Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '07

 
Kategori
Eğitim
 

Kuantum bilgelik

Kuantum bilgelik
 

Dr. Fred Alan Wolf İstanbul’daydı

Bu Eylül ayında Dr. Fred Alan Wolf, İstanbul’daydı. “Biz Ne Biliyoruz ki?” ve “The Secret” filmlerinden tanıdığımız meşhur kuantum fizikçi iki günlük bir konferans vermek için geldi. Dr. Wolf kuantum fiziğin bakış açısından yaşamı ele aldı. Konuları anlatırken Mevlana’dan ve Nasrettin Hoca’dan alıntılar yaptı, örnekler verdi. Anadolu topraklarda gerçekten yaşamın özünü idrak etmiş ve yaşama kalıpların dışından bakabilen kişilerin yaşadığını hatırlatırken, belki de bizlere özümüzü hatırlattı. Aynı zaman da gerçek olarak kabul ettiğimiz kavramları kuantum fiziğinin gözünden deneyler ile irdeledi.

Dr. Wolf ile paylaştıklarımız yaşam bakış açısını içeren bazı ana düşüncelerini ve sözlerini sizler ile paylaşmak istiyorum. İşte söz Dr. Fred Alan Wolf’un:

“Kendi doğanızı ve kişiliğinizi ifade etmeyi ihmal etmeyin. Biz gerçeğin yaratılmasında rol oynayan varlıklarız. Yaşam yolculuğu gerçek doğamızı keşfetme yolculuğudur. Bizim gerçek özümüz titreşimsel bir özdür.

