Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '17

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Küçük Bedenlerdeki Koca Yürekler

Küçük Bedenlerdeki Koca Yürekler
 

Geçen gün merkeze yakın bir çocuk esirgeme kurumuna gittik okulda ki diğer öğrenci arkadaşlar ve öğrenci işleri çalışanlarıyla…  İlk duyduğumda çok sevindim içim içimi yedi desem yanlış olmaz herhalde… otobüse binip yuvaya vardık çocukların oyun saatiymiş onları bekledik yemekhanede kapı açılıp hepsi oluk oluk içeri girince herkes bir telaş bir sevinç içinde çocukları kucaklamaya başlarken ben iliklerimde dolaşan kanın soğukluğuyla şehla olduğumdan mıdır yoksa anne babayla büyümenin verdiği eziklikten midir masum bakışlarla bir süre kontak kuramadım kendime gelmeye çalıştım bir 20 dakika boyunca olayın hangi boyutta olduğunu çözmeye çalışırken donup kaldım öylece, gözlerim dolmuyor sıkılmıyorum daralmıyorum ama bütün tüylerim diken diken olmuş onları seyrediyordum sözde şu sermest ruhumla çocukları sevindirmeye gelmişim

Çocukların gözlerini topluyorum çıkarıyorum bölüyorum ama aritmetik işlem huzurun katsayısına ulaştıramadı beni

Ne kadar gülmeye çalışsalar da gözlerinin arkasında o koca yüreklerinin derinliklerinde saklanmış bir hüzün var  en küçüğün den en büyüğüne kadar hepsi o küçük bedenlerine sığmış koca yüreklerine çok şey biriktirmişler bu hemen belli oluyor zaten …

Şu anda düşünüyorum da aslında affedin, gelip 2 saatliğine vicdanımızı rahatlatıp bir kek yedirerek bakın sizi unutmadık demeye çalıştık.

Şunu öğrendim ki bir yuvaya gitmek isterseniz önce sokağına gidin daha sonra binasına sonra bahçesine girip o boş olan salıncaklar da biraz sallanın kendinizi onların yerine koyun daha sonra onlarla yüzyüze gelin onları içi boş hediyelerle anlık güldürün ve sakın şunu yapmayın Ellinci kez bir çocuğa aynı soruları sorup durmayın bu ne kazandırır insana; “adın ne, yaşın kaç”.. film izler gibi “hım hım, vah vah” demek ne işe yarar… eve gidince adını bile hatırlamayacağınız o çocuğa sarılıp ağlamak da nedir. durup dururken bir çocuğa “yetim olduğunu yetmiş kere hatırlatmak” ne verir bize. hatıra defterimize yapıştırmayacağımız düzinelerce fotoğraf çekmekle “aha da gittim ziyaret ettim” demenin dışında neyi murad ederiz ki …  

En çok üzüldüğüm çocuklardan en küçükleri Zehra: daha 2 yaşı bile yok annesi vefat edince babası buraya bırakmış hiçbir şey den haberi yok. Masum bakışlarıyla çevreyi izlerken bu abiler ablalar ne yapıyor diye düşünüyordu kesin.

Şimdi ne yapıyorsunuz acaba uzaklara bakıp iç mi geçiriyorsunuz yoksa adil olmayan bu düzenin size biçtiği kaftan’dan nasıl kurtulacağınızı mı merak ediyorsunuz?

Bende Merak ediyorum şu an da ne yapıyorsunuz acaba 

 

 
Toplam blog
: 4
: 133
Kayıt tarihi
: 15.07.16
 
 

Hakkari'nin 1960'dan gelen kalemi... ..