KT 19: Festivalde bir başyapıt; Zeki Demirkubuz ve Ufuk Bayraktar'ın katılımıyla, Kader.

On ikinci  gününe ulaşan festivalde verimli bir gün geçiren "abla" üç film daha görür:

 

Bir Danimarka filmi Ağlama Sanatı, "abla"ya Ozon filmlerini hatırlatan bu film, duygu sömürüsüyle çocuklarını cinsel açıdan da sömüren ağlama üstadı sütçü baba ile sorumluluğunu uyku haplarıyla sınırlamış anne arasında kalan ve kendi sorumluluklarının sınırını kestiremeyen çocukları anlatır.

 

Bir ABD filmi Edie, ensestle yaralanmış, görünüşte her şeye sahip bir kızın Andy Warhol'la tanıştıktan sonra hızla "süperstar" olup aynı hızla yere çakılışının acıklı öyküsü. Aşırı dozdan öldüğünde sadece 28 yaşındadır, başına gelenin ne olduğunu -aynı yüz ifadesi Warhol'da da vardır- dahi anlayamaz. "Günümüzde, mekanizmasına az çok hepimizin vakıf olduğu," diye düşünür "abla", "insan tüketim çarkının ilk kurbanlarından..."

 

Bir başyapıt: Zeki Demirkubuz ve başrol oyuncusu Ufuk Bayraktar'ın katılımıyla Kader, "abla" nın en iyi 10 Türk filmi sıralamasında ilk sırayı halâ koruyan Masumiyet'in öncesini anlatır. Takıntılı aşk hikayelerinin kahramanları"Kader!" deyip büyük bir şiddet içinde sakin bir boyun eğişle yaşar gider. Yönetmen soruları cevaplarken başarısını, kendi içindeki kötücül yana, gözlemciliğine, "o ortamda" yaşamış olmasına bağlar. Oyuncu seçimini yaparken önce yüzlere baktığını, sonra karakterleri incelediğini, vicdanın seçiminde bir kriter olduğunu ve tanığı kişilerle paralellikler kurduğunu anlatır.

 

İzleyicileri epey eğlendiren "Teşekkür" kısmında, niçin Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerinde Zeki Demirkubuz adının, Zeki Demirkubuz filmlerinde de Nuri Bilge Ceylan adının geçtiği?" sorusunu ise "Mayıs Sıkıntısı ve Masumiyet'ten bu yana yardımlaşıyoruz, arkadaşız" diye yanıtlar.