Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '13

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Küba turu

Küba turu
 

"Kansav Arslan" Küba Turu


Amerika kıtasının tek sosyalist-komünist ülkesi Küba’ya Lenin – Stalin heykelleri ve orak-çekiç görme hayali ile giderseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.. Küba bambaşka bir ülke. Kendine özgü kahramanları ve sosyalist devrimi var. Hala sosyalist ama hızla değişiyor.

Daha önce de Küba’ya gitmiş olmama rağmen, ülkede son zamanlarda yaşanmakta olan hızlı değişim beni çok etkiledi. Maaşlar yükselmiş, özel işletmelere izinler verilmiş, yeni vergiler gelmiş..


Daha neler mi değişiyor? İşte Tempo Tur ile 2012 Aralık, Küba turu izlenimlerim  ..

Önce kısaca Küba hakkında genel bilgi vereceğim; Küba; Kıbrıs’tan on kat daha büyük bir ada. Nüfusu 12 milyon olan ülkenin başkenti; Havana ve nüfusu 2 milyondan fazla. Ülke İspanyollar tarafından 400 yıl boyunca sömürülmüş ama 19.yy sonunda bağımsızlığına kavuşmuş. İspanyollara karşı verilen savaşta en önemli kahraman, aynı zamanda bir siyasetçi ve yazar olan “Jose Marti”. İspanyollara karşı yapılan savaşın en önemli fikir adamlarından olan Jose Marti, bu savaşta hayatını kaybetmiş ama ismi ölümsüzleşmiş. Küba’da neredeyse her şehir ve kasabada heykelleri dikilmiş, adı caddelere verilerek yaşatılmış.

Küba İspanya’dan ayrılarak bağımsızlığını sürdürmüş ancak ABD’ye neredeyse 150 km uzaklıktaki bu ada 20.yy başında ABD’nin lüks tatil, kumar ve fuhuş merkezi olmaya başlamış. Kübalılar kapitalizm ile yine köle durumuna düşünce sosyalist fikirler ada halkı içerisinde hızla yayılmış. Küba ordusunda asker olan Fidel Castro; bu fikirlerle isyanlar çıkarmaya başlayınca önce hapis daha sonra ise sürgün cezası çekmiş. Arjantinli Che Guavera’nın da dahil olduğu 12 kişilik bir devrimci silahlı grup, Castro önderliğinde 2 yıl boyunca Küba dağlarında yönetimi ele geçirmek için çeşitli eylemler ve saldırılar düzenlemişler. 1959 yılbaşında yönetimde bulunan Batista’nın ülkeden kaçması ile Castro ve ekibi yönetimi ele geçirmiş. Peki 1959’dan bu yıla günümüze Küba’da neler oldu?

 

ABD tabii ki yanı başında Komünist bir ülke istemediği için, muhalifleri bir araya toplayıp, Castro’ya bir dizi darbe girişiminde bulunmuş ama hiçbirinde başarılı olamamış. Bu iki ülkenin arası hala bozuk ama ABD vizesi olanlar Küba'ya girişte sıkıntı yaşamıyorlar.

1990’lar Küba için daha zorlu geçmiş. Sovyetlerin yıkılması ile en önemli siyasi ve ekonomik desteğinden yoksun kalan ülkede bir dönem maaşlar dahi ödenemez. İnsanlar açlık tehlikesi ile karşılaşırlar. 1993 yılında Castro, tropik adayı turizme açma kararı alır. Böylece turizm gelirleri ile ülke ekonomisi düzelecektir. Bugün ülkenin en önemli gelir kaynağı da turizm. Bunu nikel, şeker, tütün, kahve ve rom ihracatı izliyor. 12 milyonluk ada halkı geçinip gidiyorlar.