Hiçbirşey imkânsız değildir. Sınırlamaların ne olduğunu anlamamızda fayda var.
Zaman kesin ve net bir kavram değildir. Zaman yaratılmaktadır. Örneğin ışık bir yerden bir yere hareket etmektedir ama ışık için, ışık hızında zaman kavramı yoktur.
Yaratıcılığımızın farkına varma zamanı gelmiştir. Görünen gerçekliğin altında bir titreşim sistemi yatmaktadır. Her atomun çekirdeğinde her an bir bing-bang yaşanmaya devam etmektedir. Bazen yeni fikirlere, yeni kavramlara açılabilmek için, eski bilgileri, eski kavramları bir süre yana bırakmak gerekir. Kuantum fiziği de bunu sizden ister.
Kafamızda, düşüncelerimizde tartışmalar ile birşeyi dinlediğimizde duymamız mümkün değildir. Bir olayı gözlemlemek gerçek dediğimiz kavramı etkiler.
İhtimaller bilgiye bağlı olarak farklı olasılık rakamları oluşur.
Aborjin kültüründe deneyime büyük önem verilir. Yaşamı hissederek, dokunarak ve tecrübe ederek yaşarlar. Bizler Batı toplumlarında denemeden deneyimlemeden bildiğimizi varsayarak yaşıyoruz. Eski deneyimlerimizi ile yeni kavramlara bakarak değerlendiriyoruz ve buna gerçek deme cesaretini gösteriyoruz.
Yaşadıklarımıza odaklanarak bunları tam olarak yaşama şansına kavuşabileceğimiz gibi, bu deneyimleri şekillendirme şansına da kavuşabiliriz.
İhtimal dalgalarını seçimlerimiz ile olasılıklara çeviriyoruz - her an. Herşey size belki fiziksel olarak değişiyor gibi geliyor. Ama değişme ve şekillenme nedeni esasında sizin olayların içinde yer alma ve seçim yapma tercihiniz.
Büyük şeyler oluştuklarında mevcut formlarını uzun süre korurlar, ancak beyninizin molekülleri gibi küçük maddeler ise çabuk değişir. Elektronlar çabuk yerleşimlerini değiştirirler. Sinir sisteminizdeki hücreler de.
Değişmeye açık olun. Yaşamın akışında özümüzün esasında nerede olduğunu sorgulamakta fayda var: “Kimim?”, “Benim varlığım nerede?”, “Ben neyim?”
Rüyalarımızda yaratılış frekansı diyebileceğimiz bir frekansın içindeyiz. Bir yenilenme dönemidir bu özdeki frekans ile bağlanırız.
Birşeye odaklanmadan önceki aşamamız ihtimaller alanıdır. Bir şeye odaklanmayı seçtiğimizde yaşamımızı şekillendirmeye başlamış oluyoruz, olasılıklar alanına giriyoruz.
Duyularımız ile bedenimizi algılamaya çalıştığımızda başımızın varlığını ispatlayabilir miyiz? Bilgiler ile evet ama sadece duyularımız ile başımızın varlığını nasıl algılarız? Ve Ruhumuzun, öz varlığımız nerede barınıyor gerçekten?
Enerjinizin sorumluluğunu alın. Kararlarınızın ve seçimlerinizin sorumluluğunu alın.
Yaşam bir ilizyon, şekil alma arayışımızın bir oluşumu. Yaşadığımızın bir oyun, bir film olduğunu fark edebilirsek, bu yaşam olarak adlandırdığımız şeyin ne olduğunu kavrayabilirsek, bu yaşamdaki karşımıza çıkan karakterleri bu şekilde görebilirsek, ardındaki gerçek anlama ulaşma şansına kavuşuruz.
Sufi bilgileri özde kuantum fizikten çok farklı değil. Mevlana bu gerçekleri görebilmişti. Sizden daha bilge biri yok. Sizden başka biri yok.
Affetmek kuantum metodlardan biridir. Kuantum fiziğin ele aldığı yaratılış frekanslarına, en yüksek frekanslara ulaşmamıza engel olan, kızgınlık gibi frekanslardan arınmamızı sağlar.
Mevlana’nın dediği gibi ‘Ev yıkıldığında altında elmasları keşfederiz.’ Yeni bilgileri keşfedebilmek için bazı kalıpların yıkılmasına müsaade etmeniz gerek.
Oyun oynadığınızın, rol yaptığınızın farkında olun. Çünkü eğer bunu görmeyi reddederseniz, bir süre sonra oynadığınız rollere inanıp sadece bunlardan ibaret olduğunuzu sanarsınız.
Gerçek bir kapsama sığdırılamaz. Her zaman bir kâğıdın iki yüzü vardır.
Bir şeye takılı kalmayın. Akın. Hareket halinde olun.
Kol saatinizi yüzünüzü yaklaştırın, gözlerinize iyice yaklaştırın. Peki, elinizdeki verilere göre o an da zamanın akmakta olduğunu nasıl ispat edersiniz? Zaman deneyimleyebildiğiniz bilgilere göre durmuştur. Bir çocuğun zihni ile deneyimleyin yaşamı. Sadece deneyimleyin bir süre. Mesela gökyüzünde aya baktığınızda parmaklarınızın arasına arabilirsiniz onu. Bize bir şey hatırlatır bu. Sizinle herhangi bir şey arasında ne zaman vardır ne de mesafe.
Çocuklar bize birçok konuda deneyimlerini anlatır ve biz ‘hayır, o gerçek değil’ deriz. Acaba hangimiz derindeki gerçeğe daha yakındır?
Işık hem fizikseldir, ışık bir yandan da sizsiniz. Işık mucize maddedir. Eğer ışık gibi olabilirse, ışık gibi davranabilirsek, zaman ortadan kalkar. Zamanın ve mekânın ötesine gidin. Siz güneşin doğmasını sağlayamazsınız, çünkü siz zaten güneşsiniz. Siz var olan herşeysiniz ve herşey siz.
Olmak size dairdir, hareket içinde olmak ise oynadığınız role dair. Işığın özü sakindir, hareketsizdir. Işık zamansız olarak vardır. Işık hızından ötesini ölçemiyoruz. Işık zamanın işlemediği yerdir.
Kolunuzu sallayın bakalım. Kolunuz sallanıyor. Peki, siz ne durumdasınız? Sizin özünüzde sallanıyor mu?
Gücümüz bir olduğumuzu fark etmekte. Ayrı olduğumuz düşündüğümüzde, kendimizi ayırdığımızda sınırsız ve sonsuz gücümüzde ayırmış oluruz.
Mantığımız ile anlayamadığımız şeyleri yok saymakta üzerimize yok.
Zaman olmayan bakış açısına göre yaşamın tamamı aynı anda görülebilir durumdadır, aynı an da vardır.
Bir foton için hareket etmek zaman almaz. Fotonun doğumu ve ölümü aynı an da gerçekleşir.
‘Ben’ dediğimizde birçok şeye de ‘hayır’ demiş oluruz. ‘Ben’ diyerek kendimize odaklandığımızda birçok sınırı, limiti yaratmış oluruz. Kendimizi unuttuğumuzda bütün ile bir olmuşuz demektir.
Bir her saniye doğuyor ve ölüyoruz. Kuantum fizik buna işaret ediyor.
Başkalarını eleştirdiğimiz, yargıladığımızda ayrım yaratıyoruz. Bilmediğimiz bu ayrımların esasında Bizi zayıflattığı.
Herşeyi canlı olarak görün. Canlı ve cansız kelimeleri gerçeği ne kadar ifade ediyor? Ve zaten gerçek nedir?
Bizim yaşam dediğimiz şey esasında ‘etiketlemek’ bir anlamda.
Zamansızlıkta durmayı başarabilseydiniz, geçmiş ve geleceği bilebilirdiniz. Bebek olarak oradadır, kız çocuğu olarak oradadır, anne olarak oradadır, anneanne olarak oradadır.
Mutlak gerçek diye bir şey yoktur. Biz doğrunun ne olduğuna dair anlaşıyoruz ve gerçek dediğimiz şeyi yaratıyoruz.
Bir yıldız sonsuz ihtimaller ile parlar gökyüzünde. Ta ki siz bakana kadar. O an da, tek varoluş şekline kavuşur sizin için. Hepimiz bir yıldız yaratabiliriz. Ya da aynı yıldızı, teker teker.
Kendimizi yeni ihtimallere açtığımızda gençleşmeye başlarız.
Jung’u, Bass’ı, Dana Zohar’ı, Schrodinger’i okuyun. Mevlana’yı okuyun. Nasrettin Hoca’nın hikâyelerini çok severim, hep anlatırım. Yaşamı bilen bilgelerinizi okuyun. Toprağınızda çok bilgi var.
Bir bilgi bir zihine girdiğinde, tüm zihinlere girmiş demektir. Çünkü esasında sadece bir zihin vardır. Gerçek özünüzü keşfetmeye devam edin. ”


