Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '11

 
Kategori
Deneme
 

Kucaklaşmak

Eskiden miydi, yoksa, bana mı öyle geliyor bilemiyorum ama eskiden insanlar daha çok kucaklaşırdı sanki…Birbirini daha mı çok severdi ne? 

Günümüzde pek çok insanla muhatap olmaktayız işimiz, toplumsal görevlerimiz, sosyal sorumluluklarımız gereği.. Ne yazık ki çok insandan samimiyet görememenin acısını her zaman yaşamaktayız. Çünkü insanlar toplumsal görevlerinizi yapmamızı bile bazen çıkarcılık olarak anlar hale gelmişler. İnsanlarımızın çoğu başka insanların çıkarı olmadan başkalarına yardım etmeyeceğine inanır hale gelmiş. Ne yazık… 

Toplum olarak ya da genel kabul görmüş kanaat olarak , gelişim kitaplarında yazan yazılara bakılırsa “ bir insana gülümsersen büyük oranda o da sana gülümser” der yazılar veya genel kanaat böyledir . Ama hayata baktığımız zaman bu gerçekleri yahut öngörüleri görememekteyiz çok zaman . Gülümsediğimiz insanların büyük bölümü bizleri görmemekten gelmekte çok zaman.Veya yüzlerini bile bizlerden kaçırmaktalar. Yazılanlar ve yaşananlar arasındaki farkın bu kadar fazla olması beni hep şaşırtmıştır. 

İnsanların niyetleri her ne kadar davranışlarına yansısa da, çok zaman rol yapan insanların davranışlarına anlam vermekte zorlanmaktayım. 

Mesela bir gençle tanıştığımız zaman “ Ne güzel anlattın ağabey, ne kadar da faydalı şeyler anlatmaktasın. Seni her zaman ziyarete gelmek isterim” demesi karşısında her zaman bizi ziyarete geleceği izlenimi ediniriz ama bir süre sonra ziyaretlerin hiç gerekçe göstermeden bitmesi karşısında hayret ederim. Çünkü doğru bildiğim şey dostlukta insan dostunun kendisine karşı tavırlarında rahatsız edici tutum görürse , sevmediği davranışını karşısındaki insana önce söyler, eğer rahatsız edici davranışlar devam ederse o zaman tutum terk etmek, onunla muhatap olmamak olabilir ama hiç gerekçe göstermeden arkadaşı, değer verdiğin insanı terk etmek sağlıklı insanın tutumu değil gibi gelir bana.. 

Hepimizin, ben insanım diyen herkesin sevgiye mutlaka ihtiyacı vardır. Ama ne yazık ki sevginin gerçeği ile karşılaşan insan bu sefer inat ile o sevgiden kaçar. Kendisini seven insanlardan uzak kalmaya bakar. Bu insana ne kazandıracaksa? Halbuki hakiki sevgiyi gördükleri zaman ona karşılık veren insan her zaman gerçek sevgi ile karşılaştığı zaman mutlu olur. 

Bir arkadaşım bana şöyle söylemişti “ Okul tatilinde Her gün mesaj attığım arkadaşlar , tatil dönüşü bana soğuk davranmaktalar, ama ara sıra mesaj attığım arkadaşlarım ise bana karşı daha samimi ve özlem dolu davrandılar” diyerek beni şaşırtmıştı. Demek ki onu hakiki manada sevmemiş arkadaşları. Dostlukta gerçek manada seven insanlar araya her ne kadar mesafe koysalar da gerçek manada seven insanlar sevdikleri ile sık sık görüşmek ve mesajlaşmak isterler. Bazı insanlar bize soğuk davrandı diye bizi hakiki manada seven insanlara soğuk davranmak bana göre sevdiğimizi ciddiye almamak gibi geliyor.. 

Kucaklaşmak gerçek manada seven insanların özelliği bence. 

İnsanların maddi değerlere önem vermesi ile tanınan İsveç’te yapılan bir firma bir gün karar alarak “ sabah işe gelen herkes bir biri ile kucaklaşacak “ diye bir kural konmuş. Herkes bu karara anlam veremedikleri gibi dudak bükmüş ve hayret etmişler ama sonrasında “ emir demiri keser “ misali uygulamaya da başlamışlar . Bir süre sonra şirket verimliliğinin artmaya başladığı görmüşler. Neden diye araştırmaya gerek yok. Kucaklaşan, kaynaşan ve içinde bir maddi beklenti olmadan birbiri ile yardımlaşan insanların olduğu yerde verimlilik mutlaka vardır. 

Gene yapılan araştırmalar, bebeklikte anne ve babalar tarafından kucaklanan ve sevilen insanların daha çok insanları sevdiğini ve sevgiye önem verdikleri gösterilmiş. 