ABD ise hala Küba'ya çok katı bir ambargo uyguluyor. Kendi vatandaşlarının da Küba'ya gitmesini istemiyor. Küba vizesi bu sebepten dolayı pasaporta basılmıyor, size ayrı bir döküman veriliyor. Yeşil pasaport sahipleri ise bu belgeyi havalimanında dolduruyorlar. Küba'ya giriş ve çıkışlarda bu belge damgalandığı için pasaportunuzda Küba'ya girdiğinizi gösteren bir kanıt olmuyor. Küba'ya en çok Kanada ve İspanya'dan turistler geliyor. Son zamanda ABD vatandaşları da gelmeye başladılar..

Küba’ya gidenler Lenin – Stalin heykelleri ve orak-çekiç göremiyorlar çünkü Küba devrimi Sovyetler tarafından yapılan bir devrim değil. Kahramandarı Comandante (Komutan) olarak adlandırılan; Fidel ve Raul Castro kardeşler, Juan Almeida Bosque, Camilo Cienfuegos ve Arjantinli devrimci doktor Che Guevara !! İşte bu devrimciler Küba’nın Lenin’leridir, heykelleri ve resimleri ülkeyi süsleyen kişilerdir. Ayrıca 19.yy İspanya-Küba savaşları sırasındaki en önemli isimlerden “Jose Marti” ile “Carlos Manuel de Cespedes”. Bu savaşlar sonrasında, hem adada kölelik sona ermiş hem de Küba bağımsız bir devlet olmaya hak kazandığı için, 19.yy İspanya-Küba savaşlarının kahramanları da hala saygıyla anılmaya devam ediyorlar. İsimleri caddelere veriliyor, heykelleri meydanlara dikiliyor... Ülkede orak-çekiç yerine heryerde göreceğiniz sembol ise “bağımsız Küba’nın bayrağı” olacaktır.

Küba’da iki çeşit yerel para birimi var. Biri pezo diğeri ise CUC (Convertible Pezo). Ülkede maaşlar pezo ile veriliyor ama turislerin bu parayı kullanmaları yasak. Ülkeye gelen turistler ellerindeki dolar veya euro bozdurunca kendilerine CUC veriliyor. Zaten son zamanlarda CUC heryerde geçiyor. Devletin Kübalı halk için kurduğu özel mağazalar hariç diğer her yerde CUC ile alışveriş yapıyorsunuz. Taksi, restoran, otel, hediyelik eşya, puro, rom vb. CUC ile satılıyor. Çok yakın zamanda maaşların da CUC ile verileceği ve pezonun bir veya iki yıl içerisinde tamamen tedavülden kaldırılacağı tahmin ediliyor.

Küba'da yeni değişimler meclisin onayını bekliyor. Çok yakında Kübalıların ülkeden çıkışlarındaki zorlayıcı bürokratik engeller de kalkacak deniliyor. Bugün bir Kübalı yurt dışına çıkmak isterse gideceği ülkede ona kefil olacak birisi gerekli. Kefil olan kişi ülkesinde bulunan Küba elçiliğine giderek yaklaşık 100 $ civarında bir masraf yaparak; konaklama, yeme içme, hastalık halinde tedavi masraflarını garanti ettiğine dair evrakları doldurmak ve Kübalı misafirinin ülkene geliş ve dönüş uçak biletini de alarak elçiliğe ibraz etmek zorunda. Bu davetiye elçilik tarafından uygun bulunursa Küba’da İçişleri Bakanlığı'na bildiriliyor. Kübalı vatandaş da ayrıca 100 $ civarı masraf yaparak gerekli izin belgelerini kendi ülkesinden alarak, gideceği ülkenin büyük elçiliğine vize başvurusu yapıyor. Küba'ya bugün Ekvator hariç diğer tüm ülkeler vize uygulamakta. 2013 yılında uygulamaya geçecek yeni yasalar ile bu davetiye prosedürü sona erecek. Kübalı vatandaşlar gitmek istediği ülkenin büyük elçiliklerine direk başvurabilecekler.

