Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '11

 
Kategori
Sinema
 

Krallar da insandır!

Krallar da insandır!
 

Konuşmak ya da konuşamamak… İşte bütün mesele bu! Söyleyecek çok sözünüz, paylaşacak değerli düşünceleriniz vardır. Ama bunları aktarmaya dilinizin gücü yetmez. Bir kelime hecelere bölünür de bir türlü bütüne dönüşemez! Bıyık altından gülenleri hissedersiniz, unvanınıza aldırmadan… Değişmek, çıkıp parlamak istersiniz sizi saran bulutun karanlığından! İç dünyanızda yaşananlar alıkoyar sizi, geçmişin verdiği eziklikten kurtulmaktan. Sonunda anlarsınız, söyleyemedikleriniz değil söylerken duyduğunuz kendi sesinizdir, sizi konuşmaktan alıkoyan! Siz, sizi sevdiğinizde tüm engeller kalkar; kelimeler, kesintisiz sıralanır kelimelerin ardından… 

Edward VIII, Amerikalı bir kadının egemenliğine girip tahttan feragat ettikten sonra İngiltere’nin Kralı olmak mecburiyetinde kalan George VI, bu görevi istemeyerek üstlenirken bir yandan da konuşma bozukluğunun yarattığı sıkıntıyla baş etmek durumundadır. Bu sınavda en büyük desteği karısından ve konuşma uzmanından gören Kral, İngiltere’yi yönetecek konuma zor da olsa gelecektir… 

Tesadüfler zinciri yaşamda, kralların da korkuları olabileceğini anlatan bir biyografik yapım olan ZORAKİ KRAL (The King’s Speech), aynı zamanda 1930’ların İngiltere’sini başarıyla yansıtan bir dönem filmi! Ülke profilini sakin ve akıcı kurgusuyla birebir veren yapımda, diyalogların abartısız ve sade oluşu dikkat çekici. Ödül almak için çekildiği belli olan ZORAKİ KRAL, topladığı Bafta Ödülleri ve Oscar adaylıklarıyla bunu göstermekte… Oscar’da ‘Inception’la çekişecek olan yapımda Geoffrey Rush, en başarılı performansıyla karşımızda! ‘En İyi Yardımcı Erkek’ olması muhtemel aktör, doktor unvanı bile olmayan bir uzmanı canlandırırken Colin Firth’e göre çok daha ön planda. Kraliyet ailesine farklı açıdan yaklaşan yapımda, onların da herkes kadar insan olduğu ve zaaflarla baş etmekte zorlanabilecekleri vurgulanmakta! Görünürde, konuşma bozukluğuna odaklanan ZORAKİ KRAL arka planda özgüvenin önemini yansıtmakta… Çocuklukta baskılarla ortaya çıkan ve hor görülme korkusuyla güçlenen kekemeliğin, kişinin iç sesiyle yenileceğini gösteren filmdeki yöntemlerse ders olacak nitelikte! 

İngiliz tarzının tipik bir örneği ZORAKİ KRAL, geçen yılki Oscar düşünülürse büyük ihtimalle ‘En İyi Film’ seçilecek! Bu konuda gönlüm, özgün senaryosuyla dikkat çeken ‘Inception’dan yana. Ancak ‘Hurt Locker’ı ‘Avatar’a tercih eden zihniyet elbette ki ZORAKİ KRAL diyecektir. Konu itibariyle bir yaratıcılık taşımasa da... 

‘127 Saat’, yaşama azminin öyküsü… 

Ölümle yüzleşme anında, yaşamı sorgulamak ve pişmanlıklarla bilinçlenmek… Hayatın değerini ancak kaybetmek üzereyken anlayanın yapabileceği son şey! Kaçırılanların fark edildiği bu hesaplaşmada, bireysel yaşamın sakıncaları ve aşırı özgüvenin bencilliğe dönüşerek kişiyi sevenlerinden uzaklaştırması acı veren gerçeklerdir… 

Az parayla çok iş yapmakta usta olan ‘Milyoner’in yönetmeni Danny Boyle, bu kez de Aron Ralston’ın gerçek öyküsüyle karşımızda! Başına buyruk bir yaşam süren Ralston’ın kanyonda sıkışmasını ve yaşam mücadelesini kendine has anlatımıyla seyirciye aktaran yönetmen oldukça başarılı! James Franco ise sonu baştan belli olan 127 SAAT’teki oyunculuğuyla, tek başına filmi götürüyor. 

‘Beni buraya getiren her şey seçimlerim’ repliğiyle izleyeni kendiyle hesaplaşmaya yönlendiren 127 SAAT, finaliyle de oldukça gergin dakikalar yaşatıyor. ‘Zoraki Kral’ gibi biyografik olan yapım, yaşama azmine güzel bir örnek! Sıkışıp kaldığı daracık alanda hayata dair küçük tatların ve ailenin önemini keşfeden bir insanın bunlardan aldığı güçle ölüme karşı direnmesini anlatan öykü, sizi içine çekip yaşama azmini hissettiriyor. Görüntü yönetmeninin becerisi ve müziğin başarılı kullanımıyla çaresizliği çok güzel yansıtan, çekim açılarıyla kanyonun darlığını izleyiciye aktaran 127 SAAT’te monotonluğu ve gerginliği azaltmak için geriye dönük sahneler devrede... Bir dağcının dramından yola çıkıp popüler kültürü ve insanların içine düştüğü tek başınalığı eleştiren 127 SAAT, bekleyişe ve dar alanın gerginliğine tahammüllü olanlar için güzel bir yapım. İzledikten sonra herkesin birilerine ihtiyacı olduğunu daha iyi hissedip annenizin her telefonuna cevap vereceksiniz! 

Anibal Güleroğlu 

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..