Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Kral Oidipus'un türbanlı anası

Kral Oidipus'un türbanlı anası
 

Başlıkta “TÜRBAN” kelimesini görünce türban meselesine değineceğimi Laiklik, Cumhuriyet, Demokrasi üzerine söylemler edeceğimi ahkam keseceğimi sanmayın. Benim vurgulamak istediğim konu bambaşka…

29 Temmuz 2008 günü Ankara’da bir üniversite hastahanesinin Göz Polikliniği’ne gittim. Kalabalık mı kalabalık, sıcak mı sıcak belirli sayıda hasta kabul etmeleri kalabalığı dengelemeye çalışmalarına rağmen yine de kalabalık. Çabuk eriyen bir yoğunluk değil, çünkü hasta içeri giriyor, bir kişi eksildi derken gözüne ilaç damlatılıyor, beklemeye başlıyor. Dediğim gibi yoğunluk kolay kolay erimiyor. Bu arada o kalabalığın içinde çocuklar da var. Dünyalar kadar çok sevdiğim benim için her şeyden önde gelen sevimli çocuklar, sıcaktan kalabalıktan beklemekten (çok haklı olarak) sevimsizleşmeye başlıyorlar. Ağlamalar, bağırmalar, eline geçeni yere atmalar, huysuzlaşmalar aklınıza gelebilecek her türlü uyumsuzluk.

Biri de karşımda, çok genç olmayan bir anne, üç- dört yaşlarında bir erkek çocuk, sakinleştirilmesi mümkün değil. Ama çaresi varmış meğer. Kadın (anne) çocuğu kucağına oturttu. Türbanın omuzlarına dökülen kısmını hafifce kaldırıp çoçuğunun sol elini göğsünden içeri aldı ve memesi ile oynatmaya başladı. Çocuk sessiz sakin verilenle oynarken anne de hafif hafif oğlunun göğsünü sıvazlıyordu.

Şaşkınlıktan ve utancımdan başımı kaldırıp etrafıma bakamadım. Benim gördüğümü başkaları gördü mü bilemedim. Okuduğunuz zaman ne var bunda diyebilirsiniz. Doğrudur, belki ben yanlış düşünüyorum. Ama kadınlı, erkekli çok kalabalık bir ortamda yapılan bu davranış bana pek normal gelmedi. Çocuğun bu yöntemle sakinleştirilmesi , ana- oğul arasında böyle çarpık bir ilişki, üstelikte annenin yüzünde en ufak bir sıkılma “ne yapayım mecbur kaldım” gibi bir ifadenin yerine mutlu bir ifadenin bulunması çok ilginçti.

Şöyle bir düşündüm. Bu annenin başında, omuzlarına kadar örten bir başörtüsü , sırtında pardesüsü olmasaydı herhalde çocuğunu bu yöntemle sakinleştiremezdi.

Karanlıkların, örtülerin, kara çarşafların gizlediği çirkinlikler, ahlak dışı davranışlar. Ne varsa ŞEFFAFLIK’ta var. Dışı görünen insanın içi de görünüyor demektir.

Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün….

(Kral Oidipus, Sofokles'in Türkiye'de tanınan yedi eserinden en meşhur olanıdır. Konusu kısaca: Oidipus'un annesine olan aşkıdır. Oidipus kompleksi, Sigmund Freud'un kurucusu olduğu teoriye göre karşı cinsteki ebeveyni sahiplenme ve kendi cinsinden ebeveyni safdışı etme konusunda çocuğun beslediği duygu, düşünce ve fantezilerin toplamıdır)

 
Toplam blog
: 28
: 625
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

Çok, çok, çok yıllar önce Ankara'da doğmuşum. İlk,Orta, Lise ve Yüksek Öğrenimimi,çalışma hayatımı, ..