 

2013'teki bir başka önemli değişimin de maaşlar olacağı düşünülüyor. 2009 yılına kadar Küba'da genel olarak her meslek grubuna verilen aylık ücret yaklaşık 25 $ civarındaydı. Halkın kariyer yapma ve meslek edinerek kariyer yapmalarını özendirmek amacıyla, ülkeye önemli hizmetler sağladıklarına inanılan asker, polis, doktor, öğretmen ve turizm sektörü çalışanlarının maaşlarında artış yapılmıştı. Yani eskiden sokak temizleyen ile bir doktor aynı maaşı alırken, 2009 yılında bazı meslek gruplarının maaşları yükseltilmişti. 2012 yılında Küba'da en düşük maaş aylık 35 $ civarında ama doktor, asker ve polisler 700 $, öğretmenler 300 $, otel çalışanları ise yaklaşık 200 $ civarı aylık maaş alıyorlar. Ülkede en az para kazananlar ise çiftçiler çünkü kazandıklarının %90'ını devlete veriyor ve %10 ile geçiniyorlar. 2013 yılında bu maaşlara ayrıca zam gelmesi beklenmekte.. 

Küba'da halk turizme çoktan alışmış ve hediyelik eşya tezgahları oldukça artmış. Pazarda veya dükkanda hediyelik eşya satmak isteyenler ise önce ne satmak istediğini ve ürün miktarını devlete beyan ediyorlar. Bu malların ortalama bedelleri devlet tarafından tesbit edilerek buna göre vergilendiriliyorlar. Kazançlarının %70'i devlete gidiyor gibi gözükse bile Küba'da devlet hediyelik eşyaların rayiç bedellerini düşük tuttuğu için esnaf da kazancından hayli memnun. Yani Küba ekonomisi gitgide kapital yaratmaya yönelik açılımlar sergiliyor. Birçok yabancı ortaklı otel, restoran, seyahat acentası ülkede faaliyet gösteriyor ama 2013 yılında yeni düzenlemeler ve kolaylıklar ile bu sayılar katlanarak artacak gibi gözüküyor.

Küba'da bir başka çok renklilik ise araç plakalarında. Mavi, sarı, kırmızı, siyah, beyaz, yeşil, portakal rengi gibi bir çok değişik renkte araç plakası var. En çok mavi renkli plakalı araç var. Bu plaka devlete ait tahsis edilmiş araçlara ait. Otobüs, kamyon, kurum otoları hep mavi renkte. Bu plakaya sahip kişiler yolda polis kontrolünde durmak ve kendi güzergahı üzerinde gideceği yer olan yolcuları da araçlara almak zorunda. Eskiden ücretsiz olan bu seyahatler de artık paralı olmuş! Ayrıca kendi veya devletin kendisine tahsis ettiği otomobili ile arkadaşlarını evlerine bırakan Kübalılar bile artık benzin parası talep etmeye başlamışlar!

Küba hızla değişirken eski sosyalist ilişkilerin yerini de materyalist ilişkiler almaya başlamış...

 

Küba'da binlerce eski Amerikan arabası görürsünüz. Bu araçlar 1959 ve önceki yıllara ait modellerdir. Küba'daki 1959 devrimi sonrası zengin sahipleri otomobillerini bırakıp adadan kaçmışlar. Castro'da hepsine el koyup ya halka dağıtmış ya da devlet hizmetine sokmuş. Bu eski araçlar arasında turistleri gezdiren taksiler de var. Bunları sakın ucuz zannetmeyin. Sarı plakalı araçlar şahıs araçlarıdır, yani Kübalının kendi aracıdır ve bu araçlar yaklaşık 100.000 $ fiyata satılıyor. Küba'da şahıs mülkiyeti olur mu demeyin, tabiki var. Devrim öncesinde kendi evinde oturanların evleri hala kendilerine ait. Alıp satabiliyorlar. Otomobiller de öyle. Yeni model bir araba almak isterseniz iki zorluk ile karşılaşıyorsunuz. Birincisi sadece Gelly veya benzeri Çin malı yeni otomobillerden birini seçmek zorundasınız. İkincisi ise bu otomobili alacak parayı bulmanız gerekli. En ucuz Çin markası yeni model otomobil bile 25.000 $ civarında. Daha 2009 yılına kadar aylık 25 $ civarı bir maaş ile çalışan Küba halkında bu parayı biriktirebilen kişi sayısı ise tahmin edersiniz ki çok çok az.

