Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '17

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Kucakçı Bebe

Kucakçı Bebe
 

Eskiden yayınlanan Aileler Yarışıyor Programı'nı ve son etabını bilirsiniz herhalde... 100 kişiye sorduk: "Bir lohusaya/yeni anneye etrafındakiler en çok hangi eleştiride bulunur?" desek; katılımcıların yarısı "Bu bebek çok ağlıyor, senin sütün yetmiyor belli ki kızım." cevabını verirken, diğer ellisinden de "Kucakçı olmuş bu çocuk, kucakçı." yanıtı gelir diye düşünüyorum.

Bingo! Sütü yetmeyen bir anne, kucaklarda dolanan bir bebe! Geçmişin- günümüzün- (bizim nesil de bu kafada devam ederse) geleceğin en yaygın lohusa problemi ele göre... Neyse ki; işin aslı tam tersi. Bebek ağlayabilir, aç olmasa da. Bebek kucakta da büyür, ağlamasa da. İlk bir sene boyunca anne tenine temas eden, anne kollarında olan bebekler, bir senenin sonunda bağımsız ve kendine güvenli çocuklara dönüşüyorlar. O yüzden varsın söylesin karşı komşu teyze, eleştirsin anneanne-babaanne ama siz, bebeğinizi kucağınıza almaktan korkmayın, çekinmeyin. Bol bol göğsünüzde yatırın, kokusunu içinize çekin. Uzun uzun sarılın, kulağına onu sevdiğinizi fısıldayın.  

Bir bebek için daha huzurlu bir yer düşünebiliyor musunuz? Ten. Anne-baba ısısı. Sırf bu yüzden bebek doğar doğmaz annenin göğsüne yatırıyorlar. Yurtdışında, doğum anında, baba tişörtünü çıkararak, çıplak vücuduna yaslıyor bebeğini. Bunların hepsi doğum travmasından kurtulmak, yepyeni dünyaya, ısı farkına, ışık bolluğuna daha kolay adapte olmak için gerekli maddeler. Doğal doğumu destekleyen doktor/ebeler, bebeği tüm gün anne ve babayla sarılmış vaziyette yataklarında bırakıyorlar. Düşünün; 9 ay boyunca ısısı değişmeyen, karanlık bir ortamdan, annenin sıcaklığından ayrılan bebiş, soğuk-ışıklı-bağımsız bir ortama geçiyor. Henüz kollarından, bacaklarından bile habersiz. İstemsiz hareket eden uzuvları olarak görüyor onları. Öyle ki; o kollar hareket ettikçe, kendisini uykudan uyandırıyor. Zor bir süreç onun için. Alışmak, anlamak, kanıksamak vakit alıyor. Bu geçiş dönemini de anne kollarında atlatmaları kadar doğal ne olabilir ki!

Ayrıca "Kucakçı olunca ne oluyor?" düşünmek gerek. Bir ömür kucakta mı geçiyor? Hangimiz günün bir kaç saatini annemizin kollarında geçiriyoruz şu anda? Anne şikayetçi değilse, bebeğine sarılmak ona da huzur veriyorsa başkaları annenin bebeğini büyütme tarzını yaftalasa kaç yazar? Evet, gün geliyor kollar ağrıyor, evet bazen boynu tutuluyor ama o sarılma duygusu anneye huzur veriyor, emziriyorsa sütünü arttırıyor, beynine giden sevgi sinyalleri sayesinde anne kendini daha güçlü-kuvvetli hissediyor. Bebeğin tarafından bakarsak, zaten kucaktan daha ideal bir yer olamaz.

