KT 3: "Abla" sorumluluk duygusuyla tanışır.

"Abla"nın bir kızkardeşi daha olur ve yaşamına bir kavram daha eklenir: Sorumluluk.

 

Dünya Planeti'ndeki 5. yılında aileye bir küçük kız daha eklenir. Henüz ilkini tam sindirememişken bu da nereden çıkmıştır? İlk kızkardeş geldiğinde kendisi o kadar küçüktür ki, belki de ikişer ikişer takım halinde geldiklerini sanmıştır, çok mümkün. Çünkü fazlaca bir kıskançlık göstermemiştir; babasının, ortancanın ağzına tıkılmasını son anda engellediği, koca bir parça karamela ikramı dışında bir sabıkası yoktur.

 

En küçük kızın evde doğması yüzünden "abla" onun takım dışından olduğunu anlamış olmalı. Anne artan sorumluluğunun ufak bir kısmını, en küçük kıza gözkulak olma işini, "abla"ya aktarır. "Abla" artık, bacaklarıyla hemen hemen aynı uzunluktaki kızkardeşini ayağında sallayıp uyutmakla yükümlüdür. Ona -salonun ucundaki duvarda asılı duran- Atatürk'ün çerçevesi içinden bakıp "aferiiiin!" dediği söylenir. Gerçekten de, kaytardığında Atatürk'ün kaşları çatılmaktadır. Böylece "abla" tam bu noktada sorumluluğu öğrenir. En küçük kızın doğumundan önce pek sorumlu olma ile ilgilenmemiştir; ortancanın saçını kaşları hizasında kesmek, birlikte kibrit yakıp balkondan atmak, mahallenin delikanlıları ile tam kadro balığa gidip habersiz günboyu kaybolmak nereden bakılsa, pek de sorumlu davranışlar sayılmaz.

 

Sonrasında "abla" bu sorumluluk işini iş edinir, yaşam boyu da yaşamın kendisi dahil herşeyi çok ciddiye alır ve sorumlu yaşar. Bu kadar sorumluluk, alçakgönüllülük eğitimiyle desteklenince doğal olarak, zaman içinde sorun yaratır. O bunu, gazetede ekindeki bir testte "mezar taşınızda ne yazmasını isterdiniz?" sorusuna verdiği "özür dilerim" yanıtına kadar anlamaz. Dünyanın kötüye gidişi de dahil yeryüzündeki tüm aksiliklerin sorumluluğunu üzerine alıp, bir de özür dileyecek kadar sorumluluk taşımak tuhaf değil midir? Tuhaftır! Bu, "abla"nın Dünya Planeti'ndeki ilk çeyrek yüzyılını tamamladığı sıraya denk gelir.

 

İzleyen çeyrek yüzyılında, sorumluluk -aslında- nedir, nerede başlar nerede biter, yan etkileri nelerdir, başkalarının yaşamına karışmayı kapsar mı, herhangibir planlamada tüm olasılıkları nasıl hesaba katabiliriz, bir işe başlamanın en uygun zamanı nedir, aşkın kritik noktasına geldiğimizi, sola mı, sağa mı döneceğimizi yoksa dümdüz mü yürümemiz gerektiğini nasıl bileceğiz, ilk gelen otobüse mi binmeliyiz, bir sonraki ineceğimiz yere daha yakın mı geçer, şirin pis bir sokak kedisini kucağımıza alıp sevme dürtüsüne direnmeli miyiz, maydanoz mu almalıyız dereotu mu türünden soru / sorunlarıyla uğraşan "abla", çalışmaya devam etmekte. Azimli ve üçüncü çeyrek yüzyıl içinde halledebileceğinden emindir.