Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '11

 
Kategori
Kitap
 

Küçük Aptalın Büyük Dünyası / PuCCa

Küçük Aptalın Büyük Dünyası / PuCCa
 

Hafta sonu okuduğum diğer bir kitap yine bir blog yazarı kardeşimiz Pucca’nin kitabı “Küçük Aptalın Büyük Dünyası”

Arada bir bloğundan takip ederek gülüp, neşelendiğim Pucca’nın kitaptan tüm bir yaşam öyküsünü okuyunca, aynı neşeyi ve keyfi alamadığımı söylemek zorundayım.

Zira Pucca çok zor, travmatik ve acıklı bir çocukluk geçirmiş.

Annesinin henüz Pucca küçük bir çocukken babasının kuzenine kaçıp onunla evlenmesi ve çocuklarını terk etmesi. Sonrasında anne yanında geçen yıllar ve üvey baba tacizi !  Travmatik olaylarla geçen bir çocukluğun, bir insanın tüm hayatına nasıl yansıdığını satır satır gördüm kitapta.

Üslubu eğlenceli akıcı,  zaman zaman argo ve küfürde bol miktarda kullanılmış.

Kitaptan bazı alıntılar:

- Otobüste tanışmıştık, önceleri pek güvenemedim ama zaman geçtikçe kanım ısındı. 5 ay sonra evlendik zaten

- İşyerime gelip gidiyordu, bi gün yemeğe çıktık, benden hoşlandığını söyledi, bende boş değildim, 6 ay sonra evlendik

- Arkadaşlar vasıtasıyla tanıştık, dediler o da senin gibi aynı, diye valla öyle çıktı ruh eşim sanki 1 sene sonra evlendik

- Aynı okuldaydık, aynı eve de çıkmıştık 7 ay sonra ayrılamayacağımıza karar verdik evlendik. Hem okulu hem evliliği aynı anda yürüttük.

- İnternetten tesadüfen tanıştık. Oda birini aramıyordu ben de, nitekim birbirimizi bulmuştuk 3 ay sonra düğünümüzü yaptık..

Şu hikayelere benzeyen hayatları olan hatunlar, nasıl beceriyosunuz Allahınızı severseniz anlatın bana.. Yok ben beceremeiyorum bi halt! İlk kavgadan sonra gerçek hayvani yönümü ortaya çıkarıveriyorum. Cık sonrada geri o melek maskemi takamıyorum.

Bende biriyle tanışıp hemen aşık olup direk evlenmek istiyorum... 09.09.09 kendime biçtiğim son tarih.. Ve çok az kaldı..

Otobüste sağıma soluma bakıyorum, hepsi hanzo İşyerime gelenlere bakıyorum, çanta diye kolumda sallamam onları.. İşyerimdekilerden sadece M birime çalışanla evlenirim, konuşmayı başarabilirsek ( birimi yazamıyorum, biri okursa sıçtım.. Neden bilmiyorum ama bu aralar enselenecem gibi geliyor)

Arkadaşlarım beni kimseyle tanıştırmıyo, pis kaltaklar Aynı okuldan denedim, okul bitti bizimki de bitti. İnternetten de imkansız, daha o kadar düşmedim. Pekmezi sanırım sevmiyorum, onu istiyorum ama eksik bişeyler hala..

Bu işin bir formülü, bir sırrı olmalı... Kesinlikle, yoksa kuruyup gidicem.

<>>> 

Amerika'da lokanta sahibi olan, futbol dandiri dunduri bişeyleri için bizim sponsor olduğumuz bebeyle dün buluştuk..

Yemeğe gidecektik geç çıkınca ben bişeyler içelim bu kezde ertelemeyelim dedik..
İlk başta çok hoşuma gitti.. Bana hiç "Nereye gidelim?" diye sormadı. En nefret ettiğim soru. Erkeğin kendine güveni olmadığını gösteren soru. Hiç bişey söylemedi, bindik arabaya, "Seni çok beğeneceğin br yere götürüyorum" dedi..

Sadece şarapların olduğu bir mekana girdik. Burayı biliyordum ama hiç girmemiştim, çünkü şaraplarla ilgili tek bildiğim ' 5 ile 10 YTL arasındakiler ve 10 ile 20 YTL arasındakiler' kalanı beni alakadar etmiyor.. Bu hangi şarabı içeceğimide kendi söyledi. 'Kontrolcu erkek' -bayılırım sadece ilişkinin başında- Erkek dediğin öyle olacak ama, erkek işte adı üzerinde...

