Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Kriz sadece Türkiye-Suriye Krizi Değil...

Kriz sadece Türkiye-Suriye Krizi Değil...
 

Türkiye ile Suriye arasındaki "kriz" Suriye'nin bu süreçteki tavrına göre daha da derinleşebilir.


Bu konuda teknik detaylara girmeden genel bir değerlendirme yapmak daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.  Zira bu teknik detaylar üzerinde "lafazanlık" yapan fazlasıyla "stretejist" var. Bununla birlikte bu teknik detaylar olayın anlaşılmasında ve sürecin hangi yönde seyredeceğinin belirlenmsinde büyük önem taşıyor.

Öncelikle olaydaki belirsizliklerin bir an önce giderilip olayın bütün unsurlarıyla netleştirilmesi gerekir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve diğer yetkililerin şimdiye kadar yaptığı açıklamalar henüz bu netliği sağlayacak yeterlilikte değil. Başbakan Erdoğan'ı Salı günü yapacağı kapsamlı açıklama ile taşların yerine oturması ve önümüzdeki resmin netleşmesini bekliyoruz.

Siyasetin önemli sınavı

Uçak Suriye karasularında mıydı? Oradaysa neden oradaydı? Suriye uyarı yaptı mı yapmadı mı? Bütün bunlarından bağımsız bir durum daha var. İç politikada her gün değişen gündemler üzerindeki kısır tartışmalardan farklı olarak Türkiye'deki siyaset kurumu, iktidarıyla muhalefetiyle ilk kez böylesi bir "devlet politikası" sınavı veriyor. Siyaset kurumunun bütün unsurlarıyla bu sınavda nasıl bir performans sergileyeceği süreç içinde görülecek. Ancak muhalefetin şimdiye kadar tavrı son derece soğukkanlı ve makul. Her türlü şoven ya da lirik, kışkırtıcı söylemlerden uzak. Kamuoyu da genel olarak aynı soğukkanlılık ve sağduyu ile meseleye yaklaşıyor. İktidar da muhalefet partileriyle iletişim kanallarını açık tutuyor. Süreç hakkında onları bilgilendiriyor. Umarım bu sağduyu özellikle muhalefet açısından bu şekilde devam eder. "Selden kütük kapma" yarışına dönüşmez.

Türkiye bu krizi şu aşamaya kadar soğuk kanlı bir şekilde götürmekte başarılı. Krizi "politikaya" dönüştürmeye çalışıyor. Uluslararası hukuku işletmeye çalışıyor. NAT0'nun ünlü 5. maddesine göre üye ülkelerden herhangi birisine yapılan saldırı, hepsine yapılmış sayılır. Dolayısıyla NATO'nun olaya müdahil olması için girişimler başlamış durumda. Fakat benim gördüğüm NATO bu konuda biraz isteksiz. En azından Libya'ya yapılan müdahalede olduğu kadar hevesli görünmüyor. Bu sebeple, Türkiye'nin politikalarını belirlerken uluslararası kuruluşların ve bu kuruluşlarda etkin devletlerin tavrını dikkatle tartmasının önemini bir kez daha belirtmek gerekiyor.

Hak değil güç önemli

Uluslararası hukuk, güçlülerin hukukudur. Uluslararası hukukta ne kadar haklı olduğunuz değil, ne kadar güçlü olduğunuz önemlidir. Gücünüz oranında politikalarınız ya da taleplerinizi geçerli kılarsınız. Bu meseleye sadece Suriye-Türkiye meselesi olarak bakmamak gerekir. Bu mesele Türkiye-Suriye-Rusya-Çin ve Arap dünyasının önemli bir kesimiyle ilgili bir meseledir. Rusya ve Çin faktörünü göz ardı ederek Türkiye-Suriye meselesi olarak bu meseleye bakılmamalı. Ayrıca İsrail faktörü de çok önemli. İsrali uluslararası güçler dengesinde Her ne kadar Amerika ve İngiltere'yle birlikte Rus ve Çin bloğunun karşısında yer alıyor gibi görünse bile, özellikle Doğu Akdeniz-Suriye-Lübnan politikaları üzerinde İsrail'in  İran ve Rusya çıkarları örtüşüyor. Suriye rejimi Rusya'ya verdiği destekle, Ruslar için Doğu Akdeniz'de bir liman görevi görmekle birlikte, İsrail için de kuzey sınırlarının güvenliği anlamına geliyor. İran için de Akdeniz'e açılan bir kapı olmakla birlikte,  Şii kuşağın ne kritik halkalarından biri...   Dolayısıyla, yıllar önce Öcalan'ın Şam'dan çıkarılması sürecindeki Türkiye-Suriye krizi ile bu kriz birbirinden farklı. Bu nedenle ikisi arasında bir karşılaştırma da yapılamaz.

Rusya-Çin-İran ve İsrail

Türkiye' yıllarca "aşıcık aşım, ağrımaz başım" mantığıyla içe kapalı bir uluslararası politika anlayışı benimsedi. Bu nedenle, İran Balkanlar'dan Kafkaslara, Lübnan'dan Güney Amerika'ya kadar çok geniş bir alanda öyle ya da böyle dini ve siyasi bir etki oluşturmaya çalışıyor. Bugün gelinen noktada gördüğümüz kadarıyla, İran; Arap coğrafyasıyla tarihi, kültürel ve dini farklılıklarına rağmen, Ortadoğu'nun belli bir kısmı üzerinde bizden çok daha etkili... Rusya da aynı şekilde. Soğuk savaşın bitişinin ardından kaybettiği etkisini Putin ile yeniden kazandı. Çin ise yeni bir süper güç alternatifi olarak dünyanın bütün alanlarında söz sahibi olmaya çalışıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu konuda son derece güçlü bir blokla karşı karşıya...   

Suriye'nin tavrı belirleyici olacak

Suriye'nin bundan sonraki tavrı çok önemli. Zira sürecin hangi yönde işleyeceği Suriye'nin tavrına göre belli olacak. Suriye'nin kendisini koruyan bloktan bağımsız hareket edemeyeceği değerlendirilirse, ortada sadece Suriye ve Türkiye'yi değil; bütün küresel güç aktörlerini ilgilendiren tarihi bir meselenin varolduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.  

son  sson  Bu 

 

 

 
Toplam blog
: 32
: 1375
Kayıt tarihi
: 19.11.08
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 2004 yılında bitirdi. 2006 – 2008 yılları arasında Ame..