Cevaplar Değil Sorular Esas Ödüldür

Dr. Wolf’a çok soru sorduk. Hatta bilgiler geldikçe ben sorularımın azalmak yerine arttığını gördüm. “Cevapları almak alınabilecek en basit ödüldür; sorularınızın artması büyük ödüldür” diye yüreklendirdi beni. “Zihninizdeki soruların artması en güzel arayış yoludur” dedi. Birçok cevaplar verdi. Bilimsel, duygusal ve ruhsal. Yaşamın bir bilim adamı için bir bütün olmasının ne kadar güzel olduğunu örnekledi.

Yaşamda herşeyi yapmanın mümkün olduğunu ama sadece olduğumuz yerden istemek yerine, anlamak, araştırmak, öğrenmek, yeniliklere açık olmanın gücünü hatırlattı. Hissederek mi, düşünerek mi, bilerek mi, yoksa sezgisel olarak mı yaşamı algıladığımızı bilmenin kendimiz tanımada faydasını belirtmeden geçmedi.

Yaşam hakkında bilgilerimiz arttığında bilimin yaşama beklediğimizden farklı tarifler vermekte olduğunu görüyoruz. Kuantum fiziğin bakış açısından yaşam bildiğimizden çok farklı bir macera sunuyor. Dr. Wolf’un bir yaşam bakış açısı olarak aktardığım düşüncelerinin altında engin bir bilgi yatıyor. Bu tatlı, bilgi dolu, bilgisini paylaşma ateşi taşıyan mütevazı bilim adamına teşekkür ediyorum, yolumuzu aydınlatmaya çalışanlardan olduğu için.

Yunus Emre’nin ‘İlim Kendin Bilmektir’ dizelerini belki de Dr. Wolf’un sözlerine ne kadar yakın.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır ...

İstanbul’dan bir kuantum fizikçi geçti ve kendi topraklarımızında yaşamış olan ve yaşayan bilgeleri okumamızı ve anlamamızı hatırlatarak.

Sorularınız ve cevaplarınız bol olsun. Yaşamı ve kendimizi okuma yolumuz hep açık olsun.

Ayın Onaylaması:

“Zaman ve mekân içinde huzur içinde hareket ediyorum. Sevgi ile sarılıyım.”

Louise Hay

Üstatlardan:

“Bize daha çok gereken imkânsızı başarmak üzere uzmanlaşan insanlar.”

Theodore Roethke


Zeynep’in Kitap Tavsiyesi:

“İçimizdeki Melek”; Chris Widener

 
Toplam blog
: 132
: 1125
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'ni birincilikle bitirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde Cornell Üniv..