Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '07

 
Kategori
Kitap
 

Kristal Denizaltı / Ahmet Altan

Kristal Denizaltı / Ahmet Altan
 

Alıntıdır


"Hatırlamadığımız zaman geçmişimiz, hayal etmediğimiz zaman geleceğimiz yok."

Okuduğum Tarih:24-25 Mart 2004
Kristal Denizaltı-Ahmet Altan
Can Yayınları-Denemeler
1.Basım 2001

Ktap Hakkında Yazdığım Not:

Kitabı okumam uzun sürmedi; öykü ve denemelerden oluştuğu ve ince olduğu için. Klasik Ahmet Altan romanı ve kadın ruhuna derinden bir bakış açısı. (Bizi bizden iyi tanıyan yazar, diye boşuna dememişler.) Bu kitap "İsyan Günlerinde Aşk"tan sonra biraz hafif kalıyor.

Yazar olmanın zor tarafı bu olsa gerek, hep bir öncekini aşmak durumundasınız. Okuyucu hayal kırıklığına uğramasın sonunda. Ahmet Altan öyküleri hep kadınlar üzerine, ne demek istediğini veya okura ne vermek istediğini bir anlayabilsem. Kitapta en doğru söz ve çok sevdiğim bir söz vardı. "Sözün özü" ya da "özün sözü" denilebilecek;

-"Bir kadın kendi kendini , bir erkeğin kendi kendini tanıdığından daha fazla tanır, bir kadının esas ilgi alanı kendisidir, çünkü erkekler kadınlarla ilgilenirken kadınlar kendi kendileriyle ilgilenirler." 

İşte öyle bir kitap! Arzu edenler okusun!

Kitaptan Alıntılar:

-Hatırlamak için harcadığımızdan çok daha fazla çabayı unutmak için harcıyoruz. (s.9)

-Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız, göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır. (s.11)

-Birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık, ama herşeyi olduk. Goethe (s.19)

-Birbirinizi seviyorsanız "birbirinizini hiçbir şeyi" olarak kalamazsınız; sevgi hareket eder, yürümek, ilerlemek "herşeyi olmaya" doğru gitmek ister; sonunda "herşeyi" olursanız, ondan sonrası ayrılık mektubudur ya da daha fenası, bir sıkıntı ve kaçış. (s.22)

-Şeytanın yarattığı bir gökkuşağı gibidir kıskançlık. Kendini tutsak, kıskandığını özgür görürsün. (s.25)

-Bir insanın içinde, sevdiğinden kuşkulanmak için ekilecek kötü tohum bekleyen uğursuz bir toprak vardır. W.Shakespeare (s.26)

-Bir kadınla üç şeyi yapabilirsin;ya onu seversin ya onun için acı çekersin ya da onu yazarsın. (Justine) Lawrence Durrell (s.45)

-İki insan ayrılırken, şefkatli konuşan taraf aşık olmayan taraftır. Alain de Botton (s.56)

-Kadınlar ve yazarlar, görünenin altındakileri kurcalayarak bu sorulara cevap ararlar, içgüdüleriyle de olsa gerçeğin daha allarda bir yerlerde olduğunu sezerler. (s.119)


-Dağların zirvesi, o geniş görkemli, engebeli yapının en dar yeri, en küçük parçası, uzun süre kalınması ve yerleşilmesi en imkansız olan bölgesidir. (s.158)


-Dağa tırmananlar, tırmanırken harcadıkları zamandan çok daha azını geçirirler zirvede. (s.161)

Yayınevi Notu:

Bazen en büyük öfkeyi en çok sevdiklerimize duyarız.
Bazen en yakınlarımız en çok acıtır canımızı.
Bazen en tutkulu aşkla bağlı olduğumuzdan en vahşi intikamı almak isteriz.
Bazen kendi duygularımızdan bile kuşkuya düşeriz.
Bazen sevdiğimiz kuşkulandırır bizi.
Sevgiyi, aşkı, mutluluğu saf ve lekesiz bir biçimde ele geçirmeyi başaramayız.
Hayat, bütün izlerin birbirine karıştığı ürkütücü bir ormana benzer bazen.
Böyle zamanlarda bir ses, bir işaret, bir yardım ararız yaşadıklarımızı ve bize yaşatılanları anlayabilmek için.
Bizim yaşadıklarımızı başka yaşayanlarda var mı merak ederiz.
Bu kitap, insan duygularının karmaşıklaşıp belirsizleştiği ilişkileri, o ilişkilerin içinde her an biçim değiştiren duyguları, içimizi yaralayan kıskançlığı, kendi mutluluğumuza kendi seçimlerimizle engel olduğumuz anları, kararsız kalmanın korkunç bir karar olarak hayatımıza yansımasını, şehvetin ruhumuzu zaptettiği o karanlık çağıltıyı, kimi zaman ele geçirdiğimiz mutluluğun ışıltısını, o mutluluğu kaybetmemize yol açan hatalarımızın geçmişimize uzanan köklerini anlatıyor bize.

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..