Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '14

 
Kategori
Güncel
 

Kral'ın soytarıları..

Kral'ın soytarıları..
 

Soytarılık saygı değer bir meslektir. Yeterki Kral'ın yanında değil halkın yanında olsun..


AKP’nin iktidar olduğu ilk yılları hatırlayın.

Demokrasi ve İnsan hakları açısından “tüm Avrupa ülkelerini sollamaya kararlı” zamanın başbakanı, AB Üyesi ülkelerin  “tam üyelik için yalvarmalarına” dayanamayarak;  AB üyesi olabilmenin şartları olan ve Fasıl olarak adlandırılan AB dayatmaları görüşmelerinin başlangıç tarihini alarak yurda döndüğünde Kızılay’ın göbeğinde gündüz vakti Havai Fişek gösterileri ile karşılanıyordu.

Türkiye AB’ye girmiş havası veriliyordu tüm yutan kesimlere.  

O ilk yıllar çıraklık yıllarıydı ve henüz insanlar;  “gıda ve kömür yardımları, din iman masalları, İsrail’e, ABD’ye, AB Ülkelerine, Esad’a karşı “diklenme ve dayılanma karizmaları” ile kandırılmamıştı. Sahte refah yıllarını insanlarımıza “iyi ekonomi” diye yutturacak sıcak para bulma turları yavaş yavaş başlıyordu. İlk etapta Cumhuriyet Değerlerinin “Babalar gibi satılacağı” dillendiriliyordu Kemal Abileri tarafından.

Havuz Medyası kurulmamıştı daha o zamanlar, sadece F Tipi Çetenin yargı, emniyet, Milli Eğitim ve Ordu içine yerleştirilmesi için çalışılıyordu, kalfalık dönemine hazırlık olarak.

Korkunç bir medya desteği vardı arkalarında. Çok okunan “Aydın” kalemlerin desteği ve kitleleri yönlendirmesi meyvelerini  çok kısa sürede veriyor ve Kalfalık dönemi başlıyordu hatırlayın.

Cengiz Çandar’ından Hasan Cemal’ine, Mehmet ve Altan biraderlerden, Nazlı hanımına, Oral Çalışlar’ından Taraf Gazetesine, F Tipi medyasına kadar tüm tanınmış ve “çok okunan” kalemşörler hummalı bir Kral’dan çok Kral’cılık yarışına giriyorlar ve ülkenin uçacağından dem vuruyorlardı.  

Çok çabaladılar çok.

Bir diktatör yarattılar, sarayından fakir halkın başkaldırısını seyreden Kraliçe Maria Antonette yarattılar. Gemicikler, sayıları bilinmeyen villacıklar, müteahhit imparatorlukları, Vakıf Egemenlikleri yarattılar.

İşçi mezarı madenler, asansörler yarattılar.

Tüm içinde yaşayanları ile borç batağındaki bir Türkiye yarattılar.

Oğul, torun, enişte,  kardeş, baldız yıkılmazlıkları yarattılar.

İçinde tanesi 1000 liralık altın varaklı bardaklar, metresi 100 Euroluk 4000 metre halı, tanesi 25.000 Euroluk koltukları olan  1150 odalı saray yarattılar.

Dünyanın en zengin 8 siyasetçisinden birisini yarattılar.

21. Yüzyıl Lale Devri’nin başlangıcına ön ayak oldular.

Evet tüm bunları her evde bulunan Tv.leri  ile, her gün okunan  gazeteleri ile, yaptıkları açık oturum komedileri ile yarattılar bu medya kalemşörleri. Fakat aynı zamanda bir kalfadan da usta yarattılar ve o usta ilk iş olarak kendilerine cephe aldı ve şimdi hepsi oturup eserlerini izliyorlar belki de büyük bir pişmanlık içinde.

Ortaçağ Avrupa Krallarının soytarıları olurdu hatırlayın, kral canı sıkıldığında kendisini eğlendirmesi ve pohpohlaması için bu soytarılardan yararlanırdı. Yani bu soytarıların görevleri; Kralı eğlendirmek ve her şeyi iyi göstermekti . Ama sonunda hep zararlı çıkardı bu soytarılar, ya kral tarafından azarlanır, ya da dövülürlerdi.

Neyse konumuza dönelim.

Gün geldi devran döndü ve Kral’ın hesap verebileceği günlerin işaretleri görünmeye başladı. O müthiş ihtişam içinde halkın parası ile yaşanılan lüks hayat göze batıyordu artık. F Tipi kendisine cephe almış ve beraberce işledikleri suçları itiraf etmeye başlamıştı.

Usta sıkışacaktı anlaşılan, üstelik arkasında eskisi gibi kral’dan çok kralcılarda yoktu.

Gezi Olayları, Berkin’ler, Atatürk Orman Çiftliği katledilerek yapılan o muhteşem saray halkın gözünden düşürmüştü Kral’ı ve bu duruma acilen çare bulmak gerekiyordu.  

Her zamanki figüranlar devreye girdi tabiki.

Öyle ya memlekette Soytarıların köküne kıran girmemişti ya.

İyi kötü halkın gözünde bir yeri olan bir erkek şarkıcı kardeşimizin olayını biliyorsunuz. Hani şu Babası ve kardeşi  “iyi ki de Anne miz Alzahimer hastası olmuşta bu soytarılığı görmemiş” diyilen şarkıcı. Bu “çok ünlü” şarkıcımızın “çok önemli bir işini” halletmesi için Kral’a yalvardığını okuyoruz gazetelerde ve şarkıcı  yeni mesleğine o işi için mi soyundu sorusu geliyor aklımıza.

Peşinden bir başka soyt.(pardon) sanatçı bacımız daha çıktı sahneye ve o saray’ın o kadarda şatafatlı olmadığını, kendi evinin daha şatafatlı sayılabileceğini söyledi, Kral’ın düştüğü zor durumdan kurtulmasına yardımcı olabilmek telaşı ile. Büyük bir ihtimalle yarın onunda Kral'dan bir ricasını duyarız.

İşin güzel tarafı; 

Tüm bu “Kral Eğlendiricilikleri” artık işe yaramıyor, hatta daha da çok tepki  çekiyor. Bunu anlayabilmek için Sosyal Medya’ya bakmak yeter. Her geçen gün tarihin haklılar ve mesleğini dürüstce yapanlar hakkında iyi şeyler yazdığını görüyoruz.

Avrupa liderleri, Ata’ları Kral’ların yaptıklarından utanıyorlar artık ve kendilerine yalakalık yapmaya çalışan soytarıları dışlıyorlar.

Soytarılar, sanatçılar, artistler tüm sanat camiası, yaptıkları iş halkın yararına olduğu sürece ayakta kalabileceklerini biliyorlar.

Darısı Ülkemiz sanatçılarının ve kalemşörlerinin başına.

Yazımızı değerli sanatçı, piyano virtüözü devrimci  Fazıl Say’ın sözü ile bitirelim. “Ey şarkıcı senden iğreniyorum..” 

Saygılar.

06 Kasım 2014

Saat:16.49

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..