Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Kriz, acı patlıcan ve dünya

Kriz, acı patlıcan ve dünya
 

Tüm dünya krizi hissediyor


Bugünlerde dünya banka kriziyle yatıp, banka kriziyle kalkıyor.

Medyadan takip ediyorsanız, Amerika, İngiltere, İzlanda, Almanya gibi ülkelerde neler olduğunu, hangi bankaların çöktüğünü, hangilerinin can simidi beklediğini biliyorsunuzdur.

Kriz durmuyor, her gün yeni bir atılım yapıyor, başka bir sahaya el atıyor, hükümetler ayakta, piyasalar şaşkın, dolar tırmanıyor, petrol inişe geçti.

İnsanlar daha da şaşkın, bankalarda biriktirdiği birkaç kuruşu olanlar, hele borsaya para yatırmış olanlar ne yapacağını bliemez durumda.

Almanya Başbakan Merkel’in önderliğinde, bankaları kurtarma kampanyasına girişti. Fransız hükümeti 10.5 milyar Euro ile altı büyük Fransız bankasına destek oluyor. ABD tarihinin en büyük kurtarma operasyonu ile meşgul. Tüm dünyadan böyle içerikli haberler yağıyor.

Dünyanın bankası olarak tanınan İsviçre’de bile, para kaleleri olarak bilinen büyük bankalar sallantıda. Devlet bu büyük bankalar, UBS ve Credit Swiss’in imdadına milyarlar tutarında yardımla yetişiyor.

İşinde gücünde olan normal Avrupa’lı, bir an içinde, kendisini artık emniyetli olmayan bir banka düzeni içinde buluverdi. Amerikan bankaları ile işbirliği yapmış, büyüme hırsıyla ev kredileri işine katılmış olan Avrupa’lı bankalar, kısa zaman içinde bütçelerinde açılan korkunç delikler karşısında kaldılar ve hızla müşteri kaybetmeye başladılar. Yatırım yaptıkları hisselerin değer kaybetmesiyle bir anda paraları azalmış olan hesap sahipleri, hızla birikimlerini geri çektiler. Bir kısmı bu paraları daha küçük olan yöresel bankalara taşıdılar. Bazıları da, paralarını bölerek, küçük miktarlar halinde değişik bankalara yatırdılar.

Bu arada altına hücum oldu. İnsanlar deli gibi altın satın aldılar. Kuyumcuların elindeki altın stokları bitti. Yenileri ısmarlandı.

Ortralığa hakim olan hava aslında tedirginlik ve belirsizlik. Her kafadan bir ses çıkmakta, hergün gazete ve finans dergilerinde birbirinden farklı tavsiyeler okuyup, ne yapması gerektiği konusunda, daha da şaşkınlaşıyor insanlar.

Bazı otoriteler, ev ipoteklerinin tamamen ödenmesini, bazıları tam tersini tavsiye ediyor. Bazıları alınmış tahvillerin satılmamasını, bazıları ise hepsinin paraya çevrilerek , tüm borçların kapatılmasını öneriyorlar. Çalışanlar, emeklilik sigortalarındaki paraların başına ne geleceğini düşünüyor, emekliler, emekli aylıklarının düzenli ödenip ödenmeyeceğini.

Büyük bankalar, durumlarının hala çok sağlam olduğunu iddia etmeye uğraşıp, ıslık çalmaya çalışırken, daha küçük olanlar, tüm müşterilerin kendilerine akmasıyla övünüyorlar.

İnsanlar paracıklarını hiçbir bankaya emanet etmeyip, yastık altında ya da bahçedeki çömlekte saklamayı bile düşünür hale geldiler.

Emniyetsizlik son haddinde.

Uzun seneler önemli bir UBS banka şubesinde müdürlük yapmış ve şimdi emekli olan bir tanıdığım, fikirlerine müracaat ettiğimde, bana şunu söyledi: “Çek paranı, al eşini, bir dünya seyahatine çık!”

Bundan daha açık konuşulamazdı sanırım. Demek oluyor ki, birikimlerimiz şu anda hiçbir yerde tam emniyette değil.

Kriz konusundaki tavsiyeler arasında bir gazetede de şunları okudum:

“Yatırımlarınızı kendinize yapınız. Kurslara gidin, görmek istediğiniz yerleri gezin, beş yıldızlı bir otelde bir tatil geçirin, en iyi restoranlarda yemek yiyin, çoktandır istediğiniz arabayı alın.”

Yani açıkçası vur patlasın, çal oynasın! Varsa paranız, biriktirmek, saklamak, birşeylere yatırmak yerine, oturup çıtır çıtır yiyin!

Eşim, büyükbabasının bir anısını anlatmıştı. 1929 senesinde, tüm dünyayı sarmış olan büyük mali krizden hemen önce, büyükbabasına, kendi babasının ölümüyle bir miras kalır. Ölen babadan kalan çiftlik satılmış ve miras , altın halinde kardeşler arasında bölüşülmüştür. Büyükbaba kendisine düşen 4000 Goldmark değerindeki payı, hayatının yanlışını yaparak, kağıt paraya dönüştürür.Tam o sırada borsa tarihine Amerika’da “siyah perşembe” Avrupa’da “siyah cuma” olarak geçen bir felaket yaşanır. Bunun arkasından çöken firmalar işçi çıkarırlar, büyük bir işsizlik baş gösterir. Para hızla değer kaybeder. Eşimin büyükbabasının eline geçen miras, sonuç olarak, karısı ve iki kızıyla bir restoranda, bir akşam yemeği yiyebilmesine yetmiştir ancak.

Bir akşam yemeği yerine, büyük bir dünya seyahatinde, her akşam mükellef bir sofraya oturmak daha tercih edilir bir şey olurdu herhalde.

Türkiye bu krizin neresinde, bankalar batabilir mi, buna karşı ne gibi tedbirler alınıyor, gazetelerde çıkan haberlerden anlamak mümkün değil.

Türkiye veya Türkiye’deki bazı çevreler, ülkenin acı patlıcan olduğunu düşünüyorlar belki de.

Acı patlıcanı kırağı çalmaz, adam sende, hiç birşey olmaz!

Tüm dünyayı sarsan bir kriz karşısında, en sağlam bilinen ülkeler bile etkilenmişken, herhangi bir yer, etkilenmeden kalabilir mi bilinmez.

Avrupa’da kriz piyasalara da el atmaya başladı bile. UBS dünya çapında 1500 çalışanını işten çıkaracakmış. Kapital kaybı ve güvensizlik devam ederse, daha başka neler olacağı da meçhul.

Huu, Türkiye! Orada kimse var mı?

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..