Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Kriz, tefeci ekonomi politikalarının iflası mı?

Kriz, tefeci ekonomi politikalarının iflası mı?
 

Tefecilik ; ilk çağlardan beri zor durumda kalmış ya da tembel, hovardaca para harcamayı seven sorumsuz kişilerin durumundan çıkar sağlayarak kolay yoldan geçim sağlamak ve zengin olmak isteyenlerin başvurdukları bir yöntem olarak görülmüştür. “İlk tefecilik ve faiz Yahudiler tarafından ortaya çıkarılmıştır. Diğer dinlerde faizin yasak olması Yahudilere bu konuda çok geniş bir alan sağlamıştır. (Banks and Banking, sf.172)Tefecilik yoluyla oldukça yüklü sermayelerin sahibi olan Yahudiler ticarete de yöneldiler. “

Yaşadığımız yerleşim yerlerinde bu işi meslek edinmiş insanların nasıl ve hangi yöntemlerle çalıştıklarını , kısa sürede nasıl zenginleştiklerini ve nasıl yaşadıklarını yakından biliyoruz.Yine sağımızda solumuzda tefecinin ağına düşmüş , işi bozulmuş, ailesi dağılmış hatta intihara sürüklenmiş yakınlarımız , tanıdıklarımız var. İşi bozulan , zor durumlarda kalan çaresiz insanların yüzde ondan yüzde otuzlara kadar aylık faizlerle borç almış olduklarını duymuş veya görmüşsünüzdür.

Yeni Türk Ceza Kanunu 'tefecilik' fiilini suç olarak tanımlıyor. Buna göre tefecilik yapanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası verilebilecektir .

“Mersin’de meydana gelen , bir öğretmenin tefecilere olan borcu nedeniyle intihar etmesi olayını aydınlatmaya çalışan Mersin Emniyet Müdürü, tefecileri en çok cesaretlendiren konunun karşı tarafın korkaklığı olduğunu belirterek, "Bu konularda tek başına polisin mücadelesi yetmez. Suçtan zarar görenler devletin gücüne güvenmelidir. Hiç kimse korkmasın, biz bu kan emicilerle mücadelede kararlıyız. Yeter ki mağdur olan kişi bize müracaat etsin. Korkak insanlar sömürülmeye mahkumdur" dedi.” ( Gazetelerden alıntıdır.)

Gelelim öncülüğünü ABD’nin çektiği küresel tefeci ekonomi politikalarının sonuçlarını değerlendirmeye; Dünyada, sanayileşme devrimi ile birlikte; kapitalizm, sosyalizm ve Atatürk ilkelerinden biri olan devletçilik anlayışımızla örtüşen karma ekonomik sistem birer kalkınma modeli olarak uygulanagelmişlerdir.

Sosyalizmin çöküşü ve kapitalizmin en vahşi unsurlarının bir araya gelmesi ile sürdürülmeye çalışılan serbest piyasa ekonomisi ya da liberalizm, üretime değil faiz, tahvil , hisse senedi ve borsa oyunlarıyla bugüne kadar dayanabildi ve 1929 ekonomik krizini aratmayacak büyüklükte bir finansal krize yol açtı. Krizin etkilerinin daha yeni yeni hissedilmeye başlandığı ve hala şiddetle sürüyor olması , artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisidir.

Krizin temel nedenleri ; ABD’de , Mortgage kredilerinin yapısının bozulması, faiz yapısının uyumsuzlaşması, konut fiyatlarındaki balon artışlar, menkul kıymetlerin fonlanmasında yaşanan sıkışıklık, kredi piyasalarının genişlemesi ve kredi derecelendirme sürecindeki sorunlar olarak açıklanmaktadır.

Uluslararası finans krizinin başlangıcı olarak kabul edilen Ağustos 2007 tarihinden bu yana ABD’de batan banka sayısı 13’tür. Banka iflasları 2008 yılında hızlandı ve sadece bu yıl 11 banka iflas bayrağını çekti. Batan bankaların aktif büyüklüğü toplamı ise 173 milyar 800 milyon dolar düzeyinde bulunuyor.

ABD’de George Bush yönetimi, zor durumdaki şirketleri iflastan kurtarmak için Kongre’ye 700 milyar dolarlık bir paket önerdi. Bunun, 1929 yılında yaşanan Büyük Buhran’dan bu yana en büyük mali kurtarma planı olduğu belirtiliyor. Ancak krizin ABD’ye toplam maliyetinin bu tutarla sınırlı kalmayacağı ve 1.8 trilyon dolara ulaşabileceği kaydediliyor.

Türkiye’de kriz bütün sektörlerde kendini hissettirdi. Yüzbinlerce kişi işsiz kaldı. Özellikle tekstilde fabrikalar kapandı ya da üretimi durdurdu. Dövizle borçlanmış iş adamlarından, işlerini tasfiye edenler , intihar edenler oldu. Gazetelerde tecavüz, taciz ve cinayet, yaralama vb. haberlerden geçilmez oldu. % 2’lik maaş ve ücret artışlarına karşılık % 60’ları bulan tüketim maddeleri zamları ile karşı karşıya kaldık. % 200’leri bulan gübre, ilaç ve benzerlerindeki fiyat artışlarına karşın köylü ürününü üç beş yıl önceki fiyatlara satamaz oldu. Kısaca söylemek gerekirse krizin faturasından nasibini almayan toplum kesimleri kalmadı. Önlem almakla görevli olanlar “ Hamdolsun, kriz bizi etkilemedi. Krizi fırsata dönüştüreceğiz.” Diyerek ilgisiz ve bilgisiz olduklarını gösterdiler.

Kriz, tefeci ekonomi politikalarının çöküşüdür, iflasıdır.

Krizden çıkış yolu da Atatürkçü ekonomi uygulamalarıdır.

 
Toplam blog
: 190
: 3134
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Emekli öğretmenim. Yurdunu, ulusunu seven, her konuda sorumluluk sahibi gençler yetişsin istiyorum. ..