Kritik dönemeç

Beşiktaş - Bursa maçları normal şartlarda zaten çok zor ve gergin geçen mücadaleler oluyor.. Üstüne üstlük uzun yıllar sonra, hem Bursaspor taraftarlarının tribünde olması, hem de Beşiktaş'ın hafta içinde Kiev'de yaşadığı faciadan sonra bir geri dönüş maçı haline dönmesi, maçın çok zorlu olacagını gösteriyordu.. Beşiktaş'ın bu sene 5'i lig 3'ü Avrupa kupası 1'i hazırlık olmak üzere 9 maçını stadda canlı olarak izlemiş bir biri olarak, geçen seneden çok farklı bir takımla karşı karşıya olduğumuzu söylemek lazım.. Geçen senenin ayaga kısa pas yapan, kısa üçgenler kuran, çok hızlı bir şekilde karşı sahaya çıkan takımı bu sene ne yazık ki yok.. Onun yerine Ouresma ağırlıklı kanat akınlarıyla pozisyon bulmaya çalışan ama santrafor bölgesindeki yetersizlikten dolayı genelde maçların ilk yarılarını boşa geçirip ikinci yarılardaki ortasaha baskısıyla karşı kalede baskı kurup maç çeviren bir takımla karşı karşıyayız..

Dün akşamki Bursaspor maçı da aslında bu seneki diger maçların bir tekrarı gibiydi.. Yine ilk yarısı çöpe giden, Ouresmasız karşı kaleye hiç gidemeyen bir takım vardı sahada.. Bir kanatta Olcay'ın öteki kanatta Aboubakar'ın oyuna hiçbirşey katamaması, Oğuzhan'ın yine 10 numara pozisyonunda hiçlere oynaması, Cenk'in santrafordaki verimsizliği, ortasahadaki iki benzer oyuncunun varlığı, koskocaman bir ilk yarının yine boşa gitmesine olanak sağladı..Tabii bu kısır Beşiktaş'a karşı Bursaspor takımı, Başakşehir minvalinde bir takım olmadıgı için tek pozisyon dışında pozisyon bulamaması da ayrı bir tartışma konusu.. Hamza Hamzaoğlu'nun 4-2-3-1 düzeni aslında doğru bir düzen gibi gözüküyor.. Ama bu düzende kaptığın toplarla kanatlardan çok hızlı hücuma çıkman lazım, ama dün ilk yarıda en az dört beş sefer 4'e 2 yakalanan Beşiktaş savunmasına karşı pozisyon olabilecek akınların hepsini harcadılar..Bu da aslında sistemin teoride doğru ama pratikte antremanlarda çok çalışmadıklarını gösteriyor..

Beşiktaş takımının ilk yarıda çıkan kadrosu ilk başta herkese bir acaip geldi.. Kendi sahanda oynarken Necipli bir orta saha ile oyuna başlamak maç başlarken çok acaip maç bittiğinde ise çok doğru bir kararmış gibi gözükmesi bile Beşiktaşın bu seneki takım formatının ne kadar entresan olduğunun bir göstergesi..Caner ve Taliscanın sakatlanmasından sonra kanatı ve nerdeyse tam bir forveti olmadan bugün lig liderliğini namaglup bir şekilde Başakşehir takımıyla paylaşması gerçekten üzerinde durulması gereken bir durum.. Dün aslında acaip bir şey daha oldu Beşiktaş açısından.. O da ikinci yarıdaki Tolgay- Olcay değişikliğinden sonra ortaya çıkan kanatları olmayan ortasaha baskılı oyun planı daha önceki çöpe giden ilk yarı formatlarından çok daha işlevseldi..Tolgay'ın dripling yapabilme becerisi, Cenk'in sol tarafta Benfica maçındaki etkinliğini göstermesi, Oğuzhanın serbest olarak cezasahasına yakın yerlerde top alması, Aboubakarın golcü değil ama yıpratıcı santraforu oynayabilmesi, Gökhan Gönül'ün müthiş hırsı geçen haftaki Fenerbahçe maçında kendisine yapılanlardan sonra gerçek bir abi gibi takıma sahiplenmesi(  özellikle ikinci penaltıda Oğuzhan'ın kullanma isteğine rağmen topu elinden alıp takımın penaltıcısı Cenk'e teslim etmesi önemliydi.) teoride yanlış ama pratikte doğru bir oyunun ortaya çıkmasına sebep oldu.. Beşiktaş'ın Kiev maçının yaralarını sarması önemliydi.. Eğer bu maçıda kaybetmiş olsaydı depresyona girme ihitimali çok yüksekti.. Muhtemelen devre sonuna kadar puan kaybı yapmadan devam edip devre arasında stoper, kanat ve forvet oyuncusu takviyesiyle sezon sonunda yine ipi gögüslemeye çalışacaklar..

Son olarak hakem Bülent Yıldırım eyyamı yüksek bir maç yönetti diyebiliriz.. İlk yarıdaki Olcay'ın pozisyonu penaltı, Marcelo'nun pozisyonu kırmızı karttı.. İkinci yarıdaki iki penaltı da doğru karar, Merter'in çift sarıdan atılmaması hataydı.. MHK'nın artık miadını doldurmuş hakemlerle vedalaşıp genç yetenekli hakemlere yol açması lazım..Yoksa maç yönetecek hakem bulunamayacak.