Şaraplar hakkında o kadar çok şey biliyo ki sürekli konuşuyor, Bir erkeğin benden çok şey bilmesi hep hoşuma gitmiştir. Eğer birinden hoşlanmışsam mutlaka yanında salak kız numarası yaparım, bahsettiği herşeyi ilk kez duymuşum gibi gözlerimi açarak dinlerim.. "ne kada çok şey biliyorsun" diyerek g*tünü tavan yaparım.. Gecenin başında aynen böyle yaptım..

Anlattığı herşeyi, gözlerim açık, aptal bir gülümseme ve hayranlıkla dinledim.. Lakin sonra birşey oldu, burnuna dikkatlice baktım o da nee "kılcal damarlar" Gözüme bir batmaya başladı, kıpkırmızı ince çizgiler... o kadar çirkin geliyor ki çocuk gözüme kocaman bir kılcal damar sanki.. Buram buram para kokuyor, bu kılcal damarlar alınmaz mı, bir tamiri yok mu diyorum, başka yere odaklan diyorum, yokk olmuyor gözüm gidiyor yine o buruna bakıyor!!! Çocuk farketti, burnunu falan siliyor ama "kılcal damarından rahatsız oldum" da denmez ki!! O kılcal damarlar büyüdü büyüdü beni hapsetti. Az önce prensim olabilir dediğim erkek bir anda salağın teki gibi geldi..

Bir  insan sürekli konuşur mu.. Duyanda Amerika'nın en büyük lokantasına sahip zanneder, eminim dandik bir döner büfesi vardır.. Şimdi gıcık oldum ya, bu kez başladı bende bir aşağılama... Eğer bir erkekten hoşlanmamışsam, onu aşağılarım, bilgiçlik taslarım.. Allah bana öyle bir yetenek vermiş ki bilmediğim konular hakkında saatlerce konuşabilirim.. Ne söylerse bana, tersini savunuyorum.. Bir ara Bekir Coşkun'u bile savundum düşünün artık!!! Gıcıklık değil mi, görgüsüz olduğunu da suratına söyledim.. Biraz da alkolün etkisiyle gıcık oğlu gıcık bir kız oldum. Halim tavrım el hareketlerim kendimden tiksindim ama onu da sinir etmekten çok büyük haz aldım...

Karşıma çıkan 10 erkekten (iş arkadaşı, yol arkadaşı, kent kart bayii) 9'unun iltifat işçin söylediği sözü söyledi

- Senin gibi bir kızın nasıl erkek arkadaşı olmaz şaşırıyorum...

Bunun cevabı çok basit canım, senin cinsini sadece başta etkileyebiliyorum, sonra benden olabildiğinizce kaçıyosunuz, sanki size kızgın iğne batırıyorum!!! Bundan sonra öyle ama sevgilim olan erkeğin poposuna gece yatarken o boğalara mühür mü ney işte ondan vuruyolar ya, bende ondan vuracam.. Bakalım kaç canlının hayatının içine sıçmışım... Poposunda 'PuCCa'nın Malı' yazan bir çocukla tanışırsanız bilin ki gerizekalının tekidir, Bedenen az kullanılmış, beyinen çökertilmiş bir bünyeye sahip bir insan evladıdır...

Yolda soda istedim, bi büfede durdu almaya gittiği sırada sutyen askımı arka koltuğun olduğu yere attım.. Aslında baktım çocuk fena değildi. Kibardı, zengindi, sahiplenen bir havasıda vardı.. Kesin kız arkadaşı vardır bu puştun.. Ara sıra gelen arıza halim geçer belki diye; kız arkadaşı falan eğer varsa sutyen askını görüp ayrılır umuduyla, en azından yedeğimde beklesin dedim...

Beni eve bıraktı, anladı ondan hoşlanmadığımı... Ben ise onu sadece burnunun üzerindeki kılcal damarları yüzünden aşağılayıp horladım.. Aslında sorun kılcal damarlar değildi ama dışa vurum damarlarıydı...

-Senin için güzel bir gece olmadı sanırım, bir hatam olduysa özür dilerim dedi..,

Bende özür dilerim valla, ama olmadı napayım!!!

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..