Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '09

 
Kategori
Kitap
 

krallar ve soytarılar

krallar ve soytarılar
 

http://www.istanbuloyuncakmuzesi.com/fotolar/Image/seker%20kral1.JPG


Erol Anar'ın 1996 yılında birinci basımı yapılan kitabı krallar ve soytarılar - Yurt Kitap- Yayın - tarafından çıkarılmış.

Kitabı; soytarılaşmayanlara ithaf ediyor yazar.

Günümüz insanına ve olaylarına dair pek çok cümle bulabiliyorsunuz bu kitapta.

En can alıcı cümleler de " sayıların acımasız oyunu ya da anaların sayısız acısı " başlığı altında toplanmış...

Okunmalı derim....

**

Yazar ; 20 ayrı başlık altında toplamış yazılarını ve ilk başlık uzak...

Kendine olduğun kadar hiçbir şeye ve hiçbir yere uzak değilsin.
Haydi bin yüreğinin gemilerine ve açıl fırtınalı denizlere. Ara, yaşamının anlamını ve onurunu insanın...

İçindeki uzağı öldürme!...

**

Bir diğer başlık da " soytarılar ve krallar"...

Soytarı, dans eden Kral'dır. Soytarı, Kral'ın içindeki Kral'ın dışa vurumudur.

Tek tek insanlar soytarılaştırılabileceği gibi, toplum da soytarılaştırılabilir. İnsanlık tarihinin en vahşi katliamlarını gerçekleştiren Hitlerin peşine takılan Alman toplumu soytarılaştırılmıştı.

Bin yıldır Kralın egemenliği altında ezilen, hak arama bilincine sahip olmayan, katliamlara, göçlere uğratılmış toplum da soytarılaştırılmıştı.

Krallar, değişir ve gidicidir, ancak soytarılar daima kalır. Kral öldüğünde herkesten daha çok onun sesi yankılanır sarayın loş ve ölüm kokan ürkütücü dehlizlerinde: " Kral öldü! Yaşasın Kral!."

O anda yeni tanrısını benimsemiştir. Eski Kral yoktur ve hiç yaşamamıştır; var olan tek gerçek yeni Kraldır onun için.

Soytarı , kimseye güvenmez, Kral'a da. Ve soytarı dünyada güvenilecek en son kişidir.

**

Sayıların acımasız oyunu ya da anaların sayısız acısı...

En can alıcı başlık bu... Başlığın altında savaş var, medya var, sayılar - sayılarla çizilen yürekler var...

...

Kanla sulanan bu coğrafyada barış bir umuttur ve belki de henüz yakalanmak üzere olan bir güvercindir.

Perde açılır.
Yıldızları loş ışıklarda sönmüş generaller harita üzerinde işaretlerler: Operasyon, hedef, saldırı...
Ve ölümler bomba gibi düşer üzerimize. Barış bir kez daha sabaha karşı yaralanmıştır. Kanatlarında ölülerin dayanılmaz ağırlığıyla havalanır : Küskündür ve üzerimize kan sıçratarak uzaklaşır.

ikinci perdeye geçilir.
Tam da bu anda sahneye medya girer. Ve ölüler çoğaldıkça daha büyük puntolar atılır : " 3 ölü daha, 3 şehit daha, 5 ölü daha!..."

Ey, ölüm çığırtkanı medyanın tabut taşıyıcıları; Ey, tekellerin k...ç yalayıcısı " mehmetçik" köşe yazarları; Ey, ölülerin üzerinden rant yiyenler!...

Ey, sayıların acımasız oyununu oynayanlar; Ey, anaların sayısız acısını duyumsamayanlar; Ey, yoksul ölülerin üzerine basarak dolar üzerinden maaş alanlar!...

Ey, karanlığın kışkırtıcısı medyanın aşağılık kalemleri !... Sayıların acımasız oyunu altında ezileceksiniz.

Bu arada acının taşıyıcılarından asker ana ve babalarının mesajları, savaş ve zafer nutukları arasında yitip gider: " oğullarımızın ne için öldüğünü bilmiyoruz", " Kardeşlerimizle savaşıyoruz", Bu anlamsız savaş son bulsun...
...
Perde iner.
Koyu bir karanlık çökmüştür. Ancak koyu karanlığın üzerine beyaz bir leke yapışmıştır : Yaralı bir güvercin... Yaralı bir umut...

Barış, şimdi ve birkez daha!...

**
Krallar yaşadıkça, soytarılar da var olacaktır.
Kralların ve soytarıların olmadığı bir toplum, gerçek anlamıyla özgür bir toplumdur.

Bir gün özgür bir toplum kurulacaktır ve insanlar şöyle bağıracaklardır :

Kral öldü!... Soytarı da ! ...

...

 
Toplam blog
: 206
: 1273
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

Don Kişot, Matematikçi, Öğretmen, Öğrenci ..