Çocuk yuvalarında bebekler ile ilgilenecek insan sayısı ne kadar çok olur ve bakıcılar ne kadar çok bebekleri kucaklarsa bebeklerde ölüm oranının ne kadar azaldığına şahit olmuşlar. Bunlar bilimsel araştırmalar. Güven ve sevginin olduğu ortamlarda her zaman başarıda olacak mutlaka 

Kucaklaşmak, başarılı olmak isteyen insanların temel hayat prensibi olmalı. Ama günümüzde bazen anne ve babalar çocuklarına Üniversiteye giderken umut vermek , onları hayatta başarılı olmaları konusunda umut vermek yerine” okulundan evine ya da yurduna, git gel aman fazla açılma, insanlar günümüzde kötü niyetli. Bir insan sana sevgi gösterirse kötü niyetli olabilir” diyerek telkinde bulunmaktalar. Maddiyata saplanan gençlerde bir insan kendilerine “ gel çay içelim” diye davette bulunsa hemen “bu adamın niyeti kötü mü acaba diye düşünmekte, belki de hocalarından çok faydalı olacak bir insanı ön yargılarından dolayı daha başta kaybetmekteler. Buna karşılık onları sadece maddi bir varlık gibi gören insanların kendilerini sevdiğini de zannetmekteler. Ne yazık ki toplumumuzda gençlere özgüven vermeme ailede başlamakta. 

Bir genç okumak için gittiği hiç bilmediği bir kentte ilk sene “bu şehirde herkes öğrenciyi sevmiyor diye düşünmüş. Sonrasında bir gün içinden gelen bir ses ona “ insanlardan neden kaçıyorsun ki, onlarda senin gibi insan. Uzaydan gelen insanlar değil ki” demiş. Bu ses o gencin öz benliği ve kendisine iyiliği insanlara güvenmeyi telkin eden öz benliğidir ve genç bu sese kulak vererek kendisine değer verdiği gibi. Bizde içimizde mücadele eden şeytani duygularımızla insani duygularımızın farkına vararak insani duygularımızı ön plana çıkarmaya bakarsak hayatta hep mutlu oluruz. 

Kucaklaşmanın insanlar arasında sevgi ve saygı bağlarını artırdığına hep inanırım ve bunu yapan insanların birbirine olan güveninin de arttığına yaşadıklarımla şahit oldum hep. 

Kucaklaşmanın sadece sevgiyi değil insanların kaynaşmasına da sağladıktan sonra insanlar arasında sosyal ilişkilerin ve irtibatın da artırdığına şahit oldum . Ancak her şeye maddi açıdan bakan ve toplumun çoğunun çıkar için insanlar ile irtibata geçtiğine inanan veya inandırılan gençler ne yazık ki kucaklaşmanın önemini kavrayamamaktalar.Bu önemin farkına varsalar o zaman hayattan daha büyük zevk alacaklardır bence. 

Kucaklaşmanın önemini bence anneler daha küçük yaşta sık sık çocuklarını kucaklayarak ve sözlü ve filli olarak çocuklarına anlatarak bunun önemini çocuklarına uygulamalı gösterirlerse ilerleyen yaşamlarında da çocuklar insanların çoğunun çıkarcı olsa bile kendilerini sevecek, Allah için kucaklayacak ve yardım edecek insanların da var olduğuna inanarak hayata daha olumlu bakacaklardır. Hayata Olumlu bakış açısından bakan çocukların sadece okuldaki başarısı artmayacak aynı zamanda sosyal alanda belki ilerde bu sosyalliğe bağlı olarak siyasal alanda da insanlar üzerindeki etkilerine paralel olarak başarıları da artacaktır. 

Ben hayata baktığım zaman hep bunları görmekteyim. 

Kucaklaşmanın kaynaşmanın önemini önce biz yaşayarak, sonrasında kendi çocuklarımıza ve çevremize uygulamalı göstersek hayat bize hep mutluluk saçacak ama insanlar nedense sadece başkalarına akıl vermek, onları azarlamak ile sosyal ilişkilerinin artacağını zannetmekteler. İnsanlara sadece akıl vermek ile değil, onlara yol göstermenin de ötesinde yardım edecek gücü olanlar yardım ederek onları kucaklamış olurlar. Yanına gelene çay ısmarlamak yardım değil ki, onların dertlerine derman olarak merhem olmak yardımdır insana.. 

Kucaklaşmanın önemine işte bu yüzden candan inanmaktayım. 

Kucaklaşmak insanın özelliğidir. Ancak hayvanlar itiş kakış yapar. İnsanlar gerek konuşmaları, gerekse düşünmeleri ve bence de kucaklaşmasını bilmeleri ile de sevgilerini göstermeleri ile hayvanlardan bu özellikleri ile de ayrılırlar. 

Bilmem ki ne demek istediğimi insanlar anlamışlar mıdır okuyanlar ders [O1] çıkaracaklar mı bakalım inşallah bu yazımız etkili olur ve insanlar kucaklaşmayı severek kucaklaşmayı hayatlarına da uygularlar . 

Kucak dolusu kucaklaşmalar dileğiyle… 

[O1]ıdıTURAN YALÇIN-TOKAT 

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..