Küba’ya gitmeden önce insanların aklında genellikle şu soru oluyor: “Hem komünizm hem de ambargo ile bu insanlar ne yiyorlar, ne içiyorlar ve nasıl yaşıyorlar?”

Küba’da ne içilir? Her yerde bulabileceğiniz şişe sular en sağlıklı olmasının yanı sıra, taze sıkılmış şeker kamışı ve hindistan çevizi suyu da diğer sağlıklı içecek alternatifleri. Kübalılar kendi kola, sprite ve fantalarını da üretmiş, bu isimlerle isteyin ama size Küba markası gelecektir. Cristal ve Bucanero isimli iki bira markasını da heryerde bulabilirsiniz. Küba'da az da olsa İtalyan, İspanyol ve Şili şarabı da bulunuyor. Ayrıca rom ile yapılan bir çok kokteylleri de var. Mojito, pina coloda, daiquiri,  ron punch ve içinde bal, limon suyu, rom ve buz olan canchanchara bunların en meşhurları ..

Evet Küba çok ağır ambargo altında hayatta kalmaya çalışan bir ülke ama onlar da bir çaresini bulmuşlar. 2008 yılı Dünya Bankası verilerine göre: Küba’nın gayri safi milli hasılası (ülke vatandaşlarının bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin ABD doları karşılığındaki değerinin toplamı) 61 milyar ABD dolardır!! Bu rakam küçümsenecek bir rakam değil. Aynı yılın rakamlarında Türkiye 657 milyar dolar ile dünyada 17. sıradayken, Küba ise Hırvatistan, Suriye, Slovenya, Bulgaristan, Ürdün, İzlanda, Ermenistan gibi birçok ülkeyi geride bırakarak listedeki 192 ülke içerisinde 63. sırayı almış almıştır. Bu gelirin büyük çoğunluğu ülkeyi 21.yy'a hazırlamak üzere altyapı, sağlık, eğitim hizmetleri ile maaşlara harcanıyor. 61 milyar dolarlık gayri safi milli hasılayı 12 milyonluk ülke nüfusuna bölersek kişi başı 5.000 $ gelir demek. Tabii Küba’da kişi başı 5.000 $ kazanan kişi sayısı pek fazla değil ama asker ve polis maaşlarının aylık 700 $ olduğu Küba’da bu meslek grubunun yıllık kazancının 8.400 $ olduğu da anlaşılıyor.
Peki bu kazançlar ve gelirler komünist Küba’nın ağır ambargo altında yaşayan vatandaşlarını nasıl etkiliyor?

 

