Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '17

 
Kategori
Astroloji
 

KT 159: Bitişik Koyda Oturan Akrabası “Abla”ya, Tanık Olduğu Kazayı Anlatır

"Yahu olur şey değil! Aynı film izler gibi! Oturdum kahveye, ablamı bekliyorum, bir kadın, az önümde Körfez Birlik arabasından indi, elinde plastik saksılar, bir torbada fideler… Karşıya geçecek, yolun yarısı geçti, hani ortada çimen bir yer var ya, orada durdu. Ya, tam o sırada karşıdan, bizim yoldan koyu bir araba, hata onda, yüzde yüz onda, Burhaniye tarafından da arkası kapalı bir iş arabası, bu kendi yolunda; koyu araba buna bir çarptı, film seyreder gibi seyrediyorum, biri anlatsa inanmam! Şimdi kadın gördü bunları, çimende birkaç adım geri gitti, beyaz iş arabası kırdı, kurtaramadı, dönülmez levhasına çarptı, demiri altına aldı, eğdi, gitti kadına vurdu! Kilolu da kadın, sana benziyor, böyle senin gibi kır saçlı, Allah inandırsın, uçtu, birkaç metre havalandı, spor ayakkabıları vardı ayağında, ayağından fırladı! Koştum hemen, kendinde değil, çantasını koydum başının altına, az sonra kendine geldi… Allahtan 112 iyi çalışıyor, 10 dakikada gelip aldılar, ilk yardım falan…" Bitişik koyda oturan akrabası “abla”ya tanık olduğu kazayı anlatır, "hayat işte" diye bağlar sözlerini, "ne önemsiz şeylere takılıyoruz, üzülüyoruz..."

Kolunun altına kıstırdığı, marketçi Rıza’dan alıp, bantlarını yırtarak yassılttığı kolilerle sert rüzgârda havalanmamaya çalışarak yürüyen “abla”, döneli beri göremediği, kışı beraber geçirdiği komşusuna, geldiği haberini vermek için evi önünden geçerken açık kapıdan görünen kalabalığa, dışarı taşan "…yerde demirler varmış, ya üzerine düşseydim…" sözlerine takılır. İçerden komşusunun "gel, gel buyur!" çağrısını duyunca birkaç basamağı çıkar, kolileri duvara dayar, tel kapıyı açar, bir olağanüstülük sezdiği eve girer: Komşusu kanepede, sağ bacağının tamamı alçıda yatmakta… “Abla”nın, "geçmiş olsun, nedir?" sorusunu ziyarete gelen hanım, komşusu ve gelini hep birlikte yanıtlarlarken, anlattıklarıyla, akrabasının aktardığı kaza arasındaki inanılmaz benzerlik üzerine "…yoksa o kadın siz miydiniz?" diyen “abla” daha sonra komşusunun, "…ben de, hastanede aklımı başıma topladığımda çoraplarım niye kirli diye düşündüm, …havaya da fırlamışım ha? …demek o arada baygın kalmışım!" türünden bilinç boşluklarını doldurup olayı netleştirecek bilgileri verir.

"Koyu renkli arabanın sürücüsü 83 yaşındaymış, benim tahminim fren yerine paniğe kapılıp gaza bastı, bu yaşta halâ nasıl trafikte aklım almıyor. Bir de..." der sigara tiryakisi komşusu "...artık kafamın neresini vurduysam, iki kez denedim sigara içemiyorum, içim almıyor. Neredeyse bir mucize!" dedikleri kazanın gelişimi ve sonuçlarını değerlendirirken, İkizler “abla”nın burçdaşı gelini, bir yandan evin kedisi Boncuk bitişik komşunun gözü görmez kulağı duymaz çok yaşlı küçük köpeğini paralamasın diye aralarına atladığından pençelenip yarılan koluna pansuman yaparken "Merkür" der, "ayın 3. haftası sonuna dek gerilemekte imiş, bu yüzden bu dönem biraz hassas."

"Haaaa..." der “abla”, vedalaşıp çıkarken "...demek bu yüzden!" Kızını uğurladıktan sonraki günlerde 440 el yapımı kutu daha üretmek üzere eski çalışma düzenine döndüğünde, içinde nedeni belirsiz yoğun bir ağlama duygusu, birkaç kutu kıvırıp yapıştırır, sıkılır, buzdolabı önüne dikilip kapısını açıp içeri bakar, derken bunalır, fırlar bahçeyi sular, döner, kumandaya sarılır, ıııhhhh! seyretmeye değer bir şey yok, bir şeyler okumaya niyetlenir, küt! uyuyakalır.

Karapati’nin kısırlık ameliyatı sonrası, acısının kaynağının yattığı yer olduğunu sanıp yerini sürekli değiştirerek acıdan kurtulabileceği yanılgısıyla, odanın içinde bir o yana bir bu yana dolaşıp durduğu ilk akşamı hatırlatır biçimde davranarak içindeki sıkıntıdan kaçabileceğini sanır “abla”; kendini götürmeden gidebileceği bir yer yok, içinden kaçmayı sağlayacak hız yok bilir, bilir ama… Soğuk denize girmelerin bile yatıştıramadığı telâş, öfke soslu ağlama isteğinin köşeye kıstırdığı “abla” derde deva değilse de neden bu kadar canı sıkkın olduğunu açıklaması bakımından, şu Merkür gerilemesi fikrini pek beğenir, dört elle sarılır; "haaaa," der "demek bu yüzden! Neyse ki bu yüzden!"

 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..