan durumu “sorular kolaydı” ifadesiyle izah etmek mümkün mü?

Böyle yaklaşımların yüzünden değil midir ki, ülkemizde bazı kurumlar giderek güvenirliklerini kaybetmekteler…

Ve biz toplum olarak emek verip, oluşturduğumuz bu güzide kurumlarımızın, basit hesaplar uğruna yokedilişlerine seyirci olmaktan öte ne yapabiliyoruz?

Nüfusumuz günden, güne artıyor. Buna parallel üniversite mezunlarımız da çoğalmakta. Doğal olarak mezunların tamamı iş isteyecekler/istemekteler…

Pekii bu kötü olaydan sonra kim diyebilir ki: “ÖSYM sınav yapsın ve hak eden adayları kazandırarak, ihtiyaç duyulan yerlere yerleştirsin.”

Dahası bundan sonra ÖSYM sınavlarını hakkaniyetle yapsa dahi, sonuçlarla ilgili kuşku ve iddialar biter mi?.

O nedenle bugün ki KPSS ile ilgili konuşulan iddialar, bekletilmeden araştırılmalı ve kuşkuya yer bırakmadan sonuca bağlanmalı…

Yoksa lafı dolandırıp, olanları “kanıt yok” diyerek görmezden gelmek; bu konuda oluşmuş kamuoyu vicdanını rahatlatmaya yetmez.