İşte Küba gezisini, diğer bütün ülke gezilerinden farklılaştıran eşsiz deneyimi gözlerinizle görüp yaşamak için Küba’ya gitmeniz gerekli. Ama ben yine de Türk erkeklerinin daha iyi anlayabileceği şekilde biraz anlatmaya çalışacağım, çünkü ben Küba’da ki yaşamı askerlik yaptığımız kışlaya benzetiyorum. Ancak askeri disiplinden bahsetmiyorum, günlük kışla yaşamındaki varlıklar ve yokluklar gibi… Askere giden zengin veya fakir herkes aynı üniformayı giyer. Küba’da da moda diye bir şey yok, Herkes benzer elbiseler giyiyor çünkü mağaza ve çeşit isteseniz de yok denecek kadar kısıtlı. Askerde yemekler genelde aynı tip karavanadır. Küba’da da bir ailenin yemekleri domuz, balık, tavuk, patates ve sebze gibi yemekler olup arabanızla süpermarkete gidip sepet sepet değişik marka ürün alma şansınız yok. Askerde şahsi arabanız olmadığı için, bölüğün tankı, kamyonu, jipi ne bulursanız gocunmadan binersiniz. Küba’da da şahıs arabası çok az olduğu için halk da kamyon, at arabası, otobüs ne bulursa biner. Askerde paranız olsa da harcayabileceğiniz tek yer askeri kantindir. Küba’da da çok kısıtlı ürün girişi var ve bunları satan yerler kantine benziyor. Askerlikteki gibi eğitim ve sağlık harcamalarınızı düşünmezsiniz çünkü hepsini devlet karşılıyor. Askerde zengin fakir ayırt edemezsiniz. Küba’da da pek ayırt edebileceğiniz bir fark olmasa da askerlikteki kadar farkı anlayabilirsiniz. Askerlikte sadece kantinde size gösterilen belli bir televizyon kanalını seyredersiniz ve dış dünya ile bağınız kopuktur. Küba’da da evinizden sadece devlet kanallarını seyredersiniz ve ne reklam ne moda ne de magazin seyredemezsiniz. Askerde alışveriş dürtülerinizi harekete geçiren reklam panoları yoktur, yarın yemekte ne yiyeceğim, patron işten atar mı düşüncesi yoktur. Küba’da da bunların hiçbiri yoktur rahat ve kafanız huzurlu uyursunuz !!! 

Küba ne zaman gezilir?
Küba'da hava sıcaklığı yıl boyunca 20-35 derece arasında ve sıcaktır. Haziran ve Ağustos ayları arasındaki dönem hava çok sıcak olmasının yanı sıra özellikle Mayıs sonu, Eylül ve Ekim ayı başlarındaki yoğun sağanak yağışlar gezi yapmayı zorlaştırmaktadır. Küba'da en iyi gezilecek mevsim ; Kasım ile Nisan ayları arasında tavsiye edilmektedir.

Başkent Havana 16.yy'da kurulmuş bir İspanyol koloni şehri. Elçilikler ve otellerin yoğun olarak bulunduğu Miramar semti bugün Havana'nın en hızlı gelişen semti. Fakat Havana'da tatil değil de kültüren bir gezi yapmak istiyorsanız, şehrin en eski 2 mahallesi olan La Habana Vieja ve Centro Havana'yı dolaşmalısınız. 

Malecon caddesi, İzmir kordon gibi Centro Habana'nın deniz kıyısı boyunca uzanıyor. Bu semt 20.yy başında iş merkezleri, pahalı cafe, restoran ve otelleri ile Amerikalı turistlerin en popüler eğlence bölgesiyken, devrim sonrası boşalan iş yerleri ve evlere; Fidel Castro taşradan gelen Kübalı halkı yerleştirmiş. Bu sebeple Centro Habana günümüzde, balkonlarında çamaşırları asılı varoş bir mahalle görünümünü almış.


UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan La Habana Vieja semti de aynı kaderi paylaşıyor ama buradaki tarihi meydanlar ve sokaklar turizmin gelişmesiyle hızla yenileniyor. Habana Vieja'da bulunan "Obispo Sokağı" şehrin en canlı bölgesi, sokak boyunca kafeler, bar, restoran ve butik otellerle dolu. Sokak müzisyenleri etrafında toplanan ve sizlere gülücükler atan Kübalı genç kız ve erkekler ise turistlerle tanışma derdinde.. Yağlıboya tablolar, el işi deri ve tahta eşyalar ise küçük dükkanlarda alıcıların bekliyor. Küba'da pazarlık ta yapabilirsiniz. Sokakta yürürken size sürekli laf atıyor ve nerelisiniz diye soruyorlar. Türkiye'den geldik diyince "ooohh vaav" diyorlar ama sebebini anlayamıyorsunuz.

