Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Küçücük bir gerekçe istiyorum!

Küçücük bir gerekçe istiyorum!
 

Küçücük bir gerekçe istiyorum!


Bizans İmparatoru II. Basileios (976-1025), Anadolu’ya doğru ilerleyen Türkler karşısında duyduğu endişe ile Doğu Anadolu’yu istila etmiş; Devlete hiçbir şekilde güven telkin etmeyen Ermeni prensliklerini ortadan kaldırarak halkını Çukurova’ya sürmüştü.

Toroslar’ın geçitlerinde öteden beri şekavette bulunan ve bu alışkanlıklarını terk etmeyen XII. Yüzyılda da Haçlılarla bir olup Türklere karşı savaşan bu Ermenilerin büyük bir bölümünü Artuklu Emiri Belek Gazi (Şehadeti 6 Mayıs 1124) toplayıp mallarıyla, çocuk ve kadınlarıyla birlikte Malatya-Harput sınırında Fırat kıyısına yığmıştı... Olayı işiten Ortodoks papazlar koşup geldiler.

Ermeni tarihçi Urfalı Mateos (952-1136) olayı şöyle naklediyor:

Ortodoks papazlar gelip Belek Gazi’nin atının üzengisine kapandılar ve...

“<ı>Ey Yüce Sultan! Bu cahil ve yoksul milleti mezhebinden dolayı Romalılar, yaşlı, çocuk ve kadın demeden asırlardır hep katletti. Bilir ve inanırız ki senin dininde, törende kadına, yaşlıya ve çocuğa dokunmak yoktur. Onları, Romalılar gibi kesip suya verme; Bağışla…”

Diye yalvardılar.

Belek Gazi;

“<ı>Endişe etmeyin, ben onları Hanzit’e (Harput ve Palu yöresi) götüreceğim; alet, edavat ve tohumluk vereceğim. Biz toprağı işlemeyi bilmeyiz onlar bizim yerimize toprağı işleyecekler.

Dedi.

XII. Yüzyılda Haçlılarla savaş halinde olan Artuk Beyin torunu Belek bin Behram, 1112 yılında, Harput ve Palu’ya hakim olarak, bölgede kendi beyliğini kurmuştu. Amcaları Sökmen ve İlgazi ile birlikte, bütün ömrünü haçlılarla mücadeleye harcayan Belek Bey'in gösterdiği kahramanlık, İslam âleminde destanlaşmıştı.

İbn el-Adim; “<ı>Belek, düzenlemeleri sayesinde Haleb şehrindeki hırsızlık ve yol kesicilik olaylarının sona erdiğini insanların bu konularda huzura kavuştuğunu...” Nakletmektedir.

Belek Gazinin Haçlılarla savaşında şehadet haberi gelince bu Ermeniler “Babamız öldü!” diye Hanzit’te 40 gün 40 gece yas tuttular.

“<ı>Nitekim Belek, kahramanlığı kadar adaleti ve merhameti ile de meşhur olduğundan onun ölümü, Haçlılar arasında ne kadar sevinme sebebi olmuş ise, Müslümanlar ile yerli Süryani ve Ermeni Hıristiyanlar arasında da o derece keder yaratmış ve Hıristiyanların hamisi olarak hatırlanmıştır.”

Ermeni tarihçi Urfalı Mateos (952-1136); Belek’in ölümüyle birlikte onun idaresindeki bütün memleketlerin halklarının kara bir matem içerisine düştükleri, zira, onun idaresi altında bulunan Ermenilere şefkat ve merhamet gösterdiğini yazmıştır.

Şimdi... Şu sorulara dürüstçe cevap istiyorum:

Önceleri, kendileri gibi Putperest değil de Hıristiyan oldukları için Romalılar tarafından; sonraları, Monofizit oldukları için Bizans tarafından asırlarca katliâma ve sürgüne uğratılan Ermeniler, Haçlıların Anadolu’ya gelmesiyle, Türkler’e karşı Haçlılar’ın yanında nasıl yer alabilmişlerdir? Hem de bunu, “Babamız” dedikleri Behram oğlu Belek Gazi’ye karşı... nasıl yapabilmişlerdir?

Anadolu Türk beylikleri bir yandan haçlılarla boğuşup diğer yandan birbirlerinin gırtlağını sıkarken dahi bu insanlara neden kimse dokunmamıştır?

Ermeniler’in, Birinci Dünya Savaşına kadar; yani, ikinci defa Hıristiyan misyonerlerin bu topraklara gelişine kadar geçen 800 yılı aşkın süre, bu bölgede bir ve beraber, huzur ve güven içinde nasıl yaşayabilmişlerdir?

Ne olmuştur da bu iki topluluk Doğu ve İç Anadolu’da 800 yıl sonra, 1915’te birbirine girmiştir?

Ermenilerin daha birkaç yıl önce, işgal ettikleri Azarbaycan topraklarında uyguladıkları vahşi soykırım ve kaçıp kurtulabilen yüzbinlerce Azerinin yaşadıkları... neden görmezden gelinir?

Neden hemen her zaafiyet dönemimizde Batı, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak için Ermenileri ve Kürdüm diyen vatandaşlarımızı çeşitli tertip ve tahriklerle araç olarak kullanmak alçaklığına düşüyor?

Bu açlak politikalarında Batı, içimizden maşa olarak kullanabileceği onursuz hainler bulmakta neden hiç güçlük çekmiyor?

Batı’nın bu iki yüzlü alçak politikalarına bizi mahkûm edenler kimlerdir?

Batı’nın bu alçak politikalarına uşaklık edenlerin haklı gerekçeleri nelerdir?

İki gün önce, Gazze’de sivil yerleşmelerin üstüne tonlarca bomba yağdırıp 300’ü açkın çocuk, kadın, yaşlı genç insanları katleden İsrail nasıl haklı gösterilebilir?

Ey Batılı politikacılar ve onun içerdeki uşakları!

Sizi bir nebze olsun hoş görebilmem için küçücük bir gerekçe gösterebilir misiniz?

Bekir Ali


Kaynaklar:

CAHEN, Claude; Osmanlılar’dan Önce Anadolu’da Türkler. Çev. Yıldız Moran, İstanbul E Yayınları, 1979.
HONİGMANN, Ernest; Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı. çev. Fikret Işıltan, İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayını, 1970.
HEYD, W.; Yakın-Doğu Ticaret Tarihi. çv. E. Z. Karal, Ankara: T.T.K. Basımevi, 1975.
RUNCİMAN, Steven; Haçlı Seferleri Tarihi. I.cild. 2:bsk. çev. Fikret Işıltan, Ankara: T.T.K. Yayını, 1989.
TURAN, Osman; Selçuklular ve İslamiyet. İstanbul: Turan Neşriyat Yurdu, 1971.
TURAN, Osman; Doğu Anadolu Türk Devletleri. 3. bsk. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1993.
YERASİMOS, Stefanos; “Az Gelişmişlik Sürecinde Türkiye”, Türkiye Tarihi Üzerine: Araştırmalar/Belgeler. 3. bsk., çv. Babür Kuzucu, İstanbul: Gözlem Yayınları, 1980.

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..