Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '12

 
Kategori
Siyaset
 

Kredi alan bir ülkeden kredi veren bir ülke olmak

İşte AK Partinin on yıllık iktidarında en önemli gelişme bu olsa gerektir. Mısır gibi bir ülkeye bir milyar dolar kredi veren bir duruma gelmek. On yıl önce Ecevit döneminde memurların maaşlarını vermekte sıkıntı çeken, yüksek faizle kredi alan, hatta IMF’ye borçlanmak için öne sürülen her türlü şartı kabul eden bir devlettik. Bugün ise kendimize, yatırımlarımıza para ayırdığımız gibi bizden fazla olan bir parayı başkalarının zorluklarına yardım için kullanıyor durumundayız.

Aşırı israf ekonomisi güden, zorluklar içerisinde bocalayanlar belki bu durumu anlamıyor olabilir ve niçin kendilerine yardım edilmediğini dillendirebilirler. Hatta memurun, işçinin niçin maaşlarının artırılmadığını söyleyebilirler. Fakat onların düşünemediği ekonomide dengeler gözetilmediği zaman ve aşırı popülist anlayışlarla devlet idare etmek iflasa doğru gitmek, bindiğimiz dalı kesmektir. Önemli olan bütün dengelerde adaleti gözetmektir.

On yıllık iktidar döneminde siyasi ve ekonomik çok şey değişti. İşte bir partinin kongresine, 80 devlet yönetici katılıyor ve eskiden düşman olarak görülenlerin Türkiye’yi model olarak görüyor ve bunlardan bazıları Tayyip Erdoğan’ı dünya lideri ve Müslümanların temsilcisi olarak görüyorsa değişen çok şey olmuştur. Eskiden çoğu devlet yönetici Türk yöneticileri dikkate almazdı. Tabi işin ilginç tarafı bu kadar lider gelmiş olmasına rağmen Türkiye’de bulunan ve mecliste temsil edilen partilerin liderleri veya temsilcileri orada bulunmamaktadır. Tam tersine onların kongresine de iktidar partisinin temsilcileri gitmiş olmasına rağmen.

Değişen çok şey olmasına rağmen bizim hala halk olarak anlayışımız değişmemiş ve değişme yönünde sınırlı gelişmeler olmuştur. Bu tür bir ilerleme ile ancak yöneticilerimizi sağlıklı seçersek belki onlar bizim adımıza ilerlemeler sağlayabilirler. Çünkü kendi geleceğimizi şekillendirme hususunda hep başkalarının etkisinde kalmaktayız. Yöneticiler dirayetli olduklarında halkın yararına çalışmalar sergilemektedirler. Fakat insanımız adına demokrasiyi insanın istedikleri doğrultuda şekillendiren bir anlayış ile yola devam etmelidirler. Halka rağmen farklı anlayışları yönetime hakim kılmak demokratik anlayış olmaktan uzak bir yönetim anlayışı olur.

Halkımız hala çalışmanın yerine sosyal yardımlar alma peşindedir. Üretimden çok üretilene ortak olmak istemektedir. İşte muhalefet partilerinin eleştirileri bu yöndedir. AK Partiye oy verenleri, bu sosyal yardımlardan faydalanmak isteyenlerin çoğunlukta olduğunu belirtmekteler. O zaman yanlışlık şundan kaynaklanmaktadır ki eğer toplumun yarısından fazlası bu partiye oy veriyorsa halkın tercihi kendi istikametinde olduğu görülmektedir ya da bu artan üretim nereden gelmektedir? Bunun hesabı iyi yapılmalıdır. İnsanımızı revize ederken onları tahkir etmeden yapmalıyız. Çalışan ve ilerleyen bir ekonomi sahibiyiz. Elbette toplumda devamlı asalaklar bulunmuş ve geçimlerini bu tür sadakalardan faydalanmaya çalışanlar vardır.

Biz bu kadar gelişirsek 2023 vizyonunu ve ekonomik göstergeleri yakalayabiliriz. Çalışmalarımızı o yönde ilerletebiliriz. Toplanan vergilerimiz artıyorsa, ekonomik göstergelerimiz büyüyorsa, ihracat artıyor, ithalat önceki artışlara oranla biraz geriliyorsa,  bunlar olumlu gelişmeler olarak düşünülmelidir. Karamsar tablolar çizerek, ülkeyi batan gemi olarak değerlendirmek doğru değildir. Bugün terör sorunu ya da Kürt sorununu hallettiğimizde burada harcanan para ekonomiye büyük bir güç olarak geri dönecektir. Akaryakıt, doğal gaz, elektrik fiyatlarının artışı en büyük ekonomik kamburdur. Bunlara çözümler bulunması, yanlışlıklardan uzaklaşılması gerekmektedir.

Devletin millete hizmet etmesi, onların bütün ihtiyaçlarını gidermesi ve sorunlarını çözmesi ile olur. Ekonomik göstergeler büyürken halkada bunun aktarılması gerekmektedir. Halkı refah ve gelişmişlik payından uzak tutmak doğru değildir. Devlet zora düştüğünde kemer sıkma politikalara halka dayatmakta, deprem vergisi, ÖTV, KDV ve benzeri vergi artırımına giderken şimdi de daha fazla elektrik üreterek, vergisiz elektrik halkına vererek, dışa bağımlılıktan kurtarabilir. Yerel santrallerle, yerel kaynaklar kullanılarak bu tür çözümler üretebilir. Her alanda dışa bağımlılık, ithalatın artmasına, paramızın dışarıya aktarılması anlamına gelmektedir.

Yeni politik gelişmeler için 2023 olarak ortaya konulurken büyük Türkiye hülyası gerçekleştirilmesi en büyük projedir. Bunun yanında 2071 tarihi de Türkiye’nin cihan devleti olması olarak gereken projelerin hayata geçmesi ile mümkün olabilir. Tabii Türkiye’nin tarih sahnesinde yerini güçlü olarak alabilmesi kamburlarından kurtulması ile mümkündür.

Siyasi yanlışlıklardan sıyrılan, ekonomik göstergelerinin iyileşmesiyle mümkündür. Karizmatik bir lider ve kadroya sahip olan bir devlet ancak bu üstün özellikleri gerçekleştirebilir. Dünya sorunlarının çözümünde ortak olduğunu gösterebilir.

 
Toplam blog
: 35
: 1258
Kayıt tarihi
: 17.08.12
 
 

Türkiye meselelerine duyarlı, çeşitli alanlarda yazan ve araştırmayı seven bir eğitimci...T ..