Mir ilk doğduğunda çok gazlıydı. Reflüsü yoktu. Neyse ki, bana en zor gelen; kolik problemi de olmadı ama emdikten sonra laktoz intoleransı olduğu için karnı ağrırdı. Ona en iyi gelen yer kollarımızdı. Uykuya dalsa bile, yatağına koyduğumuz an uyanırdı. O yüzden, uzun sarılma-kucak seansları gerçekleştirirdik. O dönem bildik, bilmedik teyzeler (maalesef ki) fikir beyan etmekten hiçbir zaman geri kalmadılar. Kimine cevap verir, Mir’in sağlık problemini anlatır, kimine de pes eder söylediklerini yapar, yatağına götürürdüm. Eh, yatağına koymamla yaygarayı basması bir olurdu. "Ben size söyledim." dememe fırsat vermeden, bebeğimi ağlatmakla kalmaz bir de lafı işitirdim; "Kucakçı yapmışsın kızım sen bunu." Cevap vermezdim ama lohusa halimle içimde fırtınalar kopardı... "Evet teyzeciğim, oldu. Karın ağrısıyla, kendini yırtarcasına ağlarken, ‘sırf kucakçı olmasın’ diye oğlumu yatağında bir başına bırakmadığımdan oldu. Zor anlarında annesi yokmuş gibi davranmadığımdan... Bu eleştirileri işiteceğimi bile bile her daim kucağıma aldığımdan oldu. Bu paha biçilemez bu anları değil 15 yıl sonra, 5 sene sonra bile çok özleyeceğimi bildiğimden, dilediğim kadar ona sarıldığım için oldu. Karnındaki durmak bilmez hareketleri ellerimle ısıtmaya çalıştığımdan, belki anne enerjisi işe yarar diye düşündüğümden oldu. Öyle havlu ısıtıp koymalar, kalp sesleri dinletmeler veya bilumum ev aleti sesleri hiçbir işe yaramadı çünkü ağrısı vardı ama bilir misin, anne kucağı derdine derman oldu. Her kafadan çıkan farklı yorumlar, dinlediğimiz tecrübeler, önerilen bütün damlalar... Denedik, olmadı çünkü her bebek birbirinden farklı. En iyi ilaç aile kucağıydı. Sordum kendi kendime, ‘Rahat bir annelik geçirmek mi? Yoksa mutlu bir çocuk yetiştirmek mi?’ Tahmin ettiğin cevabı seçtiğimden Mir kucakçı oldu teyzem." laflarını yapıştırmadım hiçbirinin yüzüne... Yutkundum, sustum, derin nefesler aldım.

İlk bebek, yeni annelik, tecrübesiz bir süreç ya; sorgulardım kendimi. Ay bu çocuk kucaksız uyumayacak mı, hep böyle kucakta mı kalacak, yanlış yapmışım ve geriye dönüşü yok mu? (Çünkü sürekli "Artık çok geç, kucakçı olmuş bir kere." lafları...) Kendimi yedim, bitirdim bir dönem. Zamanla hiç te öyle olmadığını gördüm. Gün geldi, yanımda yatarken, kendi kendine uykuya daldı. Uzuuun yatak uykuları sırasında, kucağıma almamak için zor tuttum kendimi. Özlüyordum. Kucağımda olduğu her an için de şükrettim; bundan değerli an var mı? Daha sonraları yürüdü, koştu. Şimdi o kadar az kucakta ki; sürekli sıkıştırasım, kucağımdan indirmeyesim geliyor ama nafile; onun gözü topta, filede. Gün içinde gelip, gelip sarılması, yanaklarıma öpücük kondurması yanıma kar kalan sayılı anlar şu günlerde.

O yüzden korkmayın! Kucaktan daha kıymetli bir sevgi gösterisi olamaz bebeğinize. İstediğiniz kadar kucağınıza alın. Ağladığında yalnız bırakmayın. Evet, kucağınıza almazsanız kendi kendine ağlamamayı/susmayı/yatışmayı/uykuya dalmayı/gazını çıkarmayı öğrenecektir ama sadece "Ağlasam da gelmiyorlar ki!" duygusuyla susacaklar, ağlama sebebi/semptom ortadan kalkmayacak, sırf ağlaması duracak. Fakat bunun aksine kucağınızda olursa, bu hayattaki ilk kapısı/dayanağı/annesine olan güveni artacak, "Annem, her ihtiyaç duyduğumda benim yanımda." diyecek, böylelikle önce kendini güvende hissedecek, ardından kendine olan güvenini kazanacak ve hayata karşı güçlü adımlarla ilerleyebilecek. Kucak iyidir, candır. Keşke tüm bebeler kucakçı olsa da, dünya sevgi dolu, daha bebekliğinde hayal kırıklığına uğramamış, bu sayede de insanlara karşı güven ve sevgi dolu bireylerle dolup, taşsa...

 

https://www.facebook.com/bebekolduannedogdu/

https://www.instagram.com/bebekolduannedogdu/

 
Toplam blog
: 61
: 70
Kayıt tarihi
: 13.07.17
 
 

''Çocukluğumuzda yaşadıklarımızı çözümleyemezsek, çocuğumuza ne hissettirdiğimizi asla bilemeyiz!''..