Zaten Küba'da Türkiye pek tanınmıyor, ülkemizin başkentini bilene rastlayamadık. Para bozdururken en iyi kuru bankalar verdiği için Obispo'da bulunan bankalarda para da bozdurmanızı tavsiye ederim, pasaportunuzu da istiyorlar haberiniz olsun. Dolar veya euro ile alışveriş yapmak yaygın olmadığı için muhakkak yanınızda CUC olması gerekir.

 

Şehrin bu en eski semti meydanlar bakımından da çok zengin; Katedral Meydanı, Plaza De Armas,San Francisco Meydanı, Plaza Vieja ve Capitol Meydanı turizm ile yeniden canlanmış zevkle dolaşılıp vakit geçirilecek yerler. Ernest Hemingway'in en sevdiği barlar da burada. Mohito içtiği "La Bodeguita del Medio" ve daiquiri kokteylini içtiği "La Floridita" barları Habana Vieja semtinin bugün de hala en güzel mekanları. Plaza de Armas'da, Santa Isabel otelin terası veya limana bakan tarafındaki restoranlar da yemek için ideal yerler. Plaza Vieja'nın köşesinde bulunan Cafe Taberna'yı ise hem Bueno Vista Social Clup üyelerini dinlemek, hemde birşeyler yemek için de öneririm.

Morro, Punta, Fuerza ve San Carlos de la Cabana kaleleri ise bu semtin bir başka önemli yapıları. Devrim Müzesi, Şehir Müzesi ve Rom Müzesi'ni de gezmek isterseniz sadece Havana'nın La Habana Vieja en az 2 gün ayırmanız gerekir.

Küba turunda gezilecek yerler sadece  Havana değil tabi ki.. 

 

Pınar Del Rio’da Vinales Vadisi, eski ticari limanı Cienfuegos ve Trinidad şehirleri de UNESCO listesinde bulunuyor. Buraları da gezmeden Küba’dan dönmemek gerekli. Adanın güneyinde bulunan Trinidad hem doğası, hem de çok iyi korunmuş nostaljik mimarisi ile insanı büyülüyor. Bir de Türkiye’de kış ayları yaşanırken Karayip sahillerinin bembeyaz ince kumlu plajlarında güneşlenmek, dalgasız denizde yüzmek ve sahilde palmiyeler altında kokteylinizi yudumlamanın keyfi bambaşka…

 

Küba'da değişmeyen ne var derseniz: Müzik ve eğlenceye düşkünlük !! Küba'lılar kapı gıcırtısına oynamayı seven insanlar. Genç-yaşlı demeden hepsi cıvıl cıvıl, hepsi sıcakkanlı ve dost canlısı. Espri yapmayı, şakalaşmayı çok seviyorlar. Havana'da deniz kıyısında Malecon boyunca akşamları "sırtlarını denize dönüp" hala şarkılar söyleyerek rom içiyorlar... Casa dela Musica'da hala haftanın her günü 1 $ karşılığında rock, pop, rap, latin müziği konserleri dinliyorlar. Hala hiçbir yerde ne reklam panosu, ne de “indirim-ucuzluk” afişi var, aklınız hiçbir şekilde alışverişe gitmiyor. Hava hala çok güzel, kumsalları ve denizi pırıl pırıl. Hayat hala turistler için çok ucuz. İlkokul öğrencileri müzelerde öğretmenleri ile beraber cıvıl cıvıl gezmeye devam ediyorlar. Kübalılar hala Fidel Castro ve devrime bağlılar, purolarını içerken ülkelerindeki yeni gelişmeleri dans edip şarkılar söyleyerek yavaş yavaş hazmediyorlar... 

 

Kansav Arslan 
 2012 Aralık, Küba Turu

 

 
Toplam blog
: 6
: 4452
Kayıt tarihi
: 26.02.12
 
 

  "Turist Rehberi" kokartı ile Türkiye'de bütün bölgeleri defalarca Amerika'lı, Japon, Avustr..