Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '08

 
Kategori
Eğitim
 

Küçük Ağaç'ın Eğitimi

Küçük Ağaç'ın Eğitimi
 

Küçük Ağaç'ın Eğitimi kitabının kapağı


Yayınlandığı zaman, sanırım 2001 yılı idi, hemen alıp okumuştum. O zaman da çok etkilendiğimi ve önüme gelene önerdiğimi hatırlıyorum.

Geçenlerde yine okuma gereksinimi duyumsadım. Bir kez daha, sanki ilk kez okuyormuşçasına, sindire sindire, belleğime kazırcasına okudum. Her sayfasında yaşam felsefesi var. Her satırında, bugünkü insanoğlunun alması gereken dersler var.

“Küçük Ağacın Eğitimi” Çeroki Kızılderilisi olan yazar Forrest Carter’in kendi otobiyografik öyküsünü anlattığı kitabıdır. Anne ve babasını 5 yaşında kaybedince, büyükbaba ve büyükannesi ile yaşamaya başlar, onlarla geçirdiği beş yıl içinde yaşamın, doğanın özünü keşfeder. Büyükbaba ve büyükannenin yaşamın içinden verdiği dersler, gerçek bir eğitimin nasıl olması gerektiğini anlatır adeta. Örneğin, bir Tal-con’un (şahinin) bir bıldırcını yakalamasına üzülen Küçük Ağaç’a büyükbabanın gidişat üzerine verdiği ders şöyledir:

“ Üzülme Küçük Ağaç! Gidişat böyle. Tal-con yavaş olanı yakaladı. Böylece yavaş olan, gene yavaş olan çocuklar yetiştiremeyecek. Bıldırcın yumurtalarını en az bin fare yer. Hem hızlı hem de yavaş bıldırcın yumurtalarını. Yani tal-con, Gidişat sayesinde yaşar. Bıldırcına yardım eder. Gidişat böyle. Yalnız gereksinim duyduklarını al. Geyik alıyorsan, en iyisini alma. En küçük ve en yavaş olanını seç, o zaman geyik daha güçlü olur ve her zaman sana et verir. Pa-koh (panter) bunu bilir. Sen de bilmelisin! Yalnızca Ti-bi (arı), kullanabileceğinden fazlasını depolar. Bu yüzden ayı tarafından soyulur. Rakun ve Çerokiler tarafından da. Paylarından fazlasını depolayan ve kendilerini besleyen insanlar için de bu böyledir. Ellerindekini kaptırırlar. Bu konuda savaşlar olur. Uzun konuşmalar yaparak paylarından fazlasını ellerinde tutmaya çalışırlar. Erkekler, sözler ve bıçaklar yüzünden ölürler, ama Gidişat’ın kurallarını değiştiremezler.”

Derslerden biri de, büyükanneden. Büyükanne herkesin iki aklı olduğundan bahseder. Bunlardan biri, bedenin yaşaması için gerekli olan şeylerle ilgilidir:

”Beden için barınak, yiyecek ve benzeri şeylerin bulunabileceğini düşünmek için, eşleşmek ve çocuk sahibi olmak için bu akla ihtiyaç vardır. Ama beden aklı dışında bir akıl daha vardır ki, bu tür şeylerle hiç ilgilenmez. Bu da ruh aklıdır. Beden aklı açgözlü ve hırslı olmak için kullanılırsa ruh aklı bir cevizden daha büyük olmaz. Beden aklı her şeyi ele geçirirse, bir fındık büyüklüğüne küçülebilir ve ortadan kaybolabilir. Böyle bir durumda ruhunu tümüyle kaybedersin. Böylece ölü insan olursun. Ölü insanlar öteki insanlara baktıkları zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler; hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır. Ruh aklı diğer kaslar gibidir. Kullandığın zaman büyür ve güçlenir. Ama beden aklınla açgözlü ve benzeri olmaktan kurtulana kadar ona kapıyı açamazsın. Açtığın zaman anlayış gelişmeye başlar ve ne kadar anlamaya çalışırsan, ruh aklı o kadar büyür. Doğal olarak anlayış ve sevgi aynı şeydir.”

Peki şu derslere ne demeli?

“Kendimi kötü ve boş hissediyordum. Büyükbaba dedi ki; neler hissettiğimi biliyormuş, çünkü kendisi de aynı şeyleri hissediyormuş. Büyükbaba, sevip de kaybettiğin her şey sana bu duyguyu verir, deyip ekledi: Bundan kurtulmanın tek yolu hiçbir şeyi sevmemektir ki, bu daha da kötüdür; çünkü o zaman sürekli boşluk hissedersin.”

“Bir kişinin başka birine karşı sözcükleri kullandığını işitirsen, onu tanımak için sözcüklerden yola çıkma. Kahrolası sözcüklerin hiçbir anlamı yoktur çünkü. Sesinin tonuna dikkat et. Dürüst olup olmadığını, yalan söyleyip söylemediğini anlarsın.”

“Bir adama kendi başına yapmasını öğretirsen, o zaman adam iyi olur. Oysa, yalnızca bir şey verip hiçbir şey öğretmezsen o zaman adama geri kalan yaşamı boyunca, sürekli veriyor olursun. O adama yanlış hizmet yapmış olursun, çünkü sana bağımlı olursa, o zaman onun kişiliğini alır ve çalarsın.”

“Bir şeyden vazgeçersen, o zaman bir tür seyirci olursun.”

“Yaşlandığın ve sevdiklerini hatırladığın zaman, yalnızca iyiyi hatırlarsın. Kötüyü hatırlamazsın hiçbir zaman, ki bu da kötünün hiçbir şeye değmediğini kanıtlar.”

Okuduysanız, bir kez daha okuyun. Eğer okumadıysanız, emin olun kaybınız büyük, hemen alın, okuyun ve okutun.

 
Toplam blog
: 37
: 1503
Kayıt tarihi
: 26.08.06
 
 

1958 doğumluyum, İzmir'de yaşıyorum. 17 yıl gazetecilik yaptım ve emekli oldum. Şimdi babamın kurduğ..